Ona 'kaynana' demeye bile dilim varmıyor. Zira gelini karşısında öz anneden daha şefkatli bir anne portresi çiziyor.
Öyle Bir Geçer Zaman ki dizisinde Ali Kaptan'ın annesi, Cemile'nin kayınvalidesi Hasefe Ana'dan söz ediyorum. Dizideki tüm karakterler, az çok yalpalamalarına rağmen, Hasefe Ana hep aynı çizgide yürüdü. Cemile'ye öz kızı gibi davrandı, gelinini ve torunlarını en zor zamanlarında hep koruyup kolladı. Zaman zaman öz çocuklarını karşısına almasına rağmen, bu konuda hiç taviz vermedi.
Ama son bölümde Hasefe Ana'nın 'anne yüreğinin' nasıl iki arada bir derede kaldığına şahit olduk. Cemile'yi ne kadar sevse de öte yandaki öz oğluydu nihayetinde. Ana yüreği, evladının örselenmesine, acı çekmesine razı olmuyordu bir türlü.
Ali Kaptan her ne kadar insanlıktan çıkmış olsa da, sonuçta Hasefe Ana'nın oğluydu işte... Yüreğinin cız etmemesi mümkün müydü? Evlat, evlattı...
Peki ya hepimizin kahramanı Cemile ne yaptı? Karnındaki çocuğu öldürmekte sakınca görmedi. Bir an bile düşünmeden kürtaja koştu.
Her ne kadar bu çocuk eski kocasının 'tecavüzünden' tohumlandıysa da, o varlıktan nefret eder hale geldiyse de nihayetinde evlat, evlat demek değil miydi?
Ya Ali Kaptan'ın tutarsızlığına ne demeli? Birkaç ay önce kızını eve almayıp kovan sen değil miydin? Şimdi Cemile'nin karnındaki bebek nasıl oldu da 'vazgeçilmez evlat' oldu?