Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ELVAN DEMİRKAN

Gençlerin neden yetişkin olmak için acelesi yok?

Eskiden 20'li yaşlarda artık yetişkin olmamız bekleniyordu. Eğitim sona eriyor, aileden ayrılma zamanı geliyor, kendi paranı kazanmaya başlıyor, evlenip aileni kuruyordun... Şimdilerde ise 20'lerindeki gençler bir eş, iki çocuk, üç oda sorumluluğundan çok uzakta yaşıyorlar. Hatta çoğunun büyümek için hiç acelesi yok! New York Times'daki bir yazı; pek çok anne-babanın kafasını kurcalayan bir konuya değiniyordu... 20'li yaşlarda gençlerin o daldan bu dala atlaması, hayatı keşfetmeleri, kendilerini tanımaları için gereken bir süreç mi? Yoksa popüler kültür, gençlerinin hiç büyümeye niyeti olmayan narsist yönü mü?

BÜYÜMELERİNİ İSTEMİYORUZ
Eskiden bilim, ergenlik çağından sonra beynin gelişiminin durduğuna inanırdı. Şimdi ise beynin 20'li yaşlara kadar olgunlaşmaya devam ettiğini biliyoruz. Belki de bunun etkisi var... Çoğu genç yetişkinlik kapanına erken yaşta sıkışmaya hazır değil. Belki biz anne-babalar da bir anlamda onların büyümesini istemiyoruz. Yuvadan çabucak uçup gitmesinler diye onların problemlerini onlar adına çözmeye çalışıyoruz, hayatlarını kolaylaştırmak için elimizden geleni yapıyoruz. Onların da rahat kolaylarına geliyor, büyümek işlerine gelmiyor. Belki de gençler bizim tecrübelerimizden çok da mutlu olmadığımızı görüyorlar ve 'toplum baskısı' ile adım atma ihtiyacı hissetmiyorlar. Nedeni her ne ise, sonuçta gençler bizden çok daha rahatlar... Mesela 15 yaşındaki kızım Mira müzisyen olmak istiyor. Bütün boş vaktini gitarı ve piyanosu ile şarkı yazarak geçirecek kadar hevesli olduğu halde, benim korkum amcası ve yengesinin şöhretlerinden etkilenmiş olması. Mira'ya müzik dünyasının (onun tecrübe ettiği gibi) sadece büyük konserler ve hayranlardan ibaret olmadığını, oyunun kurallarının çok daha yıpratıcı olduğunu anlatıyorum. (Tabii aklımda bunca rekabetin içinde müzikte başaramazsa sonra ne iş yapacak korkusu var!) Ama verdiği cevap karşısında söyleyecek sözüm yok: "Müzisyen olmanın getirdiği zorlukları kendim yaşamadan anlayamam. Ama şu anda bildiğim şey, ileride çok iyi bir müzisyen olmak istediğim..."

BİZDEN DAHA İYİMSERLER
Bu durumda bana düşen, onun bu enerjisini doğru kanallara yöneltmesine yardımcı olmak. Ve biliyor musunuz, çocuklarımızın çoğu böyle düşünüyorlar: "Hayatta varmam gereken yere bir gün nasılsa varacağım." Onların gelecekleri bizimkilerden daha belirsiz olduğu halde, şaşırtıcı derecede daha iyimserler. Bizler ise toplumun düzeni böyle, ille de bir hayat kurmamız gerekiyor diye daha doğru dürüst kendimizi bile tanımadan yürümeyen evliliklere, kişiliğimize uymayan kariyerlere, bizler için verilen kararlara bilinçsizce daldık da ne oldu? Hayata genelde fazla bir şeye sahip olmadan başlıyoruz ve bir şeylere sahip oldukça mutlu oluyoruz. Para kazanmak, çevre edinmek için uğraşıyoruz. Bu uğraşla yıllar geçiyor, bu arada peşinde olduğumuz şeylerin bizi gerçekten mutlu edip etmediğini sorgulamıyoruz. Bizi neyin mutlu edeceği hakkında henüz net bir fikrimiz olmadan çalışıp kazandıkça sonuçta "Hepsi bu mu?" gibi bir his oluşuyor.

ENERJİNİ GENÇKEN KULLAN
"Peki neden bu kadar uğraşıyorum?" diye soruyorsanız cevabı şu: Bir yerlere varmak için çalışmak artık alışkanlığa dönüşüyor. Daha fazlasına sahip olmak sizi mutsuzlaştırmıyor belki ama daha mutlu yapmadığı da kesin. Gençken başarılı olmak için üzerimizdeki baskıyı, rekabeti bir düşünün. İyi okullara gideceksin, risk alacaksın, doğru insanlarla ilişkilerin olacak, kariyer edineceksin, aile kuracaksın, sağlığına dikkat edeceksin... Verdiğin her karar geleceğini yönlendiriyor. Baskı çok büyük... O yüzden aklın havada olursa oyunu kaybedersin. Başkalarından geride kalırsın. Hayat kurmak için limitsiz enerjini gençken kullanman lazım.

AZ YANLIŞLA ÇOK MUTLULUK
Böylesi mi iyi? Yoksa yetişkin hayatın düzeni için acele etmeyip biraz kendini keşfetmek, ne istediğini anlamak için daha maceracı olmak mı iyi? Belki de gençler ne istediklerine ne kadar geç karar verirlerse o kadar az yanlış yaparlar ve daha mutlu olurlar. Bu konuya yorumlarınızı bekliyorum...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA