Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGİN ARDIÇ

Kriepkiy çelovyek

Küba'da kişi başına ortalama gelir 30 dolarmış (yazıyla otuz), Türk komünistlerine saygılarımla arz ederim.
Küba'yı Sovyetler Birliği iyi kötü ayakta tutuyordu, SSCB sona erince Küba da şişti. Kapitalizme dönmek için Castro'nun ölümünü bekleyen Küba, adam direndikçe daha da kötüye sarıyordu. Baktı ki o taraftan hayır yok, Obama kendisi kolları sıvadı.
Şimdi 1959 yılından beri süren Küba-Amerika düşmanlığı sona ermek üzeredir, Amerikan sermayesi de Küba'ya dönmek için iştahla bekliyor.
Bakalım mafya da dönecek, Küba, diktatör Batista döneminde olduğu gibi gazinoları, kumarhaneleri ve mambo topluluklarıyla gene renkli bir Amerikan tatil beldesi olacak mıdır?
(Mambocular ikiye ayrılır: Perez Prado taraftarları ve Tito Puente yandaşları, bendeniz birinci fraksiyondanım. Xavier Cugat'ı da yabana atmayalım.) Başka bir gelişme de bizim buralarda yaşanıyor: Türk-Rus yakınlaşması! Önce vizeler kaldırıldı, sonra sıra ortak yatırımlara geldi.
Eh, halklar arasında bu bağ çok daha önceden kurulmuş, bazı çapkın erkeklerimiz "Nataşa" tabir edilen bazı Rus kızları sayesinde insana alışmışlardı... (On iki yıl önce Saint-Petersburg'da kaldığımız otelin resepsiyonunda Nataşa adında bir kız çalışıyordu, "Antalya çok güzelmiş, tavsiye eder misiniz, gideyim mi?" diye sordu, biz de dedik ki "aman kızım bu isimle gitme sakın!")
Geleneksel Türk-Rus düşmanlığı tarihe karışıyor. Çar ile padişah kavgası gerilerde kaldı. Bu tarihi bir dönemeçtir. Bu da elbette Avrupa Birliği'nin hiç hoşuna gitmiyor.
Rusya bugün içine düştüğü krizden çıkacak ve daha da güçlenecektir, "Rusya battı bizi de batıracak" diye bağıran "Tayyip düşmanlarına" aldırmayınız.
Hayır, Türkiye yanlış ata oynamıyor. (Yanlış ata oynayanlar, Hocaefendi'ye yaltaklanan sözde liberallerdir.)
Her iki ülke de "eski güçlü günlerine" dönme azmi içindedir.
Her ikisi de Batı'nın dalavereci tutumundan çok çekti.
Türkiye, Avrupa Birliği'nin kendisini almayacağını anladı, üstelik hükümetimizi gizlice devirme çalışmalarının da farkına vardı, alternatif arıyor. (Putin, Erdoğan için "kriepkiy çelovyek" demiş, "sağlam adam" anlamına geliyor.)
Ne yani, Atatürk ile Lenin'in de aralarından su sızmıyordu, o zamanlar buna kim karşı çıkabilmişti?
Lenin, Türkiye'nin Batı'yla SSCB arasında bir "tampon devlet" oluşturması uğruna, Türkiye'de komünizmin ezilmesine ses çıkarmamış, örneğin Kemalistler tarafından öldürülen TKP kurucusu Mustafa Suphi'nin hesabını bile sormamıştı...
Daha sonra Stalin'in dostluğu bozup bizden üs hatta toprak istemesinin hesabını soranlar haksız değillerdir ama bu hesabı azıcık da dünya savaşında Almanya'ya yatan Milli Şef yönetiminden sorsunlar!
Şimdi bir kısım muhalefetimiz AB'ye (aslında gene Almanya'ya!) yatarak son gelişmelerle "çar ile sultan anlaştı" diye dalgasını geçiyor... Bunlar, Türkiye'nin AB'ye girebilmesi için zayıflamasını, hatta bölünmesini, Kürtler'in ayrılmalarını isteyenlerdir.
Atatürk-Lenin anlaşmasıyla aynı şekilde dalganızı geçebilir miydiniz, sizi kabak gibi oyarlardı.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA