Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

İş başında eğitim de, kim verecek?..

Bizim zamanımızda askerlik 24 aydı.
Yedek Subay Okulu 6 ay.. Askerlikle ilgili ne öğrendiysem, asteğmen olduktan sonraki 1.5 yıldadır.. Yani kıtada..
Okulda konuyu anlatırlar.. İşi, iş başında öğrenirsiniz. Esas eğitim odur..
Bunu niye yazdım..
İstanbul trafiği ben bu kente geldiğim 1981 yılından beri felaket.. Her gün daha da felaket oluyor.. Çünkü, her gün nüfus artıyor. Her gün araba sayısı artıyor.. Her gün hem de gökdelen devasa binalar yollara eklenen yükü katlıyor, ama kente eklenen yol yok!.
Bir belediye başkanı, mesela, 10 yıldır gıdım gıdım gidilen Büyükdere Caddesi üzerinde birbiri ardına onlarca gökdelene izin verirken (Bu gökdelenlerde gördüğünüz her pencere, o yürümeyen trafiğe 2 araba eklemek demektir, en az..) "Yahu buraya millet nasıl gelip gidecek" diye düşünmüyor.. Basıyor imzayı.. Basıyor imzayı..
O zaman yük biniyor, İstanbul Trafiğine..
Eskisine göre 10 misli daha fazla çalışmaları gerek.. Günde 8 saat yetmez, 18 saat çalışmalılar. Çalışıyorlar da..
Ama nasıl?.
İşi bilmeden.. Ve de lagar.. Denetlenmediklerini bildiklerinden, görev yerlerinde oluyorlar, o kadar.. Gerisi umurlarında değil.. İşi, iş başında öğreten de yok, bu kentte, denetleyen de..
Bakın Sayın Valim, Bu hafta size, bu kentin trafiğinin düzelmesi için, kısa dönemde etkili olacak öneriler sunacaktım. Ama yaşadıklarım planımı değiştiriyor durmadan..
Pazartesi Ali Ağabey'in (Uras) cenazesine katılmak için Teşvikiye Camisi'ne gitmek üzere yola çıktım. Beşiktaş'ta Akaretler Yokuşu'ndan itibaren cadde tıkandı..
Milim milim gidiyoruz.. Yokuş bitti, sağa saptık.. Az gittik. Orada trafik resmen durdu. Arabadan indim, yürümeye başladım..
Herkes de öyle yapıyor.. Güneşte yokuş yukarı 15 dakika yürüyüp kan ter içinde camiye vardım.. Ali Ağabey'in başına gittim. Fatihamı okudum.. Cenazeye gelen, başta vefakar ve cefakar basketbol camiası ki, çoğu Fenerbahçelilerdi, öpüştüm.. Ayrıldım, çıktım ki, Teşvikiye Caddesi'nde trafik işlemiyor. Ercan görüntüde yok.. Telefon ettim.. "Ben hâlâ camiye ulaşamadım Hıncal Bey" dedi.. "Ben yukarı yürüyorum, yol kenarında görürsün" dedim.. Yürüdüm, Teşvikiye Karakolu kavşağına geldim. Felaketin sebebini de orada gördüm..
Cadde üç şerit. Cenazeye yüzlerce araba geldiği için, polis sağa duble park izni vermiş, yol düşmüş tek şeride.. Bu kavşakta sola dönüş var. O yol tıkalı.. İçeri girme imkanı yok.. Cami yönünden gelen bir otomobil o dolu yola girmek için bekliyor. Arkasında da yüzlerce araba bekliyor, kuyruk Beşiktaş Akaretler girişine kadar sarkıyor.. Durum aynen bu Sayın Valim..
Ve bu kavşakta bir, ama tek bir polis yok..
50 metre aşağıda, cami önünde ekipler var. Hasbel kader oraya ulaşana değnekçilik yapıyorlar.. Ama nerdeyse yarım saattir yanlarında duran, hareket etmeyen, kıpırdamayan trafik meraklarını çekmiyor.. İki adım yukarı yürüyüp "Ne oluyor" diye bakmıyorlar..
Ben yürüdüm.. Her zaman kilit Nişantaşı kavşağı bomboş.. Rumeli Caddesi bomboş.. Aşağıdan araba gelmiyor ki..
Ve o kavşakta ekipler var.. Hiç biri merak edip 50 metre aşağı yürümüyor, "Niye burdan araba gelmiyor" diye..
Kendilerine nerede durmaları emredilmişse, orada duruyor ve sinek avlıyorlar..
Çünkü iş başında meslek eğitimi almamışlar..
Görevlerinin sorunu bulmak ve çözmek olduğunun farkında değiller..
Kim verecek onlara bu eğitimi..
İşini masa başında oturup evrak imzalamak olduğunu sanan İstanbul Trafik Müdürü mü?..
Güldürmeyin beni Sayın Valim..
Bu şehirde Trafik Müdürü olsa, pek çok sorun çözülürdü..
Mesela, eğer olsaydı, o müdür.. Ali Ağabey, cumartesi günü öldü. Cenazesinin pazartesi Teşvikiye'den kalkacağı, pazar sabahı belli oldu.. Olsaydı o müdür, oturur düşünürdü.. Ana okulundaki çocuk aklı yeterdi.. "Yahu bu Ali Uras Galatasaray camiasının en önemli adamı.. Tıp camiasının da.. Yani bu cenazeye yüzlerce kalantor, yüzlerce araba ile gelecek. Teşvikiye Caddesi iyi yönetilmezse, trafiği kilitler.. Planlama yapmam, bu planı da pazartesi günü 11.30'dan itibaren yerinde denetlemem lazım" derdi..
İşinin başında olurdu.. İşinin Gayrettepe'deki klimalı odası değil, elinde telsiz, Teşvikiye yollarında olduğunu bilirdi.
Sayın Valim, Mesela Sayın Başbakan, ya da Ali Ağabey'in kimliği ve kişiliğinden haberdar bir Spor, ya da Sağlık Bakanımız olsaydı da, onlar geleceklerini bildirselerdi, Trafik Müdürünüz nerde olurdu, o saatlerde..
Peki "Vatandaş"ın suçu ne?. O başbakanı, o bakanları seçen, vergileri ile maaşlarını (Trafik Müdürünüzün maaşını da) ödeyen vatandaşın suçu ne?. O niye adam yerine konmuyor?.
Ona niçin "Sürünsünler, bana ne" muamelesi yapılıyor, Sayın Valim?.
Şimdi, Trafik Müdürüne telefon açın ve deyin ki, "Teşvikiye Caddesi'ni, sola dönemeyen bir araba kilitlemiş ve trafik Akaretler Yokuşu başına kadar tıkanmış.
Bu ülkede 'Çıkamayacağın kavşağa girmemek diye bir suç yok mu" deyin.. "Var" derse kafamı keserim. İstanbul'da trafik kilitlenmesinin yüzde 50 sebebi bu.
Çıkamayacağı kavşağa girip öteki arabaların da yolunu kesmek.. Bunun cezası, mesela Los Angeles'ta 1200 dolar..
Ben 10 kez üşenmedim, arabadan indim.
Orada çaresiz, zavallı duran, trafik polislerine baktım.. Ne yapacaklarını bilemeden kilit olmuş kavşağa bakıyorlardı.
On defa sordum.. "Çıkamayacağı kavşağa girmenin suç olduğunu bilmiyor musunuz, niye müdahale etmiyorsunuz" diye.. "O ne, Hıncal Bey" dediler..
İlk defa duyuyorlardı..
Çünkü mesela, günün her saati kilit Nişantaşı Kavşağı'na bir gün müdürleri gelip "Kavşak içinde bekleyerek akışı durduranlara ceza yazın" dememişti.. "Ceza yazacak vaktiniz yoksa, o zaman işaret edin, hangi yol açıksa, oraya gönderin, o trafikte dolanıp bir saat daha kaybetsinler ki akıllarını başlarına gelsin. Onlara en iyi ceza bu olur.
Kavşak da kilitlenmez"
dememiş..
Yani Sayın Valim, İstanbul Trafiğinde İş Başında Eğitim yok..
Çünkü bunu yapacak "Adam" yok..
Asıl sorun, işte tam da burada..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA