Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

Salon coşkulu meydan suskun

Baykal dün hayatının en rahat kurultayındaki tabloyu "Muhteşem bir kalabalık, içten coşku" diye özetledi... Ama salon dışında tam bir sessizlik vardı. Baykal'ın salona hapsolmuş coşkuyu meydanlara taşıması için yeni bir programla halka umut vermesi gerekiyor... Konuşmasında onun ipuçlarını bulamadık..

Bu kurultayda birlik ve beraberliğimizi pekiştirip iktidara yürüyüş hareketini başlatacağız...
Hayır, 31'inci Olağan Kurultay'ını yapan CHP'den değil, Fransız Sosyalist Partisi'nden ve hedeflerinden söz ediyoruz.
Hoş rastlantı; onlar da kurultay yapıyorlar. CHP ile aynı günlerde. Ve üç hizip çatışıyor.
Baykal bu kez o açıdan şanslı. Tek başına yarıştı. Kimilerine göre CHP'yi dikensiz gül bahçesine çevirdiği, kimilerine göre ise dikenlerle birlikte güller de koparıldığı için.
Fransız Sosyalist Partisi'nin otomobil yarışlarıyla ünlü Le Mans kentindeki kurultayında üç hizip lideri de, "değişim" vizyonlarını anlattılar.
CHP ise Blair modelinden Anadolu soluna kadar tüm "değişim" girişimlerinden sonuç alamadığı ya da düşkırıklığına uğradığı için özüne dönme ye karar verdi.
Gerçi salonda birkaç muhalif dağıtmaya çalıştıkları bildiride CHP'nin "özünü yitirdiğini" öne sürüyorlardı ama hava, tablo ve söylem tam tersiydi: Siyah kalpaklı partililer, hep bir ağızdan söylenen 10'uncu Yıl Marşı ve Baykal'ın konuşması:
"Sizlere bakarken ulusal kurtuluş mücadelesini başarıya ulaştırmış insanları görüyorum. Sevr Anlaşması'nı yırtıp atanları, Lozan'ı yapanları görüyorum. Kuvva-i Milliyeciler'i, Atatürk devrimcilerini görüyorum. Siz Atatürk'sünüz, İsmet İnönü'sünüz..."
Sanki Anadolu ve Rumeli Müdafaa-ı Hukuk Cemiyeti'nin Halk Fırkası'na dönüştüğü kurultay.
Fransız Sosyalist Partisi'nin kurultayında "Küreselleşme çağında sosyal devleti sürdürebilmek" için ne gibi politikalar üretilmesi gerektiği konuşuldu.
Sermayenin fabrikaları işgünün ucuz olduğu, emeğin sömürüldüğü ülkelere taşıdığı bir dönemde, çalışanların yaşam düzeyinin nasıl korunabileceği, sendikaların nasıl ayakta tutulabileceğii tartışıldı.

Sorunlar tamam, ya çözümler?
Baykal ise çağdaş cumhuriyet ve laiklikten söz etti, "Dokunulmazlıklar, ihale yolsuzlukları, terör, türban, AİHM kararı, YÖK" dedi.
Pek de günahı yok. Türkiye'nin gündemi bu. Türkiye'nin aşamadığı kronik sorunlar bunlar. Ve elbette herkesin hem duyarlı, hem de tetikte olmasını gerektiren tehlikeler bunlar.
Ama sadece bunlarla iktidara yürümek mümkün olabilir mi? Kurultay salonundaki coşku, sessiz meydanlara taşınabilir mi?
CHP'nin altı okundan biri de "Halkçılık". Baykal, bu oku sadece bazı tespitlerle kürsüye taşıdı: "Bu iktidar döneminde asgari ücret azami ücret haline geldi. Artan işsizlik nedeniyle insanlar 200-250 milyon liraya çalışmaya razı hale getirildi. 980 bin kişi akşam yatağa aç giriyor. 20 milyon kişi yoksulluk sınırı altında yaşıyor." Ya çözüm?
O sırada salonda dağıtılan bildiride yeni bir sol program ve seçim bildirgesi hazırlanması isteniyordu. Oluşturulan "Temel Sorunlar ve Temel Çözümler Komisyonu"nun hem bu beklentiye yanıt vereceğini, hem de Baykal'ın sıraladığı sorunlara sosyal demokrat çözümler üreteceğini ummak istiyoruz.
Fransız Sosyalist Partisi kurultayında delegeler "Bu yeni dünyada zengin, eşitlikçi toplum ilkelerini koruyarak nasıl bir sosyal demokrasi projesi üretilmeli" konusunu tartıştılar uzun uzun.
Biz ise Alman Sosyal Demokrat Parti Köln Federal Milletvekili Lale Aygün'ün 29 Ocak 2005'te yapılan CHP 13'üncü Olağanüstü Kurultayı'ndan çıkışta söylediklerini anımsadık: "Baykal 3 saat konuştu, sosyal demokrasinin geleceğiyle ilgili tek cümle söylemedi."
Dün de 2 saat 40 dakika konuştu Baykal. Yine sosyal demokrasiyle ilgili tek kelime etmeden. Zaten Avrupa sosyal demokrat ve sosyalist partilerinden de hiç konuk yoktu!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA