Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Bir 'CHP klasiği'

Yeniden "Olağanüstü Kurultay"sürecine giren CHP'nin iç dinamikleri birkaç açıdan incelenmeye değer.
1- 12 Haziran 2011 seçimleri sonrası gecikmiş hesaplaşma,
2- "Yeni CHP"çıkışına bayrak açanlar,
3- Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun kullandığı son kredi...


***
Hemen belirteyim, bu hafta görüştüğüm CHP Genel Başkan Yardımcıları'nda, "Kaçmaktan kovalamaya fırsat bulamadık" havası hâkim. "Kemal Bey'i iş başına getiren ve koltuğa bağlayan zorunlu iki kurultay, anayasa referandumu, genel seçim, büyük illerde il başkanlarını değiştirme atakları ve 13 milletvekilinin başlattığı küskünler hareketi"bu kapsamda değerlendiriliyor.
***
Gelinen noktada CHP'yi üç boyutlu analiz etmek mümkün...
1- Kamuoyu, 12 Haziran seçimlerinde Kılıçdaroğlu için fiilen oy barajı oluşturmuştu. Yüzde 30 ve üstü onu tartışılmaz kılacaktı. Yüzde 25-30 bandı ise partideki fay hatlarını tetikleyecekti. Nitekim öyle oldu. CHP lideri, seçim değerlendirmesini Kurultay temelinde yapmak yerine, gücü ele geçiren çevrenin de etkisiyle bunu denemedi. İşte bu nedenle, sözde "tüzük değişikliği" iddiasıyla yola çıkanların, esasen parti yönetimini sorgulama ve karar merkezlerinde genel başkanı kuşatma planı içinde oldukları apaçık görülüyor. Ama sayısal çoğunlukları yetmeyen eskimiş CHP'liler şimdilik amaçlarına ulaşamayacaklar gibi. Hakkını teslim edelim "Kurultaylar partisi" özelliğindeki CHP, yönetimde kim olursa olsun siyaset mühendisliğini biliyor. Muhalifler, kurultay kapısını açtığını zannederken, Genel Başkan'ın çağrısıyla asli kurultayın 3 gün önce toplanması bu tür "siyasi ince işçilik"ürünü.
2- "Yeni CHP"vaat eden mevcut yönetimin, eski CHP'nin gri alanda kalan icraatları ile yüzleşemeyip bocalaması da manidar. Kaldı ki Cumhuriyet değerlerinin sadece söylem düzeyindeki sahipleri ile iktidara gelemese de devlet odaklarına yaslanarak muktedir olan zihniyetin malum temsilcileri bugünkü CHP'yi bile içine sindirmiş değil. Bu tabloya Kılıçdaroğlu'nun, "mezhep çizgisinde" kadrolaştığı vurgusu da eklenince, CHP'de büyük barış tesis edilemedi.
3- 26 Şubat Kurultayı'na gelince... Belli ki ustaca tasarlanıyor. Hem Genel Merkez'in hazırlığı hem de muhaliflerin istemleri aynı potada eritiliyor. Hatta muhaliflerin önerileri, bizzat Kılıçdaroğlu imzasıyla "Tüzük Hazırlama Komisyonu'na" havale ediliyor. Böylece, 1 Mart'taki alternatif kurultayın içi boşaltılıyor.
***
Kılıçdaroğlu, muhtemelen bu fırtınayı da atlatacak. Peki ya sonrası? O sorunun yanıtını "teşbihte hata" olmaz misali, "Üç Mektup" hikâyesi ile verelim...
Kılıçdaroğlu, CHP'nin başına geçerken üç mektup teslim aldı. İlkini açtı, okudu ve önceki yönetimi (Deniz Baykal ve Önder Sav'ı) sırasıyla tasfiye etti. İkincisini açtı ve genel seçimin ardından çalışma arkadaşlarını değiştirdi. Zikzaklar yüzünden üçüncü mektup bir kenarda duruyor. Olağanüstü kurultayı takiben Kılıçdaroğlu'nun önünde 2014-2015'e kadar uzanan fırsat penceresi açılabilir. Ama muhalefette büyüyemez ve CHP'yi en azından iktidar ortağı yapamazsa Kemal Bey de üçüncü mektubu açar. Orada yazılan zaten belli:
"Sen de üç mektup bırak."
Kılıçdaroğlu'ndan, (merhum) Ecevit benzeri halkçı lider çıkarma projesi, ilk günlerin heyecanını kaybetti. Nihai kredi de netice vermezse bu kez sadece Kılıçdaroğlu gitmekle kalmaz, büyük olasılıkla sol siyasette CHP dışında da arayışlar başlar!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA