Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

New York’un gizemli koridorlarındaki Türkiye

Dünyanın en önemli merkezi New York'ta iki Türkiye algısı var. Biri ABD'yle ilişkileri limonileşen Türkiye, öteki de ekonomik ve siyasi bütün kuşatmalara, algı operasyonlarına rağmen "yıldızı parlayan" Türkiye.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın BM'de ve sonrasında yaptığı konuşmalar bu gerçeğe işaret ettiği için hem destek görüyor hem de tepki alıyor.
Ama New York'ta yaşayan, biraz da siyasetle ilgili bütün dünyalılar şunu da biliyor, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, "dünya 5'ten büyüktür" diyerek, statükoyu sarsıyor.
Çünkü o yapı, artık dünyada yaşanan bölgesel ve küresel sorunlara çözüm üretemiyor. Sadece BM değil, 20. Yüzyıldan kalma NATO, IMF veya Dünya Bankası da statükoyu temsil ediyor.
İşte bu sistemi sorgulayan tek ses Türkiye'den yükseliyor. Peki, Türkiye bu noktaya nasıl geldi?
Cevabı son 15 yıllık değişimde saklı. ABD'nin 2008'den bu yana yaşadığı son üç seçim sürecini yakından izlemeye çalıştım.
İlginçtir, 2008'de hatta 2012'de ABD-Türkiye ilişkileri çok daha iyiyken New York'ta hem siyaset hem de ekonomi cephesinde Türkiye algısı bugünkü kadar yüksek değildi.
Son üç-dört gün New York'un en prestijli kurumu Harvard Clup'ta üst üste Türkiye'yle ilgili birkaç toplantı yapıldı. Bu toplantılar bile Türkiye'nin yükselen profilinin göstergeleri...
Sadece bunlar değil, ekonominin ve siyasetin gidişatının belirlendiği kapalı kapılar arkasındaki toplantılarda da artık Türkiye var. Bunu bu kadar net söylememin iki önemli nedeni var.
Biri Cumhurbaşkanı Erdoğan'la bir araya gelen dünyanın önemli kurumlarının CEO'ları... Arka planda şu söyleniyor; dünyanın bütün ülkeleri buradayken, yine dünyanın en önemli şirketlerinin CEO'larının Türkiye tercihi sıradan bir tercih değil.
Ekonomi ve siyasetle ilgili -Moodys'in not düşürmesi gibi,- ki geçen yıl da benzer bir şey olmuştu- ne kararlar alınırsa alınsın, arka planda böyle çarpıcı bir gerçek var.
İkinci göstergeye biraz tesadüf de olsa ben de katıldım. Mekan sık sık bugünlerde yazdığım Harvard Clup binasının özel bir salonu.
Uzun bir masada, dünyanın farklı ülkeleriyle ilişkili yaklaşık 30 kişi var. Moldovyalı eski Başbakan, bakan ve Büyükelçi bayan Natalia Gherman'ın geleceğiyle ilişkili bir toplantı bu.
Vatikan temsilcisinden, dünya çapındaki firmaların CEO'larına kadar dünya siyasetini yönlendiren çok sayıda önemli isim var.
İlginç olan şu ki, geçmişte bu ve benzeri arka plan toplantılarında adı sanı geçmeyen Türkiye artık buralarda da var. Masada, Türkiye'den TAİK Başkanı Ekim Alptekin, SBK Holding CEO'su Sezgin Baran Korkmaz vardı.
İşadamı Sezgin Baran Korkmaz'a başta Suriyeli mülteciler olmak üzere, eğitim ve sağlık alanında yaptığı yardımlar nedeniyle özel bir ödül de verildi.
Sırayla herkes konuştu. TAİK Başkanı Ekim Alptekin de kısa ama etkili konuşmasıyla Türkiye'yi anlattı.
Şimdi gelelim, o özel yemeğin siyasetle ilişkili çok özel yanına... Önümüzdeki ekim ayında BM Genel Sekreterlik seçimi yapılacak. En güçlü adaylardan biri de Büyükelçi Natalia Gherman... O gece bir anlamda bunun işaretinin verildiği geceydi. Şansı yüksek çünkü genel sekreterlerin dünyanın farklı bölgelerini temsil etmelerine özen gösteriliyor. Bu yıl da genel sekreterin Doğu Avrupa grubu ülkelerinden olması büyük olasılık. Eğer Büyükelçi Gherman BM Genel Sekreteri seçilirse bunda Türkiye'nin katkısı büyük olacak.
Özellikle bizim kuşak, uzun yıllar dünya siyaset arenasında esamimizin okunmamasından, gücün koridorlarında, yüzyıllık tabloların altında olmamızdan şikayet edip durduk. Şimdi o koridorlarda ve basit bir izleyici değil, süreçlerin belirleyicisi konuma yükselen bir Türkiye var.
Türkiye, ekonomik ve siyasi gücü arttığı için oralarda.
Bu noktaya nasıl geldiğini unutmamakta yarar var.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA