- Tüm ülkeyi yasa boğan Özgecan'ın katledilmesi sonrası TJK olarak iki ilde koşu düzenlediniz. Nasıl gelişti bu hassasiyet?
Sosyal sorumluluk bana göre her şeyden önemli. Bu olay tüm ülkeyi yasa boğdu. Sosyal hayat varsa yaşam vardır. Biz de Türkiye Jokey Kulübü olarak tüm toplumu yasa boğan bu olay karşısında sessiz kalamazdık. Özgecan'ın ailesi ve bakanlıktan gerekli izinleri aldıktan sonra bu yarışları düzenledik. Ailesi bu niyetimizden memnun oldu. Tabi biz bunu yaptık diye görevimiz bitmiş olmuyor. Bu tip sorunlar için kökten çözümler üretebilmeliyiz. TJK olarak hipodromlarımız olan bölgelerde muhtarlıklara müracaat ederek seyislik yapabilecek kadınlara ulaşmak istedik. Bu proje sayesinde kadınları seyislikle hayata dahil etmek istiyoruz. Çünkü kadına şiddetin temel sebeplerinden biri de kadının maddi bağımsızlıktan yoksun kalmasıdır. Türkiye'de şu anda kadın seyis yok ama bence bu kadınlara çok uygun bir meslek. Kadınlar bir anne olarak sahiplenme duygusu erkekten fazla, duyarlılığı yüksek. Dünyada da kadın at bakıcıları oldukça yaygındır, o zaman niye Türkiye'de olmasın. Bu ülkemizde ihmal edilmiş bir durum. Zaten ülkemizde seyis ihtiyacı da var. Özgecan vesilesiyle bunu hayata geçirebilirsek çok mutlu olacağız.
- Kadınlar Türkiye'de at yarışlarına ilgisiz. Bunun artması için ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
İstanbul'da Bağdat Caddesinde, Etiler'de İzmir'de Alsancak'ta Ankara'da Köroğlu Caddesi'nde kadınların da rahat gidebileceği, yarışları izleyebileceği güzel mekanlar açıldı. Ancak buralar beklenen ilgiyi görmedi ve zamanla kapandı. Gerek hipodromların, gerek bayilerin herkesin rahatça izleyebileceği ortamlar olmalı. Şunu da belirteyim ki bugün sanal oyun oynayan kadınların oranı yüzde 15, ki bu da hiç fena değil aslında.
- Son günlerin çok tartışılan ata kamçı konusunda ne düşünüyorsunuz?
Bu konu Yüksek Komiserler Kurulu'nda görüşüldü. Hunharca bir şey, atı dövmek diyebiliriz buna, toplumu derinden yaralayan bir durum. Biz TJK olarak söz konusu jokeyin en ağır cezayı almasını istedik. Kurul da bir soruşturma açarak o jokeyin ata binmesini durdurdu.
- Bir dönem reklamlarınızda şu an yazarlarımız olan Rıdvan Dilmen ve Erman Toroğlu oynamıştı. Yine böyle dikkat çekici bir reklam kampanyası düşünür müsünüz?
İkisi de çok takdir ettiğim isimlerdir. Özellikle Erman Toroğlu, TJK'nin Özgecan hassasiyetimiz için bize destek verici açıklamalar yaptı. Bu seneki bütçemiz reklama çok müsait durumda değil. Ama bu işin profesyonelleri yine böyle kampanya düşünürlerse ihtiyaç olursa farklı projeler gündeme alınabilir.
- Futboldaki bahis oyunları, 18 yaş altı gençleri kumara alıştırmakla sık sık gündeme geliyor. At yarışında sizce böyle durum var mı?
Bizim insanları oyuna teşvik etme gibi bir durumumuz yok. Biz daha çok oyuncuların doğru şekilde oynamalarını sağlayıp turnoverımızı çoğaltmayı hedefliyoruz. Biz kitlemiz ortalaması 35-40 yaş civarı ve emeklilerden oluşuyor. Atı seven, 1 liralık bir oyunla bir oyun oynayabilir, bir çay parasına şansınız yaver giderse 4-5 saat süresince güzel vakit geçirebilirsiniz. Diğer oyunlar ticaridir. At yarışları, at sahipliği, yetiştiricilik ticaretten çok bir hobidir. Gençler açıkcası bizim hedef kitlemiz değil, cepleri ve kafalarını doldurduktan sonra bize gelebilirler. Ben de 50 yaşına kadar hipodromun yolunu bilmezdim. TJK kar gayesi gütmeyen bir kamu kuruluşudur. Öncelikle sektörün gelişimini önemser, mücadelesi bunun içindir. Agresif bir pazarlamayı tercih etmez.
- Futbolla aranız nasıl?
Aziz Yıldırım'ın ilk başkan seçildiği 1998 yılında listesindeydim. Ancak hatırlayacağınız gibi Aziz bey bir oyla seçilirken, listesi kaybetti. Ben Aziz beyin kazanması için seçime girmiştim, o seçildiği için de ısrarlarına rağmen yönetime girmedim. her zaman iyi futbol oynayan takımları takdir eder, desteklerim. Mesela bu sebeple bir süredir Beşiktaş'ı takip ediyorum. Yurt dışında ise her zaman Türk takımlarını desteklerim. İyi bir Fenerbahçeli olduğumu düşünüyorum.
- Peki Aziz bey de böyle düşünüyor mu?
Bilemiyorum (gülerek) herkesin düşüncesi kendine. Seçilince arayıp tebrik etti, yıllardır süren bir dostluğumuz var kendisiyle. Daha önce onun da atları vardı. 2004 yılında benim atımla onunkileri Dubai'ye dünya şampiyonası götürmüştüm.
DUBAİ BAMBAŞKA BİR DÜNYA
- Geçen hafta da Duba World Cup'ta idiniz. İzlenimleriniz nedir?
Orası başka bir dünya gerçekten. Dubai at yarışlarına büyük önem veriyor, özen gösteriyor ve en önemlisi de en büyük ikramiyeyi veriyor. Ama tabii ki büyüklük ikramiye ile sınırlı değil. Belli bir standart oturtulmuş. 60 bin kişinin katıldığı bir dünya kupası oldu. Mükemmel pist, mükemmel hipodrom, mükemmel bir organizasyon... A'dan Z'ye dörtlük dörtlük bir dünya şampiyonası idi. 20 yılda istedikleri yere geldiklerini gördük. İki aylık bir karnaval yapıyorlar ama son bir haftadaki ekonomik getirisi zannediyorum çalışmalarının boşa gitmediğini gösteriyor. Ekonomik olarak İngiltere, Fransa, ABD, Japonya hatta Hong Kong da hepsi birbirinden ayırt edemeyeceğimiz, önemli yarışlara ev sahipliği yapan diğer ülkeler.
- Peki biz neredeyiz?
Biz 2008 yılında 3.Gruptan 2.Gruba çıktık. Ama 1.Gruba yükselmek için gerekenleri yaptık mı, hayır. Bu aşamaya yükselebilir miyiz, tabii ki. Ama yapmamız, halletmemiz gereken yetiştiricilikte bazı atılımlar gerekiyor. Ama hedefimiz neticede dünyada birinci grupta olan ülkeler arasına çıkmaktır.
EKONOMİSTLER ATÇILARA MADALYA VERMELİ
- At yarışı sektörünün dışarıda çok mu beslendiğine dair yorumlar için ne diyorsunuz?
Gelir gider dengesine baktığmıızda sektörümüzün her yıl 300 milyon TL açığı var. Bunu da finanse eden 1800 civarında faal atçı var. Bunun yüzde 85'i zarar eder, kalan yüzde 15 para kazanır. Bu sektörün finansörü kahraman atçılardır. Bu sektörden dolaylı olarak yaklaşık 200 bin kişi ekmek yer. Tek finansörü olan atçının dışında herkes buradan ekmek yer. Ekonomistlerin aslında her yıl atçılara madalya vermesi gerekir. Çünkü bu kadar kişinin istihdamına kaynak sağlarlar. Başka yerde kazandığını gelip tamamen hobi olarak gelip buraya yatırır. Geliri belli olmayan iş olur mu, atçılık böyledir.
ATÇILIĞA BAKIŞ DEĞİŞMELİ
- Atın Türk tarihinde kültüründe de önemli bir yeri var. Gereken desteğin verildiğini düşünüyor musunuz?
At medeniyetin temel unsurlarından biridir. Savaşlar olsun ulaşım olsun at çok önemli bir yoldaş olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu'ndan kalma üç hara halen Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) tarafından işletiliyor. İngiliz atının atası da Osmanlı'dan gelmektedir. II.Viyana kuşatması sırasında esir düşen atımız Byerley Türk, Safkan İngiliz atının üç temel atasındandır. Son araştırmalarımızda da Osmanlı döneminde 1800'lerden sonra at yarışı için düzenlenen alanlar olduğunu görüyoruz. O dönemde at yarışı ciddi bir sosyal faaliyet olarak insanların hayatlarında var. Bizim de artık ata, at yetiştiriciliğine bakışımızı değiştirmemiz gerekiyor. Atçı, toplumda saygıyı son derece hak eden kişidir. Atçı ciddi istihdam sağlar. Spor olmanın dışında ciddi bir kitleye de istihdam sağlar. Bu bakışı değiştirebilirsek at sahibi kişi sayısının artacağına inanıyorum. Şu ana kadar bir strateji planımızın olmayışı bir eksikliktir. Ernst&Young'un yaptığı bir çalışmayı sektörün dinamikleriyle peylaştık, şimdi hep beraber hareket ederek eksiklerimizi gidermek istiyoruz. Özelleştirme ise bir devlet politikası. Olur olmaz ayrı bir konu ama biz bu sektöre, yüzde 55'ini temsil eden Türkiye Jokey Kulübü olarak nasıl bir süreç izleneceğine bakarız. Tarım Bakanlığı'nın dışında olacağı, atçının dahil olmayacağı bir özelleştirme olamaz. İtalya'da başarılı olmayan özelliştirme olumsuz bir örnek olarak dikkate alınmalıdır.
