Bundan 56 yıl önce "Selanik'te Atatürk'ün evine bomba atıldığı" haberinin kısa sürede yayılmasının ardından gayrimüslimlerin yoğun yaşadığı İstanbul'da 6 - 7 Eylül 1955'te ellerinde kazma, balta ve sopalarla sokaklara dökülen binlerce kişi gayrimüslimlere ait ev ve işyerlerini yakıp yıkıyordu. İstanbul'da yaşayan gayrimüslümlerin unutmayacağı acılara neden olan saldırılar sırasında henüz 15 yaşında olan Apoyevmatini Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mihail Vasiliadis, "Operasyonun başarıya ulaştığını" belirtiyor. Olaylar sırasında kendisinin ve ailesinin hayatını Türk olan kapıcıları Ahmet'in kurtardığını söyleyen Vasiliadis, "Ellerinde kazma, kürek, baltalarla her yere saldırıyorlardı. Bizim bulunduğumuz apartmana gelmeye başladıklarında kapıcımız Ahmet, 'Burada gavur yok' diyerek ellerini havaya kaldırdı. Bize yardım etmelerini istediğimiz polislerin hepsi, 'Bugün polis değil Türküz' diyorlardı. Bu tavır azınlıklara yönelik operasyonu çok güzel anlatıyordu" diye konuştu. Başbakan Erdoğan'ın, azınlık mallarının iadesiyle ilgili cesaretinin alkışlanacak bir tutum olduğuna dikkat çeken Vasiliadis, "Hem TBMM içinde hem de dışında birçok siyasi parti ve STK'nın eleştirilerine maruz kalacak Başbakan Erdoğan. Ancak kendileri bütün bu riskleri bir tarafa iterek büyük bir cesaretle bu kararı aldı. Kendisine teşekkür ederiz. Zaten azınlıkların Başbakan Erdoğan ve arkadaşlarına verdiği iftar sonrası da 'Başbakan iftarımıza eli boş gelmedi' manşetiyle çıktık. Bu karar kendisini güçlü hissettirmiştir" diye konuştu.
'ALTIN VURUŞ YAPTILAR'
Erdoğan'ın cesaretli adımının Türkiye'de yaşayan azınlıklara bir umut olduğunu ancak 1930'da Atatürk ile Yunanistan Başbakanı Eleftherios Venizelos tarafından imzalanan anlaşmanın 1964'te iptal edilmesiyle ikinci bir 6 - 7 Eylül travmasının yaşanmasına neden olduğuna dikkat çeken Mihail Vasiliadis, şunları söyledi: "İsmet İnönü döneminde zorunlu sürgüne gönderilen 13 bin Rum vatandaşı için adeta 'altın vuruş' yapıldı. 6 - 7 Eylül'ün asıl amacı, Türk ulus devletini, Türk olarak kabul edilmeyen unsurlardan temizlemekti. En önemli propaganda araçlarını Kıbrıs'ta yaşayan Yunanlıları, Rum olarak adlandırarak İstanbul'da yaşayan Rumlarla özdeşleştiren derin devlet bu sayede İstanbullu Rumları hedef haline getirdi. O gün bize yardım etmelerini istediğimiz polislerin tavırları çok açıktı. Şimdi Başbakan Erdoğan'dan, azınlıklara verilen mal iadelerinin ardından ikinci bir adım bekliyoruz. Sürgüne gönderilen İstanbullu Rumların anılarını iade etmek. Rum Ortodokslara çalışma ve oturma izni verilmesinin önü açılsın. 1965 yılında Rum nüfusu 90 bindi. Atatürk'ün yaptığı anlaşmayı iptal eden İsmet İnönü dönemindeki yönetim bu operasyonla birlikte İstanbul'da yaşayan Rum nüfusunun 30 bine düşmesine neden oldu. Şimdi 2 binlerde. Rum toplumunun yok olmasını istemiyorlarsa bu iade-i itibar mutlaka yapılmalı."
Orada mantık yoktu
1925
yılından beri yayın hayatına devam eden, Türkiyeli Rum vatandaşların sesi olan 86 yıllık tarihinde sadece 6 - 7 Eylül olayları sırasında yayın hayatına ara veren günlük Apoyevmatini Gazetesi'nin Genel Yayın Yönetmeni Mihail Vasiliadis, "Türk ulus devletini, Türk olarak kabul edilmeyen unsurlardan temizlemek amacı düşünülmüştü. Mahalledeki arkadaşlarımıza bakış açımız değişti. O güne kadar bizim olan dünya başkalarınındı. Gençler için beklenmedik gelişmeler yaşandı. Aynı mahallede beraber büyüdüğümüz Ali, Bülent, Hasan, Hüseyin'le birbirimize bakmaktan utanacağımız günlerin geleceğini hiç düşünmemiştik. İçimize kin tohumları attılar. Bu tohumları içimden çıkarabilmek için yıllarca uğraştım. Birbirimizin arkadaşı değil, doğal düşmanı olduk. Milli takımlar maç yaparken Türkiye'nin kazanmasını istemiyordum. Mantık duygulara yenik düşmüştü. O dönemde mantık yoktu. O dönem 12, 13 yaşında çocuklardık. Rumlar, Türkler beraber maç yapıyorduk. Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ile aynı mahallede oturuyorduk. Onunla bile maç yapmışlığımız vardı" dedi. Vasiliadis, Yunanistan'da yaşanan ekonomik kriz nedeniyle 5 bin olan tirajı 600'lere düştüğü için kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kalan 86 yıllık Apoyevmatini Gazetesi'nin mutlaka yaşaması gerektiğini söyledi.