Türkiye'nin en iyi haber sitesi
METİN SEVER

Bu ülkede futbol da, hayat da 'yuvarlak'

Top yuvarlaktır. Hayat da. Hayatın kaynağı kaos ile yeşil sahaların meşin yuvarlağı. İkisi de kolayına kontrol edilemez. İkisinin kapısı da belirsizliğe açılır. Geçenlerde Taraf yazarı Ali Fikri Işık, "Topu dört köşe haline getirebilenler maçı kazanabilir," diyordu. Yani topa hükmedebilenler, yuvarlaklığından, kayganlığından etkilenmeyenler. Yani, organize olabilenler, modern futbolun gereklerini yerine getirenler. Spor-Toto'nun eski bir sloganı vardı: "Top yuvarlaktır, kazananlar dört köşe..." Sahada da 'dört köşe' olmak istiyorsanız topu 'dört köşe' yapmalısınız. Top sizin efendiniz değil, siz topun efendisi olacaksınız. Bunları yapamayanlar içinse 'top yuvarlak', 'mağlubiyet hakemin ve şansızlığın suçu', 'galibiyet ise şansın ve mucizenin eseri' oluyor.

***
Hayatta da 'dört köşe' olmanın yolu kaosa 'hükmedebilmekten' geçiyor. Sürüklenmemek için, hayatın kendisini korumak için. Tek silahımız ise akıl, bilgi ve vicdan. Tabii ki, sözüm kazanırken kaybedenlere değil. Kazanmaktan kastım hayatı iyi kılmak, adil kılmak. Sadece kendi adınıza değil. 'Ötekiler' adına da. Lakin topu da hayatı da 'dört köşe' yaşayamıyoruz. Artık sadece top değil, futbolun kendisi 'yuvarlak' oldu. Koca bir endüstri. Nasıl olursa olsun kazanmak düşüncesi yöneticisinden taraftarına yayılan bir virüs gibi. Hafta içi 14 kulübün başkanları ve yöneticileri bir araya geldi. Şikeye karışan takımları kurtarma formülünü buldular: "55. madde değiştirilsin." Yani cezanın kulüplere değil başkan ve yöneticilere verilmesini istiyorlar. Yani "Minareyi çalan kılıfını uydursun," diyorlar. Koca koca amcalar, ağır ağabeyler, kallavi yöneticiler 'şikeye özgürlük' istiyorlar. "Futbolu öldürmeyin," diyenlerin sesi cılız. Olup biteni Fenerbahçe'ye "Komplo olarak okuyan Fenerbahçelilerin gözü aydın! "Her şey para değil," diyenler mutsuz. Şikeyi parayla yıkamak isteyenler pür neşe. Hayatta da durum aynı. Görünen o ki, sınır ötesi harekat kapıda. Medya savaş dilini kuşanmış. PKK vurdu, sıra devlette. Görünen o ki, devlet kan bedeli istiyor. İki tarafın da 'yaşasın ölüm'cüleri mutlu. PKK da devlet de daha çok kan akıtılınca barışın geleceğini düşünüyor. Oysa bir başka iklimdeyiz artık. Topu dört köşe yapamama beceriksizliği çok gollü bir yenilgi getirecek. Herkes için bir yenilgi. En çok da insanlık için. Barış isteyenlerin sesi cılız. Savaş çığırtkanlarının sesi cırtlak. Ve ne yazık ki, çoğunluğun zihin dünyası 'yuvarlak'. Her şeyi işimize geldiği gibi anlıyoruz. Her şey işimize yarasın istiyoruz. Adil olamıyoruz. Ahlaktan anladığımız başka bir şey. Toplumsal ve siyasal kültüründe ilke ve değer yaratmakta yetersiz kalan bir kültür bizimki. Hayat bilgisi böyle oluca, her şeyin sureti gerçeğinden daha kıymetli. Daha baskın. Ligde kalmak futbolun kendisinden, öldürmek ise, eşitlenmekten daha kıymetli. Kazanmak kültürü dedikleri bu. Hiddink, tatsız tuzsuz Avusturya maçından sonra bu zihin dünyasını çok güzel özetledi. "Kolay olanı zor yoldan yapmayı seviyoruz," dedi. Yani kulağımızı tersinden tutmayı seviyoruz. Yani pek akıllı işi değil. Ve bunun bir bedeli var. Maça "Ölmeye ölmeye geldik," diye gidenler, hayatta da öldürmek istiyor. Futbolda şike, hayatta şiddet dolu günler... Kına yakın.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA