Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Kan Dil'ini kesmek

Olay ne kadar karmaşık olursa olsun, parçalarını ayrı ayrı incelemek ve sonuçlarını sadeleştirmek mümkün. Zira Kürtsorununun tırmandığı bugünkü seviyede "üç farklı merkez", belirledikleri ortak hedefler doğrultusunda iç içe geçen oyun stratejileri benimsemiş görünüyor:
1- İmralı, Kürt hareketinde sembolik önemini koruyor. Yürüttüğünü söylediği görüşmelerin - terör örgütü- PKK'yı siyasallaştırmaya, silahlı güçlerin önemli bir kısmını tasfiye etmeye dönük olduğu söylenebilir. Öcalan'ın, kendi geleceğini de kapsayan bir tasarım geliştirdiği göz ardı edilemez. Bu nedenle, siyaseti silahla düzenlemeye çalışan diğer odaklarda tedirginlik yarattığı savunulabilir.
2- Kandil, dağda daha fazla mesafe alınamayacağının farkına varan, çıkış yolu bulmakta zorlanan en kritik yer. Ve Kandildekilerin, geliştirilecek siyasi çözümden tatmin olmayacağına yani çok sayıda ismin saf dışı kalacağına kuşku yok. Halihazırdaki paniğin, yeniden kitlesel eylemlere başlanmasının nedeni de bu.
3- BDP ise "İmralı-Kandil-Devlet" hattında sıkışmış durumda. Bir yanda 1990'ların simge isimleri, diğer yanda deneyim kazanmış ancak bedel ödememiş gençler. Ve bunlara eklenen çok sesli, Kürt olgusunu aşan sol blok temsilcileri. Hem İmralı'yı hem de Kandil'i aynı anda siyasi arenaya taşımak, Kürtlere özel statü sağlamak, PKK'lıları bölgesel savunma gücüne dönüştürmek gibi imkânsıza yakın beklentileri karşılamakla yükümlü kılınmış haldeler.

***

Arkasında hâlâ silah bulunsa da Kürt sorununun yepyeni bir nitelik kazandığını "siyasal, idari ve hukuki" açıdan özellikli politikalar geliştirilmesinin zorunluluğunu kabul etmek zorundayız. Ancak ulaşılacak çözümün "gözü silahta, eli tetikte" kadrolarla sürdürülemez olduğu da bir gerçek. İşte bu yüzden İmralı-BDP ekseni ile Kandil arasındaki bağın gözden geçirilmesi gerekiyor. Bir başka ifade ile "siyaseti" ve "silahı" konuşturan iki uç merkez öylece durdukça mesafe almak zorlaşıyor. Bunun yolu, kan dilini seçen kadronun etkisizleştirilmesinden geçiyor. Eğer, kan dili kesilebilirse meşru, makul ve yaşatılabilir çözüm şansı artabilir. Önümüzdeki dönem İmralı'nın rolünden ziyade Kandil'in gücünün kırılması gereğine işaret ediyor. Bu, askeri yöntemler kadar diplomatik, siyasi yöntemlerin de masada durduğu bir sürecin ivme kazanacağı anlamına geliyor.
***

Tabii bütün bu gelişmeler Ankara'daki kafa karışıklığını gölgelemiyor. Şöyle ki...
1- Yüzde 6 civarında oy alan bir partinin halen Meclis'te bulunmaması ne kadar sancı kaynağı ise o partinin, Kürt kökenli milyonların tek temsilcisi gibi sunulması da o kadar sancı kaynağı.
2- Yeni anayasa hazırlıklarının başlayacağı sırada Ankara'nın değil Diyarbakır'ın muhatap alınması ne kadar huzursuzluk verici ise Kürt sorununun konuşma zemininden silah zeminine çekilmesi de o kadar huzursuzluk verici.
3- Ayrımcılıkla Mücadele, Kolluğun Bağımsız Denetimi gibi demokratik adımların gecikmesi ne kadar maliyetli ise etnik bilinci kemikleşen kitlelerin Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı ortak paydasına çekilmesi de o kadar maliyetli.
4- Kabaran milliyetçi duyguların, kapı aralanan ulusalcı kadroların dünü hatırlatması ne kadar manidar ise yarını kurgulayan iktidardaki ekibin kan ve gözyaşı ortamında ister istemez dünün söylemlerine takılıp kalması da o kadar manidar.
***

Türkiye, bir kavşak noktasında. Kürt sorununun çözülmesi adına yerel özerklik ilan edenler bunun içini doldurmadan Türkiye, demokratik anayasanın içini doldurmak zorunda.
Kimlik bunalımı yaşatmayan, mahalli ihtiyaçlara ve özelliklere duyarlı, idari açıdan yetki devri yapan, kesinlikle bireyi temel alan, kökeni, inancı, cinsiyeti ne olursa olsun devletin karşısında kişiyi koruyan, en geniş ifade özgürlüğünü tanımlayan, siyasi kanalları sonuna kadar açık tutan, inandığı gibi yaşamayı teminat altına alan, gelişmişlik farklarını kapatan, tek yolun demokrasiden, seçmen tercihlerine saygıdan geçtiğini kabul eden sivil bir anayasa yazılmazsa daha çok dövünürüz!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA