Kuzenim
Babür'ün ev sahibesi Ayşe teyze, milyonla milyarı güzelce harmanlar, kısaca 'milyor' derdi. Sadece o değil, kolu komşusu diğer Bodrumlu kadınlar da. Tam 25 sene geçmiş Bodrum'a ilk gidişimin üstünden. Kimin oturacağını anlayamadığımız 'milyorlarca' ev yapılsa da... Deniz bazı yerlerde çok fena kirlense de... İkoncancağızlar işgal/iğfal etse de... Barlar Sokağı çöp olsa da... Sandaletçi Ali Güven aramızdan ayrılmış olsa da... MFÖ'nün malum şarkısı nasıl hâlâ kulağa her çalındığında "Amma güzel şarkıdır bu da," hissi yaratıyorsa insanda, Bodrum'un kendisi de öyle, ne yapsan bitmiyor. İstanbul gibi. Eskise de kirlense de bozulsa da bir yere kadar. Tükenmiyor. Cazibesi baki. 'O mu, bu mu'cular kaç yazdır Alaçatı'yla kıyaslıyor ya Bodrum'u, biraz eli yüzü düzgün popçuyu Sezen'le, Ajda'yla karşılaştırmak gibi bu, Alaçatı'ya yazık. Yavaş adım yedi dakikada biten piyasa sokağıyla, İstanbullu yeme içme dükkanlarıyla, otantik olmaktan giderek uzaklaşan kurgulanmış bir sosyalleşme merkezi Alaçatı. Suda metreküpe düşen omuz üç, dirsek beş, popo sekiz... Halbuki Bodrum'da bir sürü başka başka hayatlar var hâlâ. İsteyen yakalanır bile isteye, istemeyen görünmez olur. Mezhebine/meşrebine göre, ister Gümüşlük'te basılır, ister Türkbükü'nde. Koca pırıl koyda tek (tercihen iki!) başınıza yüzme imkanınız var hala (Cennet koyunda
Atami), ama şık bir boy göstermece isteyenin de alası emrinde (Kuum'da yeni açılan
29)... Sezonu ufak tefek notlarla açalım:
TÜRKBÜKÜ NE DURUMDA:
Sakin. Tenha. Biraz korkulu. Bunlar tabii o kadar şirazeden çıktılar ki varilin tanesine bilmem kaç bin lira ve Absolute'un şişesine bilmem kaç bin dolar biçerek, o kitle de başka oyuncak bulunca kendine, geçmiş olsun. Hafta içinde küçük haberi çıktı; Süreyya Yalçın, Türkbükü'nde loca tutmuş gene. Bin dolara loca. Ne lüzum var halbuki, bütün localar boş, bütün cibinlikler onun, şezlonglardan kule yapıp üstüne tüneyebilir. Tabii iyi şeyler de oluyor:
1. Deniz hiç fena değil. Suda dehşet verici biçimde çocuk bezi bulunduğu, teknelerin açık açık sintine bastığı 2003- 2004'e göre çok çok temiz.
2. Bütün o ikoncancağızlar terk edince komik bir şekilde normalleşmiş Türkbükü. Cunda olmuş. Halk çekirdek çitleye çitleye köprünün bir başından öbür başına yürüyor.
3. Ördekler duruyor!
4. İpekçe'de geçen senelerdeki tek elbise fiyatına üç parça alınıyor.
5. Atölye Türkbükü Arts & Crafts Center'da Arzu Güngör'ün çok eğlenceli heykelleri var. Seramikten tombul Türkbükü kızları çok tatlılar.
LOKANTALAR CADDESİ:
Karada
Marina'nın karşısı, Neyzen Tevfik Caddesi tam bir restoranlar mahallesi. Kişilikli deniz mahsulleriyle
Gemibaşı da burada, enfes avlusuyla misafir ağırlamalık
Kocadon da. Good old
Sünger Pizza da, adı biraz sakil dursa da vatandaşın kırmızı et aşkıyla koştuğu
Tango da. Ve hepsi her akşam dolu. Bütün Bodrum'un en müşteriye doyan bölgesi burasıdır herhalde.
MÜBARİZ MANSİMOV ÇABUK OLSUN:
Zira
Port Bodrum Yalıkavak'ın o köhnemiş, terk edilmiş görüntüsü insanın içini acıtıyor. Mağazaların kepenkleri inmiş, tuvaletler çöplük... Azeri işadamı Mübariz Mansimov, Cefi Kamhi'den devraldığı marinayı dünyanın en iyilerinden yapacağını iddia ediyordu, haydi bakalım...
ÜZÜMLER HÂLÂ ROMDAN SARHOŞ:
Bodrum'un hatta mübalağasız dünyanın en iyi dondurmalarından birini
Bitez Dondurmacısı yapıyor. Şubeler zaman içinde arttı ama bravo ki zerre bozulma yok. Meyveler kendi tarlalarından, bahçelerinden geliyor fakat asıl sarsıcı olan romlu bitter çikolata. İçinde romda bekletilip kelle olmuş üzümler var, anlatılamaz bir nefaset. Bir bunu bir de İstanbul'da Yaşar Usta'nın mesela narlısını, nasıl olup da afili restoranlar anlaşıp satmaz, anlamak mümkün değil.
FAYDALI BİR ESER:
Avare bir tatilci değil de çalışkan bir turist gibi
The Guide'ın Bodrum versiyonu alınabilir. Yeni yerler, vaktiyle sevip sonra unuttuklarınız, en iyi 7 listeleri, faydası muhakkak.