Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Nihai kararı seçmen verdiği için biz onlardan farklıyız

Türkiye bir ayağı Asya'da bir ayağı Avrupa'da bulunan bir köprü gibidir... Bu durum o kadar somut bir gerçek ki, Boğaz'a bir köprü yapıldığı zaman iki kıtayı birleştirir. Ve bu gerçek, toplumsal davranışlarımız ve siyasal geleneklerimiz için de geçerlidir...
Kısacası biz hem Avrupalıyız, hem de Ortadoğuluyuz. Ve her köprü gibi, Türkiye'nin de iki ayağı var neticede.

Değişmek zordur

Ama bir karar vermemiz gerekiyor artık. Gerçi Atatürk bir gecede Medeni Kanun'u, bir gecede de Latin alfabesini kabul ettirerek, Türkiye'yi Batılı hayat tarzına taşıdığını zannetti. Ne var ki, toplumun bilgi hücrelerindeki yüzlerce yıllık birikimleri, bir anda değiştirmek yasal düzenlemelerle mümkün değildir.
Rusya'yı düşünün... 1917'den 1991'e uzanan dönemde, Rusların hayatında "Kilise" yoktu. Yeltsin Rusya Devlet Başkanı olarak yemin ederken bir baktık, arkasında Ortodoks Patriği bütün haşmetiyle durmakta. Ve şimdi de Putin elindeki güç açısından, Çar Petro'nun konumunda değil mi?

Özeleştiri eksikliği
Şeyh Said isyanından neredeyse 100 yıl sonra hala "Kürt sorunu"nu tartışıyorsak ve "Laiklik" hala içeriği tartışılan bir kavram ise, demek ki yasaları değiştirmekle veya AB'ye üye adayı olmakla da, bir anda "Ortadoğululuk"tan çıkmak mümkün değildir.
Bu açıdan baktığınızda "Değişime direnmek" de Ortadoğu'nun belki sorunu, belki de hakim özelliğidir. Bunun yanında Ortadoğu'da özeleştiri yapıp "Nerede hata yaptık"ı aramak yerine, bütün kabahati ya emperyalizme ya da Siyonizme yüklemek tercih edilir. Topraklarından petrol fışkırır ve bunun parasıyla militarist diktatörler ya da teokratik oligarşiler fonlanır. Kimse de bunu sorgulamaz. Saddam'ın başlattığı İran-Irak savaşı yüzbinlerce cana mal oldu. Bunun hesabını Iraklılar sorabildi mi?

Farkımız nedir?

Ortadoğulular sorunlara çözüm üretmez, sorunu kriz noktasında dondurup "Milli dava" haline getirirler. Birleşmiş Milletler 1948'de, İsrail'in yanında Filistin Devleti'nin kuruluşunu da ilan etmişti. Bunu Araplar reddetti ve hala Filistin bir çözümsüz kriz konusu... O zaman "İsrail yok" dediler, bugün ise hala "Filistin var olacak mı" sorusu tartışılıyor ve üstelik sorunun cevabı İsrailli şahinlerin ve onların Amerika'daki uzantılarının elinde.
Bu tatsız gerçekleri irdelerken "Türkiye Ortadoğu'dan ne kadar farklı" sorusuna da cevap aramalıyız.

Sandığa gidelim
Çünkü ne kadar Türkiye Ortadoğulu olsa da, değişim tecrübesine sahip bir ülke... Burada Baas modeli bir Cumhuriyet yok. İran gibi teokratik bir cumhuriyet de yok burada... Türkiye demokratik bir Cumhuriyet. Burada nihai kararı "Seçmen" ya da "Halk" verir.
Kısacası 7 Haziran'da seçime katılma oranının yüksekliği bizim için hayati önemde olacaktır. Çünkü burada hala "Yerli Baasçılar" da siyaset sahnesindeler... Irak'tan, Mısır'dan, Suriye'den farklı bir Ortadoğu ülkesi olmanın kıymetini bildiğimizi, sandık başına giderek bir kez daha kanıtlamalıyız.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA