Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Yeni dönem...

Bu satırları yazdığım sırada sonuçlar kesinleşmemişti. Ama sandıkların % 93'ü açılmıştı. Bilirkişiler fazla bir şeyin değişmeyeceği konusunda ısrarlıydı. O değişmeyeceği söylenen sonuç çok önemli iki noktaya işaret ediyordu. Birincisi, HDP barajı geçmişti. İkincisi, Ak Parti artık tek başına iktidar değildi.

***

HDP'nin barajı geçmesini bekliyordum. Kürt kesiminin parlamentoya girmesinin olumlu olacağını da yazmıştım. Öyle oldu. Kardeşi dağda bulunan bir kişinin Cumhurbaşkanı adayı olması, Ak Parti'nin en önemli mirasıdır, Türkiye'deki demokrasinin gelişim çizgisini gösteren çok önemli bir işarettir. O kişinin eşbaşkanı olduğu partinin Meclis'e girmesi ise çok daha önemli ve işlevseldir. Çok önemsediğim çözüm sürecinin bu gelişmeden olumlu sonuçlar, verimler üreteceği kanısındayım.
Ama ikinci husus hayati derecede ciddidir. Ak Parti artık tek başına iktidar değil. Bu öyle yazıldığı kadar kolay bir durum da değil. Türkiye'nin bu kararın ortaya çıktığı günün sabahı, bugün, neyle karşılaşacağını kestirmek zor. Bugün bir hükümet boşluğu var demektir. Hemen itiraf edeyim, daha önce de yazdığım için, rahatlıkla belirtebilirim ki, ben, Ak Parti iktidarının HDP'li bir parlamentoda devamından yanaydım. O durumun oluşturacağı istikrara Türkiye'nin ihtiyacı olduğunu düşünüyordum. Şimdi o istikrarsızlıkla karşı karşıyayız. Bu durumu yaratan sosyolojik oluşumları daha çok irdeleyeceğimiz için şimdilik bir yana bırakıyorum. Yeni parlamentonun bir koalisyon arayışına gireceği besbelli. Bu koalisyon için belli kesimler Ak Parti-CHP hükümetini öneriyor. Olabilir. Ama büyük parti koalisyonları kolay değildir diye de yazmıştım. Hâlâ görüşümü koruyorum. İtirazım yok. Fakat bence büyük partiyle küçük parti koalisyonları daha verimli ve üretkendir. Onu belirteyim.
***

Seçimin getirdiği iki önemli sonuç daha var: CHP ve MHP'nin durumu. MHP'nin aldığı oyların fazla bir açıklaması yok. O partinin oylarını hâlâ 'tepki oyu' saymak fazla bir anlam taşımıyor. % 20'ye yaklaşan bir partiyi tepki oyuyla açıklamak zor. Neredeyse değişmeyen bu oy oranı artık kemikleşmiş sayılabilir. Türkiye'nin bu oyu iyi irdelemesi gerekiyor. Hiçbir siyaset üretmeyen, buna rağmen bu oy oranını koruyan bir partiyle Türkiye'nin siyaset sosyolojisi açısından sorunu var demektir. Bu defa da 'çözüm süreci' diyerek bu oy miktarını açıklayabiliriz, doğru da olur, ama yetersizdir. Daha derinlemesine bakmak şarttır MHP'ye.
CHP'yi sona bıraktım. Söylenecek fazla bir şey yok. Gerçi çok açık olan bir durum var ki, o da CHP'nin bu seçimde oylarının bir kısmını HDP'ye kaptırmasıdır. Seçmen stratejik oy kullandı. İktidar umudu olmayan bir partinin birkaç puan inmesi veya çıkmasından da HDP'nin barajı geçmesini daha fala önemsedi. Çünkü CHP seçmeni kendisine iktidarı değil Erdoğan'ın ve Ak Parti'nin yara almasını maksat edinmişti. O sonuca ulaştı. Buradan hareketle yıkılma eşiğine gelmiş, siyaset dinamiklerini tamamen HDP'ye kaptırmış bu partinin şimdi büyük bir tutkuyla iktidar ortağı olmak isteyeceğini buraya kaydedelim. Kendisini o yoldan kurtarmaya çalışacaktır.
Yeni bir ortam var şimdi siyasal arenada. Kolay değil zor bir durum. Ak Parti'nin aldığı oy oranından ziyade Meclis aritmetiği bu tabloyu karşımıza çıkarıyor. Fakat ne olursa olsun Ak Parti de karizmatik liderini yitiren partilerin yaşadığı sıkıntıyla artık yüz yüzedir. Üç dönem kuralının bu sonuçta etkili olduğu kadar bundan sonraki kriz yönetimi bakımından da etkili olacağını belirtelim.
Daha çok yazacağız...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA