İntihar eylemi, tüm sarsıcılığına ve çirkinliğine rağmen, eski Yeşilçam filmlerinden bu yana bizim senaristlerimizin vazgeçemediği drama unsurlarından biridir. Ama gelin görün ki, sinemada ve televizyonda intihar eylemini izlemenin, insanlar üzerinde son derece olumsuz tesirleri bulunduğu da bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçektir. Bu nedenle medyayla ilgili düzenlemelerde intihar eylemlerinin duyurulmasını kısıtlayan maddeler yer alır. Bir dönem Boğaziçi Köprüsü'nün parmaklıklarına çıkan herkes, canlı yayınla ekrana getirildiği için intihar eylemlerinde büyük bir patlama yaşanmış, yayınların yasaklanmasıyla birlikte eylemler yüzde 70 oranında azalmıştı. Yerli dizilerin de pek çoğunda intihar girişimlerine yer veriliyor. Ama son dönem dizilerinde intiharın yeni bir türü ortaya çıktı: İntikam için intihar etmek... Bir insan, bir başkasını ömür boyu vicdan azabıyla baş başa bırakmak için kendi canına kıyıyor. Bunun ilk örneğini Behzat Ç. dizisinde görmüştük. Kızı, babası Behzat Ç.'nin erkek arkadaşıyla birlikte olmasına izin vermemesi ve onu tokatlaması üzerine kinlenip "Sana öyle bir tokat atacağım ki, unutamayacaksın" demiş ve üstelik de doğum gününde canına kıymıştı. Benzer bir girişim, Adını Feriha Koydum dizisinde yaşandı. Cansu, üvey annesinin onu babasından uzaklaştırmak için yurt dışında okula gönderme çabasına tepki olarak, "Öyle bir şey yapacağım ki babam ömrü boyunca seni asla affetmeyecek" deyip ilaç içerek intihara yeltendi. Neyse ki kapıcılık yapan aile tarafından kurtarıldı. Demem o ki, zaten başlı başına bir felaket olan intiharı, drama sosu olarak kullanıp ekranda yeni hallerini türetmenin bir alemi yok! Bu arada, Adını Feriha Koydum'da intihara teşebbüs eden ve Etiler'de oturan Cansu'nun durumu o kadar acilken, neden ta Gebze'deki hastaneye kaldırıldığını da anlayamadım. Kızın verilmiş sadakası varmış vallahi!