YENİ HİPODROMLAR İÇİN HABER BEKLİYORUZ
- Hipodrom sayısının artması için ne gibi çalışmalarınız var?
Şu an Türkiye'de 9 tane hipodrom var. Antalya'daki 10'uncunun ihale süreci devam ediyor. Bizim hedefimiz bütün şehirlerde hipodrom olması. Bütün il belediyelerine yazı yazarak hipodroma uygun alanlar için bilgi istedik. Hemen hayata geçmesi kolay değil ama ilk etapta Samsun, Konya, Eskişehir, Tekirdağ illerinde müsait yerler var. Yatırımı kendileri yapacak, işletmesini bizim yürüteceğimiz, ekonomiye büyük katkı sağlayacak, 365 gün sosyal yaşamı renklendirecek projeleri hayata geçirmek istiyoruz. Her şehre bir hipodrom olması, herkesin bir at sahibi olmasını istiyoruz.
DİYARBAKIR'DAKİ DİRENÇ AŞILDI
- Memleketiniz Diyarbakır'daki hipodrom nasıl gidiyor?
Diyarbakır hipodromunun temelini biz attık. İlk başlarken bir direnç vardı, bunlar aşıldı. Şu an her şey mükemel gidiyor. Çınarlı ilçesinde hipodrumumuz; Diyarbakır, Mardin, Batman üçgeninde hizmet veriyor. İleride ışıklandırma da yaparak sezonu uzatmayı istiyoruz.
ADALAR'DAKİ ATLARA YARDIMDA BULUNABİLİRİZ
- Adalar'da faytonlarda kullanılan atların kimi zaman acıklı hallere düşürülüp ölüme terk ediliyorlar. Sizin TJK Başkanı olarak bir mesajınız olabilir mi?
Tabii ki çok üzücü bir durum. Bizim tüm hipodromlarımızda at hastanelerimiz var, mükemmel işliyorlar. At sevgisi, hayvan sevgisi sadece bizim sektörümüze ait bir durum değil. Bu tip konularda daha duyarlı olmak lazım. At insanın yoldaşıdır. Sadece sırtından para kazanabileceğimiz bir hayvan olarak bakamazsınız. Adalarda yaşanan bu talihsiz duruma Bizim TJK olarak verebileceğiniz destek ne elimizden geleni yaparız.
VELİEFENDİ DENİZE KADAR UZANABİLİR Mİ?
- Veliefendi Hipodromu büyüyebilir mi sizce?
Burası İstanbul'un temel değerlerinden biridir. Mesela Gazi Koşusu'nda burada oturacak bir metre yer bulamazsınız, tüm şehir hatta İstanbul'dan dışından da insanlar, aileleriyle buraya akın ederler. Herkes hayatında bir kere Gazi Koşusu heyecanını yaşamalı derim ben. Veliefendi Hipodromu'nun denize kadar uzanması için de ilgili yerlere önerilerde bulunduk. Ama asıl mühim olan deniz otobüsünün buraya gelmesi. Yalova'dan buraya gelip yarışları izlemek isteyenlerin sayısı az değil. Bu sorun da bir gün çözülecek inşallah.
KRALİÇE II. ELİZABETH'İ
İSTANBUL'A DAVET ETTİK
- Geçtiğimiz günlerde İngiliz Başkonsolosu ile bir görüşmeniz oldu. Detayları alabilir miyiz?
TJK olarak tüm büyükelçilerle temas kurup bizim organizasyonlarımıza katılmalarını isteriz. Yarışçılığa meraklı olan Kraliçe II. Elizabeth de, 2007 yılında Veliefendi Hipodromu'nda yarışa gönderdiği atı Banknote'u, aygır olarak kullanılmak üzere 2009 yılında TJK'ya armağan etmişti. Kraliçe'nin hayatında atın önemli bir yeri var İlerleyen yaşına rağmen çocukluğundan bu yana olduğu gibi hala ata biniyor. Zaten binicilik, kraliyet ailesi üyelerine geleneksel olarak öğretilen sporlardan biri. Biz de kendisini 16 Eylül 2016 yılında yapılacak 46. Queen Elizabeth koşusuna davet ettik.
-
Sizin kaç atınız var?
12 tane var ama en önemlisi adını torunumun koyduğu Spider Man. Aynı isimde başka bir at olduğu için ismi Örümcek Adam oldu.
BAŞKAN İÇİN BAZI KELİMELER
Halis Karataş / İyi bir sporcu
Veliefendi / Mükemmel
Kamçı / Ata şiddet
İddia / Meslektaş
Foto finiş / Kesin netice
Gazi Koşusu / Herkes görmeli
Futbol / Pas
Yarış Hakemleri / Futbol Hakemleri
Bold Pilot / Triple Crown*