Hayatın çeşitli alanlarında kullanabileceğiniz, basit, pratik bir bilgi vermemi ister misiniz? İşte geliyor...
Yöneticinizden bir şey mi isteyeceksiniz? Normal şartlarda kabul edeceği, makul karşılayacağı bir talebiniz mi olacak? Ne bileyim, mesela bir işinizi halletmek için iki gün izin...
Bu isteğinizi öğle tatilinden önce iletmeyin. Genellikle saat 12.00'de yemeğe mi çıkıyor? Asla saat 11.00 sularında yanına gitmeyin. Bırakın öğle yemeğini yesin, ondan sonra kapısını çalarsınız...
Aslında birçok kişi için bu bilgi yeni değil. Çoğumuz gözlemle ya da sezerek bunu biliyoruz. Ama unutuyoruz.
Psikolojide yeri var
Psikologların yaptığı araştırmalar, bu stratejinin doğru olduğunu, çoğu zaman işe yaradığını gösteriyor. Peki nasıl oluyor da oluyor? Anlatmaya çalışayım...
Geçenlerde ünlü psikolog Daniel Kahneman'ın, "Yavaş ve Hızlı Düşünmek" ("Thinking, fast and slow") başlıklı kitabını aldım. Okurken bu eski bilgiye tekrar rastladım.
Kahneman, Batı âleminde gerçekten çok ünlü, çünkü 2002 yılında Nobel Ödülü aldı. İşin ilginç tarafı bu ödülü... İnsanların muhtemel kazançları ve muhtemel kayıpları aynı kriterle değerlendirmediklerini ispatlayarak, "ekonomi" dalında kazandı.
Neyse, bir ara o konuya da değiniriz. Şimdi şu yemek meselesine devam edelim...
Beynin mazotu 'şeker'
Araştırmalar "zihin enerjisi" lafının bir mecaz olmadığını gösteriyor. İnsanlar düşünürken adeta bir motor gibi enerji harcıyor. Bu enerjinin esası da "glikoz". Yani bir tür şeker. Bir konuya konsantre olduğumuzda, mesela hesap yaparken ya da kendimizi kontrol etmeye çalıştığımızda, beynimiz bolca glikoz kullanıyor.
Kullanıyor da ne oluyor? Haliyle kanımızdaki glikoz seviyesi düşüyor. Peki sonra? Kanındaki glikoz seviyesi düşen kişi... Yeni bir konu ile karşılaştığında bocalıyor... Sağlıklı kararlar veremiyor. Eskisi kadar konsantre olamıyor. Hatalar yapıyor. Ve bu arada sinirli oluyor.
Bu da araştırılmış... Yeni bir işe girişmeden önce şekerli limonata içenlerin, içmeyenlere göre çok daha başarılı olduğu saptanmış.
Yargıç kararlarına dikkat
Bir zamanlar satranç turnuvalarında oynarken ben de bunu uygulamış... Saat başı ağzıma küçük bir parça çikolata atmıştım... Çikolata yediğim karşılaşmalarda daha başarılı olmuştum. Ama emin değildim. Yoksa kendimi mi kandırıyordum? Meğer doğruymuş.
Yöneticiden bir şey talep etmeye gelince... Sabahtan beri çeşitli işlerle boğuşmuş, bu yüzden de kan şekeri düşmüş bir yönetici... Bir de kalkıp sizin izninizle mi uğraşacak? "Hayır, olmaz" deyip başından savabilir. .
O nedenle, iyisi mi biraz sabredin, yemeğini yemesini, yani vücudunun mazot almasını bekleyin... Talebinizi ondan sonra iletirsiniz.
Not: Yöneticiden izin alamamak dünyanın sonu değil. Peki ya konu tutuklu şahıslar ve yargıçlar olduğunda? İsrail'deki şartlı tahliye yargıçlarının verdiği kararlar incelenmiş. Sonuç, tutuklular açısından vahim: Yemekten sonra incelenen başvuruların yüzde 65'i onaylanırken... Yemek öncesinde incelenenlerin ancak yüzde 35'i onay almış.