Türkiye'nin en iyi haber sitesi
METİN SEVER

'Ergen millet' mi, 'erkek millet' mi?

Ahmet Hamdi Tanpınar, Tutunamayanlar romanını okuduktan hemen sonra Oğuz Atay'a bir mektup yazar. Mektubun son bölümünde şöyle der: "...Wagner'i sevmek ve Mahur Beste'yi yaşamak gibi bir talihimiz varken bunun kıymetini neden bilmeyelim, öyle değil mi? Gerçi bunu yaşamak, dile getirmek kadar kolay olmuyor. Bir yanım musikiyle, Osmanlı'nın kültürel birikimiyle geçmişi ve Doğu'yu yaşarken, bir yanım da medeniyetin getirdiği yeniliklere uyum sağlamaya çalışıyor. Fakat azizim, bu arada kalmışlık yüzünden bir türlü huzuru yakalayamıyorum. Neyse, beni bir kenara bırakalım. Siz bu Doğu-Batı meselesine Selim'in karakterindeki 'duygululuk' ile açıklanabilecek psikolojik bir yön de katmışsınız. Selim için 'tek ve Türk. Ve duygulu, amansız' demişsiniz. Bu duygululuk hali sadece Selim'in değil, Doğu'nun da çocuksuluğunu ortaya koymuş. Sizce de bu 'çocuk millet'in büyüyüp gelişmesi gerekmiyor mu artık?" Selim için yapılan müthiş tanımlamaya dikkat edin! Hepimiz biraz Selimiz çünkü! "Tek ve Türk. Ve duygulu, amansız..." 'Çocuk millet' olunca ne oluyor?
'Çocuk millet'in erkek fertleri, 'duygulu' oldukları için kadınları 'amansızca' öldürmeye devam ediyor. (Sevgiliyi öldürmek, 'sevdiği için öldürmek' garabetini daha iyi anlatacak bir sözcük bulmak çok zor: "Duygulu. Amansız.")
'Çocuk millet'in kimi fertleri, 1 Eylül'de barış için yürüyen insanlara 'Tek ve Türk' olarak hâlâ saldırabiliyor.
'Çocuk millet'in kimi 'duygulu' Fenerbahçeli fertleri, her türlü eleştiriyi düşmanlık ve kimliğine saldırı olarak algılayıp 'amansız' küfür atışına geçebiliyor. Yani hemen 'Tek ve Türk' ve Fenerbahçeli oluyorlar!
'Çocuk millet' olduğu için, her devlet erkanı önemli kişi oluyor. Yurdum insanı sahilde denize girerken gördüğü emekli Genelkurmay Başkanı'na artist muamelesi çekiyor. Millet çocuk olunca, kaçınılmaz olarak devlet de 'baba' oluyor.
'Devlet baba' olunca da, askeri vesayet oluyor. Darbeler peşi sıra geliyor. 'Devlet baba' olunca eski Genelkurmay Başkanı, görevi sırasında darbelere dayanak yapılan 35. Madde'nin kaldırılmasının umurlarında olmadığını söyleyebiliyor.
'Devlet baba' olunca, Genelkurmay Başkanı her zaman her yerde, tabii ki protokol da 'Ali kıran baş kesen' oluyor.
'Devlet baba' olunca, hukuk guguk oluyor. Bu listeler uzayıp gidebilir. Lakin son üç-beş yılda olanlar, milletin kısa pantolondan sıkıldığını gösteriyor. 'Çocuk millet'ten, 'ergen millet'e doğru bir gelişme var. Askeri vesayet gömleği çıkarıldı. MGK'da ve 30 Ağustos'taki protokol düzenlemeleri bu gelişmeyi perçinledi. Çankaya, devlet protokolünde darbe öncesine, yani 11 Eylül 1980'e dönme hazırlığında. Ancak mesele protokolle sınırlı kalmamalı. Protokolde 11 Eylül'e dönerken, anayasada 12 Eylül'de kalmak mümkün değil. Bu ülkenin sivil, daha da önemlisi demokratik bir anayasaya ihtiyacı var. Sadece siyasi alandaki değil toplumsal alandaki 'çocukluklarla' da baş etmenin yollarından birisi bu. Umarım, 'ergen bir millet' olalım derken 'erkek millet' olmayız.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA