AK Parti ve Başbakan Tayyip Erdoğan hakkında hâlâ niyet okuyuculuğu yapanlar için 61. Hükümet'in bileşimi adeta ders niteliğinde. Yeni kabine Başbakan'ın çalışma tarzı açısından da ipuçları ile dolu.
Erdoğan,
Güveni esas alıyor
Deneyimi göz önünde tutuyor
Parti yönetimini zayıflatmıyor
Meclis grubundaki dengeleri gözetiyor
Başarıyı ödüllendiriyor
Yeni ve genç isimlere şans tanıyor
Kilit görevlerde ketumiyet ve sadakat bekliyor
Bakanlık arzulayanları ileriki yıllar için hazırlıyor
Sabırlı, vitrine çıkmayan saha adamlarını ihmal etmiyor.
***
Başbakan, yeni çalışma arkadaşlarını açıklarken benim bir sorum üzerine, yeni hükümetin önceliklerini de şu şekilde sıraladı:
Yeni anayasa
Ekonomi
Sosyal politikalar Bu sıkı gündem maddelerine kuşkusuz Kürt sorununun geldiği yeni aşamayı dikkate alan, yeni yöntemler geliştirme gereği de eklenebilir.
Dört kritik başlık, kabinedeki karşılıkları bazında incelendiğinde tablo şöyle görünüyor:
1- Yeni anayasa için güçlü hukukçu kadroların devrede olacağını söyleyebiliriz. Başbakan Yardımcısı
Bülent Arınç'ın
"büyük abi" rolüne, Başbakan Yardımcısı
Bekir Bozdağ'ın
"mutlak partili kimliği ile sessiz ve derinden çözüm üretme" tarzı eklenecektir. Adalet Bakanı
Sadullah Ergin ise
"demokratik arınma" sürecinin takipçisi olmayı sürdürecektir.
2- Başbakan Erdoğan'ın, ekonomide sürprize yer vermemesi hem
"güven" işareti hem de
"güçlü karar alma" iradesinin yansımasıdır. İstikrara dayalı yapısıyla Başbakan Yardımcısı
Ali Babacan yeni dönemde de yanında, siyaseten güç kazanmış, dünü iyi bilen, yarını kurgulayan stili ile
Zafer Çağlayan'ı veMaliye Bakanlığı'nı sürdüren
Mehmet Şimşek'i bulacak. Bu kulvara giren Çalışma Bakanı
Faruk Çelik üstlendiği göreve yabancı değil.
Taner Yıldız küresel ölçekli enerji ilişkilerinin,
Binali Yıldırım mega yatırımların teminatı,
Nihat Ergün ise ar-ge'ye dayalı kabuk değişiminin simgesi olacaktır.
3- Sosyal politikalar dendiğinde akla ilk gelen konu kuşkusuz kadın ve aile. Siyasete girdiği andan itibaren arı gibi çalışan
Fatma Şahin açısından
"Beklenen oldu." Ama bu hassas konuyu
Suat Kılıç'ın enerjisini sergileyeceği
"gençlik",
Erdoğan Bayraktar'ın maharetini göstereceği
"şehircilik" ve
Recep Akdağ'ın
"sağlık" reçeteleri ile birlikte düşünmek gerekiyor.
***
4- En yakıcı konu ise Kürt sorunu olarak karşımızda durmakta. Bu sorun, arkasında silahlı gücü tutarak, daha siyasal, sokak hareketleri ile desteklenmiş biçimde daha sivil görünümlü bir hal aldı. 1990'ların tecrübesine sahip kadroları ile BDP, demokrasinin nimetlerinden tek yönlü biçimde istifade ederek siyasal taviz koparma mücadelesinden geri durmayacak gibi. Bu durumda hem terör denklemini bilen hem de Kürt sorununda inisiyatif alan portresi ile
Beşir Atalay, iyi bir tercih.
Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı'nın da Atalay'a bağlanması avantaj. Bu demektir ki önümüzdeki dönemde terörle, askeri metotlardan ziyade sosyal, psikolojik, ekonomik enstrümanlarla da mücadele edilecek.
***
Burada
Ömer Dinçer,
İsmet Yılmaz ve
İdris Naim Şahin isimlerine özel olarak değinmek durumundayız.
Dinçer, Başbakan'ın en güvendiği isimler arasında. Projeci ve yapısal dönüşüm tasarımcısı.
Milli Eğitim'e yeni bir soluk getirecektir.
İsmet Yılmaz, kabinedeki görevi itibariyle sürprize imza atan bir isim. Bürokraside çok yönlü müsteşarlıklar yaparak siyasete geldi. İlk işi, Yüksek Askeri Şura gündemine hâkim olmak, asker-sivil ilişkilerindeki incelikleri gözetmek olacak. Bu süreçte Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile Başbakanlık Müsteşarı
Efkan Ala'nın desteğine ihtiyaç duyacak.
İdris Naim Şahin ise 2002'den bu yana,
"İçişleri Bakanlığı'na geldi- gelecek" gözüyle bakılan bir isimdi. Gerçek bir teşkilatçı.
"Beklemesini bildi, semeresini gördü" diyebileceğimiz bir siyasetçi. Özgüveni yüksek, bildiğini yapan, netice alan bir sima.
Ve son söz...
61. Hükümet, yerel seçimi de gözeten kapsamlı revizyonla en geç iki yıl içinde 62. Hükümet'e yerini bırakacak sanki.
