Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Türkiye Ortadoğu coğrafyasında bir demokrasi kalesidir

Türkiye dışında geçirilen bir hafta kişinin kendi ülkesine de, dünyaya da daha geniş açıdan bakabilmesini sağlıyor. Dar kalıplara ve bıktırıcı tekrarlara takılmış kısır gündemimizin dışına çıkabilirseniz, takıntılarınızı rafa kaldırabilirseniz, yaşadığımız dönemde yer alan ve hepimizi etkileyen büyük değişimin farkına varırsınız.
Önümüzde iç siyasete ilişkin gelişmeleri biliyoruz... Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı seçilecek. Bu dönemde bir nevi "Yarı- Başkanlık" sistemine geçişi de yaşayacağız. Hatta çok olağandışı gelişmeler olmazsa, 2015 genel seçimlerinde hangi partinin birinci olacağı bile belli...

ÖNGÖRÜLEBİLİR YARIN...
Siyasetin bu kadar öngörülebilir veya istikrarlı olmasının bir nedeni de, yeni kentlilerin veya "Halkın", artık "Derin Devlet"ten daha ağırlıklı konuma geçmiş olmaları değil midir?
Ama ne yazık ki bizim sosyologlarımız, Türkiye'nin köylülükten kentliliğe geçişine ilgi duymuyorlar... Bunun yerine eski kentlilerin değişime karşı gösterdikleri tepkiye haklı gerekçeler üretmeyi, sokak eylemlerinde statükonun direnişinin yansımalarını aramayı yeğ tutuyorlar. Kişisel takıntıları, özgür düşünce olarak görüyorlar.
Faslı sosyolog Fatema Mernissi "Berlin Duvarı"nın yıkılması sırasında Rabat'taki dükkanda ayakkabı alırken tanık olduğu sahneyi "İslam and Democracy: Fear of the Modern World" kitabında aktarmıştı.

DUVARLAR YIKILIYOR
Mernissi kendisine uygun olanını seçmek için satıcının önüne yığdığı ayakkabıları giyip çıkartırken, satıcının kendisi ile ilgilenmediğini ve gözünün dükkanın bir köşesindeki televizyonda olduğunu görür. Televizyonda Berlin Duvarı'nın yıkılışından görüntüler yayınlanmaktadır o sırada...
Adama sorar,
-Berlin Duvarı'nın yıkılmasından sana ne? Neden bu kadar fazla ilgileniyorsun?
Satıcı gülümseyerek cevap verir:
-Belki bir gün bizim duvarlarımız da yıkılacak?

TABULAR BUHARLAŞTI
Yaşadığımız dönemde bizde ne kadar çok duvarın yıkıldığını, yakın geçmişte tabu olarak kabul edilmiş konuların her gün çiğnenen sakızlara dönüştüklerini, "Resmi İdeoloji"nin bloklaşmış ezberlerinin delik deşik olduklarını hiç düşündünüz mü? Artık biliyoruz ki bütün düşünceler, bütün ürünler, bütün hizmetler toplumun ve tüketicilerin alımına hazır. Haklı rekabet her alanda gerçekten var olduğu zaman, duvarlar tümden yıkılmış oluyor.
Çok uzağa gitmeyin... 2000'li yıllara ayak basılırken Türkiye'nin "28 Şubat postmodern darbe"yi yaşadığını unuttunuz mu? O dönemde olağan karşılanırdı... Bugün üç tane gazete 28 Şubat'ta olduğu gibi bir merkezin talimatına uyarak ortak manşetle yayınlansalar, biliyoruz ki en az üç tane başka gazete bu manşetlerin karşısındaki manşetlerle yayınlanır.

DEMOKRASİ KALESİ
Bugün bir televizyon kanalı birilerini hedef alıp, konu mankenleri kullanarak toplumu yönlendirmeye kalksa, en az onun kadar izlenen diğer kanallar bu yayının düzmece ve kasıtlı olduğunu izleyicilere duyurur.
Şimdi önümüzde "Barış Açılımı"nı kalıcı bir çözüme dönüştürmek, idareyi ve yargıyı "Paralel" oluşumdan arıtmak, gelişmek, dünya ile rekabette daha güçlü hale gelmek gibi gündem maddeleri var. "Bu halk bu demokrasiye layık değil; bu halkı feshedelim" demeyi alışkanlık haline getirenler, Brecht oyunlarından başka hiçbir sahnede yer bulamaz.
Yurt dışından bakınca Türkiye'nin Sisi'li, Esad'lı Ortadoğu coğrafyasında bir demokrasi kalesi olduğunu daha rahat görebiliyorsunuz...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA