Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Anayasa referandumuna var mısınız?

Gezi olaylarının büyütülmesindeki en önemli etken çözüm süreciydi. Kürt meselesini çözen bir iktidarın kalıcılığı, bazı siyasi odakları çıldırtıyordu.
Bunu engellemek için her şeyi yapabilecek bir muhalefet hattı vardı. Hükümet biraz geç de olsa bunu fark edip önüne geçti.
Tabii hakkını vermek lazım, bunda Öcalan'ın açıklamalarının ve başta BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş olmak üzere BDP yönetiminin mesafeli duruşunun da ciddi katkısı oldu.
Durumun vahametini Demirtaş şu sözlerle dile getirdi: "Süreç gitti geldi."
İşte o gidip gelen süreç, her şeye rağmen yeniden gündemde. Akil İnsanlar'ın raporu bitti, Hükümetin de Gezi olaylarına rağmen çalışmaları bir noktaya geldi. Ve çözüm sürecinin ikinci aşaması başladı.
Yapılacakların başında yasal düzenlemeler geliyor. TMK'dan ceza yasasına, birçok yasal iyileştirme hazırlanmış durumda.
Ayrıca, Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'na Türkiye'nin koyduğu çekincelerin kaldırılması söz konusu.
Siyasi Partiler Yasası'nda bazı değişikliklerin olması sürpriz olmayacak. Barajın yüzde 7'ye indirilip, siyasi partilere devlet yardımı ölçüsünün de yüzde 5 olması gibi... BDP baraj için yüzde 3, devlet yardımı için de yüzde 1 oyu öneriyor.
Anadilde eğitim meselesine gelince... Bu anayasayı ilgilendiren bir konu ancak üniversitelerde öğretmen yetiştirmek için eğitim olanaklarının artırılması gündemde.
Gezi olaylarının gölgelemesine rağmen hükümet, bunları yapabilecek güçte ve yapacak da.
Ancak Türkiye'nin çok daha önemli bir şeye ihtiyacı var: "Sivil, demokratik bir anayasa"ya...
Şu aşamada birçok şeyin üst üste gelmesi de bir şans. Çözüm süreci, Aleviler ve Gezi olaylarıyla ortaya çıkan yeni kuşakların talebi.
Bütün bu kesimlerin ortak talebini de özgürlükleri garanti altına alan ve demokrasiyi kurumlaştıran yeni anayasa yerine getirebilir.
Ancak, yeni anayasayı bir yılı aşkın bir süredir Meclis yapamadı. Hâlâ anlaşma sağlanan madde sayısı 40 civarında. Süre de dolmak üzere.
Bu konuda AK Parti ve BDP'nin bir biçimde anlaşabileceği öngörülse de CHP ve MHP'nin bu duruma sert muhalefet etme ihtimali o ilişkiyi de zora sokuyor. Bu yüzden bir adım atılamıyor.
Peki, ne olacak? Olacak tek şey var: Bir süredir tartışılan referanduma gitmek.
Gezi olayları bu açıdan bir fırsata dönüştürülebilir. Çünkü yeni kuşak gençlerin Gezi sloganı "Özgürlük ve demokrasi"ydi.
Ki bu talebe Gezi'ye destek veren laik kesimler de sahip çıkıyor.
Eğer Gezi kitlesinin "özgürlük ve demokrasi..." talebi samimiyse bunun gereği "amasız" yapılmalı.
Ve 12 Eylül askeri diktatörlüğünün yaptığı anayasa baştan sona yenilenmeli.
Bunu, dindarlar istiyor, Kürtler ve Aleviler istiyor, Türkiye toplumunun nabzını yansıtan akil insanların raporu da dile getiriyor.
Gezi'ye katılan, laikler ve yeni kuşak gençler de istiyorsa sorun yok.
O zaman yeni bir anayasa için bir an önce referanduma gidilmeli.
Bu, hem Gezi olaylarının yarasını sarmak, hem siyasi kaos yaratmak isteyenlere bir cevap vermek hem de "sıkışan" topluma bir soluk aldırmak için de gerekli.
Önümüzdeki 3 Kasım da iyi bir tarih.
CHP kaçar mı bilmiyorum ama forumlarda tartışan "özgürlükçü" gençlerin ne düşündüğünü merak ediyorum.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA