Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SÜLEYMAN YAŞAR

AK Parti'ye karşı kurdurulan milliyetçi cephe ne istiyor?

Tam seçimlere beş gün kala, kredi derecelendirme kuruluşu Moody's, "Türkiye'nin, büyük ve artan cari açığını finanse etmesi daha da zorlaşırsa, kredi notu baskı altında kalabilir" açıklaması yaptı.
Zamanlama çok dikkat çekici olsa da, bu açıklamayı kimse dikkate almadı. Piyasalarda herhangi bir oynaklık oluşmadı. Niye dersiniz?
Çünkü aynı Moody's, devlet başkanı kaçan ve kaçmadan önce de, başkanın karısı Merkez Bankası'na girip 1.5 ton altını alıp yurtdışına götüren bir ülke olan Tunus'un notunu "yatırım yapılabilir BBB" seviyesinde tutuyor ama Türkiye'yi yıllardır yatırım yapılamaz anlamına gelen "BB" seviyesinde bırakmaya devam ediyor. İşi kavrayan ve Türkiye ekonomisinin gerçeğini bilen yatırımcılar da, yapılması gerekeni yapıyor ve Moody's gibi bir kuruluşu ciddiye almıyor.
Peki Moody's niye Türkiye'nin notunu düşük tutuyor? Bunun nedeni, Türkiye'den yüksek faiz almayı, kolay para kazanmayı sürdürmek! Hatta tam seçimlere beş gün kala, "Türkiye'nin kredi notu baskı altında kalabilir" ifadesini kullanması faiz lobisinin bir tehdidi, bir hamlesi olabilir. Çünkü Türkiye'nin düşük bütçe açığı, gerileyen kamu borç yükü ve bunlara paralel olarak azalan enflasyon ve düşen faizler! Hiç risk almadan ve yorulmadan para kazanan kesimleri fena halde rahatsız ediyor.
Bu nedenle de içeriden ve dışarıdan "AK Parti gitsin de nasıl giderse gitsin" düşüncesindeki kesimler saflarını sıklaştırıyor. Bu safları sıklaştırma işini, son dönemde milliyetçi cephe oluşturmaya kadar vardırdılar. Bu kesimler, CHP, MHP ve BDP'den oluşan bir milliyetçi cephenin oluşumunu destekleyerek, AK Parti'nin "sıfır reel faiz" politikasına karşı direniyorlar.
Peki AK Parti'ye karşı kurdurulan bu milliyetçi cephenin siyasi düşünce birlikteliği ne derseniz... Bunun da ürkütücü boyutlara varabileceği anlaşılıyor.
Önceki gün Taraf'ta Neşe Düzel'e konuşan Diyarbakır Barosu Başkanı Emin Aktar, Kürt sorununun çözümü için, Silivri'dekileri işaret ederek, "Daha önce yargılanıp cezaevine girenleri de çıkarmak zorundasınız. Bu ülkenin buna ihtiyacı var. Sorunun çözümüne direnecek olan statükocu çevreler, Ergenekon, Balyoz ve darbe soruşturmaları göz önünde bulundurulduğunda, o zaman Öcalan'ın özgürlüğüne kavuşması da dahil böyle bir çözüme çok yakın duracaklar" diyor.
Yani şu sıralar tartışmaya açılan bir formülü ortaya koyuyor. Öcalan'ın ve PKK'lıların özgür bırakılması karşılığında Ergenekoncuların salıverilmesi... Yani dağın ve Silivri'nin birlikte boşaltılması...
Kısaca, yüksek faiz lobisinin kurdurduğu milliyetçi cephe, beyaz bir sayfa açarak Ergenekon, Balyoz ve darbe soruşturmalarını kapatacak proje geliştiriyorlar. Peki bu kapatmaya Hrant Dink'in ailesi, Rahip Santoro'nun yakınları, Malatya'da öldürülen üç misyonerin çocukları, yeğenleri, Danıştay baskınında ölen yargıcın eşi, Güneydoğu'daki faili meçhullerin anneleri, babaları, çocukları razı olacaklar mı? İşte "AK Parti gitsin de nasıl giderse gitsin" cephesinin bir korkunç tasarımı da bu!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA