New York Belediye Başkanı Bloomberg, restoranlardan kalori miktarlarını yazmalarını istediğinde doğru yoldaydı. Peki, bir sonraki planı neydi? Gıda üreticilerinden işlenmiş gıdalardaki sodyum miktarını yüzde 20 azaltmalarını istemek mi? Sanırım bununla ilgili bir sorunumuz var...
Gerçekleri bilin
Tamam, oldukça tuzlu yiyoruz ve tuzun yüzde 40'ı yüksek kan basıncı, kemik erimesi ve böbrek taşlarına sebep olan bir mineral olan sodyumdan oluşuyor... Ancak bunlar yaygara çıkarmak gerektirecek kadar zararlı mı? İşte bazı gerçekler:
Az miktarda tuz yararlıdır:
Kötü olarak bilinse de sodyum gerekli bir besin maddesidir. Yani sodyum olmadan yaşayamazsınız. Kan basıncını kontrol etme, sinir sinyallerini gönderme, besinleri özümseme ve vücudunuzdaki sıvı dengesini koruma gibi önemli görevleri vardır. Ancak yaşamayı sürdürebilmek için çok fazla tüketmenize gerek yoktur. Günde 500 mg yeterlidir. Bu sadece bir çay kaşığının dörtte biri, bir McDonald's hamburgerdeki ya da yüzde yüz buğday unundan yapılmış bir dilim ekmekteki kadardır.
Sorun bizim abartmamız:
Günde 500 mg sodyum tüketmek güvenliyken, neredeyse bunun 2.5 katını tüketiyoruz ve bunun çok az bir kısmı tuzluğumuzdan geliyor. Çok daha fazlası; dondurulmuş yiyecekler, ambalajlı karışımlar, fast food gibi yiyecekler ile soya ve barbekü sosu gibi soslardan geliyor.
Kalsiyum kaybı olur
Çok fazla sodyum tüketmek, çok zararlı bir şey olan ve atardamarlarınızı yıpratan yüksek kan basıncına sebep olabilir. Hipertansiyonlu yetişkinlerin üçte birlik kısmındaysanız, sodyumdan uzak durmak zorundasınız. Sodyum vücudunuzda kalsiyum kaybına da yol açar. Eğer ailenizin sağlık geçmişinde kemik erimesi (osteoropoz) kalça ya da omurga kırılması vakaları varsa, günde en az 1.500 mg kalsiyum almıyorsanız ve böbrek taşınız varsa; tuz konusunda dikkatli olmalısınız.