Adıyaman Belediyesi ve Adıyaman Üniversitesi'nin destekleriyle Adıyaman MMG tarafından gerçekleştirilen 'Deprem ve İklim Konferansı'na konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, deprem bölgesinde yer alan Adıyaman'da önemli uyarılarda bulundu.
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Afet Yönetim Merkezi ve Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, Adıyaman Belediyesi, Adıyaman Üniversitesi'nin destekleriyle Mimar ve Mühendisler Grubu (MMG) Adıyaman Şubesi tarafından 'yer hareketlenmeden sen hareketlen' sloganıyla gerçekleştirilen 'Deprem ve İklim Konferansı'na konuşmacı olarak katıldı.
Adıyaman Üniversitesi Rektörlük Konferans Salonunda gerçekleşen konferansa Vali Yardımcısı İhsan Maskar, Belediye Başkanı Dr. Süleyman Kılınç, Rektör Prof. Dr. Mehmet Turgut, MMG Genel Başkanı Bülent Şen, kamu kurum ve kuruluşu temsilcileri, akademisyenler, ilgili kurumların personeli, öğrenciler ve vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi.
Saygı duruşu, İstiklal Marşı'nın okunması ve MMG'nin tanıtım videosunun yayınlanmasıyla başlayan programın açılış konuşmasını MMG Adıyaman Şube Başkanı Mehmet Fatih Boybey yaptı. MMG Adıyaman Şubesinin çalışmalarından bahsettiği konuşmasında, kendilerine her zaman destek veren MMG Genel Başkanı Bülent Şen'e, Adıyaman Belediye Başkanı Dr. Süleyman Kılınç'a, Adıyaman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Turgut'a ve konferansa konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu'na teşekkür etti.
Daha sonra sahneye davet edilen MMG Genel Başkanı Bülent Şen ise böyle anlamlı bir programda Adıyaman'da olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, MMG Adıyaman Şubesi yöneticilerine ve destekçi kurumlara teşekkür etti.
Adıyaman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Turgut ise yaptığı konuşmada, Adıyaman'ın deprem durumu hakkında kısa bir bilgi verdi. Rektör Turgut, "Adıyaman bölgesi bir deprem bölgesi, iki tane fay hattı var. Birisi Güneydoğu Anadolu Fay Hattı, diğeri de Doğu Anadolu Fay Hattı. Bu iki fay hattı da Elazığ'dan başlayıp Çelikhan'dan Gölbaşı'na, oradan da Kahramanmaraş'a kadar giden büyük fay hatlarıdır. Ayrıca Sincik bölgesinden gelen bir fay daha hattı var. Bugüne kadar Adıyaman'da 434 tane deprem olduğunu biliyoruz. Bu da riski gözler önüne seriyor. Bu anlamda üniversite olarak afet ve acil eylem planının hazırlanmasında kapsamlı çalışmalar yapıyoruz. Son 3 yıldır aramıza katılan çok değerli akademisyenlerimiz var, özellikle Uzaktan Algılama ve Coğrafi Bilgi Sistemine sahip olduğumuz için Adıyaman'ın birçok yerinin haritasını çıkarttık. Bu konuda Belediye Başkanımız da bizlere çok destek oldular. İl olarak depreme her daim hazır olmamız lazım. Bu konuda bugün bizleri bilgilendirecek olan Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu'na ve programa davetli olarak katılan MMG Genel Başkanı Bülent Şen'e katılımlarından dolayı teşekkür ediyorum" dedi.
ADYÜ Rektörü Turgut'un ardından sahneye davet edilen Adıyaman Belediye Başkanı Dr. Süleyman Kılınç da, daha çok Adıyaman Belediyesi tarafından olası bir depreme karşı yapılacak çalışmalardan bahsettiği konuşmasında, "Bugün, ülkemizin önemli değerlerinden bir tanesi olan Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu hocamızı ve Mimar ve Mühendisler Gurubu Genel Başkanı Bülent Şen ile birlikte konunun uzmanı bilim insanlarını burada ağırlamanın mutluluğunu yaşıyoruz. Hepsine katılımlarından dolayı teşekkür ediyorum. Maalesef ilimiz riskli deprem kuşağı üzerinde bulunuyor. Bunun için Adıyaman Belediyesi olarak olası bir depremde ziyanı en aza indirmek için çalışmalarımıza devam ediyoruz. Gerek inşaat ruhsatlarını verirken kriterlere uyulması konusundaki kararlılığımız, gerekse il merkezinde oluşturduğumuz deprem toplanma alanları ile daha önce bu anlamda çalışmalar yaptık. Son olarak da geçtiğimiz günlerde çeşitli temaslarda bulunmak amacıyla gittiğim İstanbul'da, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü'nü ziyaret ederek, Adıyaman'a Deprem Gözlem İstasyonu kurulması için görüşmeler gerçekleştirdik. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener'e yaptığım ziyarette, Boğaziçi Üniversitesi ve Adıyaman Belediyesi işbirliğiyle 'Adıyaman Deprem Gözlem İstasyonu' kurulması için yaptığımız talep olumlu görüldü ve bu önemli çalışmanın en ilk adımı önümüzdeki hafta atılacak. Gelecek hafta şehrimizde misafir edeceğimiz Boğaziçi Üniversitesi'nden teknik heyet, ilimize kurulacak istasyon için yer tespitinde bulunacak. Kısacası deprem ilimizin ve ülkemizin bir gerçeği, bunun için tedbirleri elden bırakmamalıyız. Bu önemli konu hakkında engin bilgilerini bizimle paylaşacak olan Mikdat Kadıoğlu hocama da şimdiden değerli paylaşımlarından dolayı teşekkür ederim" diye konuştu.
Başkan Kılınç'ın ardından sahneye çıkan Vali Yardımcısı İhsan Maskar da, depremlerin felaket yönüne dikkat çekerek, bu durumlarda kaybın en aza indirilmesi için herkesin üzerine düşen görevi, yerine getirmesini istedi.
DOÇ. DR. TEKİN "ÇELİKHAN İĞNE BATIRSAN PATLAYACAK!"
Konuşmaların ardından programın ilk konuşmacısı olan Adıyaman Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Madencilik ve Maden Çıkarma Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Senem Tekin, 'Adıyaman ili için deprem tehlike ve risk değerlendirmesi' konusunda bir konuşma yaptı. Doç. Dr. Tekin yaptığı konuşmada, Adıyaman'ın deprem anlamında Türkiye deprem haritası üzerinde büyük risk taşıyan bir bölgede yer aldığının altını çizerek, depreme hazırlıklı olunması gerektiğini ve temel afet bilincinin zihinlere yerleştirilmesi gerektiğini vurguladı. Alitaşı, Mara, Musalla, Varlık, Bahçecik, Bahçelievler, Kap Cami, İmamağa, Ulucami, Eskisaray ve Yunus Emre Mahallelerindeki konut yapılaşmalarında zemin etüdü ve bina kat sayıları konusuna dikkat edilmesi gerektiğini de sözlerine ekleyen Tekin, Çelikhan için "iğne batırsan patlayacak" yorumunu yaptı.
PROF. DR. "DEPREM ANINDA İLK 72 SAAT ÇOK ÖNEMLİ"
Doç. Dr. Tekin'in ardından sahneye davet edilen Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu ise 'Deprem ve İklim' konusunda katılımcılara önemli bilgiler verdi. Kadıoğlu yaptığı konuşmada, Japonya örneğinde olduğu gibi depreme hazırlık ve temel afet bilincinin küçük yaşta zihinlere yerleştirilmesi gerektiğini belirtti.
"Deprem öldürmez, bina öldürür" diyerek sözlerini sürdüren Kadıoğlu, "Binamızı doğru yaparsak deprem bir afet olmaktan çıkar. Burada mimar, mühendis ve müteahhitlere büyük iş düşüyor. Konutları yap-sat modeliyle yapıp, maddi kazanç güdersek ölümler artarak devam eder. Adıyaman'da tarım alanlarına dahi dev konut projeleri gerçekleştirilirken, tepelerin boş kaldığını gördüm. Nasıl ki araç alırken ekspertize A'dan Z'ye gösteriyorsak ev alırken de bu titizlikten ödün vermememiz gerekmektedir. Deprem anında ilk 72 saat çok önemlidir. Herkes bu zaman zarfında ne yapacağını çok iyi bilmeli. Ölümlerin en yaygını ne yapacağını bilmemekten kaynaklanmaktadır. Ev eşyalarımızı sabitlemenin deprem anında çok büyük önem taşıdığını gördük. Deprem çantası ve hedef küçültme (çök-kapan-tutun) gibi önlemler hayat kurtarır" diye konuştu.
"İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ SU KITLIĞININ TEK GÜNAH KEÇİSİ DEĞİL"
Sözlerine, vatandaşın afet durumlarıyla ilgili eğitiminin yetersiz olduğunu dikkat çekerek devam eden Prof. Dr. Kadıoğlu, Daha sonra iklim değişikliği konusuna değindi.
İnsanoğlunun sanayi devrimi ile birlikte doğanın dengesini iyiden iyiye bozduğunu vurgulayan Kadıoğlu, "Türkiye'deki su kıtlığının en önemli sebeplerinden biri, yarı kurak olması. Türkiye su zengini bir ülke değil. Son yıllarda Meteoroloji Genel Müdürlüğü haritalarına baktığımız zaman sulak olmasına rağmen suyun az, barajlardaki su seviyesinin düşük olduğu yerler görüyoruz. Buralarda yüksek nüfus, yüksek sanayi imkanları yani aşırı su talebi var. O bölgelerdeki barajlar, göller kullanılan suya yetişemiyor. Yağışlar normalden çok olsa da su aşırı çekildiği için orada su kıtlığı ortaya çıkıyor. Bu durumu ayrıntılı düşünmediğimiz zaman hemen 'iklim değişikliği' deyip geçebiliyoruz. İklim değişikliği su kıtlığının tek günah keçisi değil, hatta sebeplerin en sonuncusu. Türkiye'de iklim değişikliği her şeye bağlanır oldu. Sık sık "barajlar ve göller kurudu" haberleri görüyoruz. Göllere, baraja su gelemiyor. Yağışlar normal olmasına rağmen barajlar kurumuş. Buna kuraklık, iklim değişikliği deyip geçmemek lazım. Eğer böyle geçiştirirsek, kök nedeni bulamazsak, neden olduğunu anlamazsak problemi çözemeyiz" dedi.
"YAĞMUR SUYU DEPOLANMALI"
Kadıoğlu, alternatif çözüm önerilerinde de bulunarak, "Türkiye olarak yıllık 112 milyar metreküp suyumuz var. Bunu kişi başına böldüğünüz zaman bin 300 metreküp yapıyor. Bu su stresi anlamına geliyor. Yani binin altına düştüğü zaman da su fakiri olacağız. Bu da çok uzun bir zaman değil. Şu anda zaten biz 112 milyar metreküp suyumuzun 112 milyar metreküpe yakınını da kullanıyoruz. 2023 yılında tamamını kullanmış olacağız. Yani her yağan yağmur damlasına ihtiyacımız var. Her yağan yağmur damlasını toplamalıyız. 2023 yılından itibaren her yağan yağmuru, su damlasını toplamazsak çatılardan, yollardan suyumuzu bir an önce kanalizasyona vermeye çalışırsak, şimdi olduğu gibi hem kent selleriyle boğuşacağız, hem de suyumuzu boşuna kanalizasyona vermiş olacağız. Hiçbir binanın suyunu caddeye, yola vermemesi lazım… Özellikle kırsal alanda bütün binaların suyunun toplaması, depolaması lazım. Arazide, tarlada, bahçede önüne setler yaparak suyun akışını yavaşlatmak, suyu yaydırmak ve yeraltı suyunu beslememiz gerekiyor" şeklinde konuştu.
Büyük alkış alan konuşmanın arından sözlerini tamamlayan İTÜ Afet Yönetim Merkezi ve Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu'yla beraber, Mimar ve Mühendisler Grubu Genel Başkanı Bülent Şen'e ve ADYÜ Uzaktan Algılama ve Coğrafi Bilgi Sistemleri Merkezi Müdürü Doç. Dr. Senem Tekin'e il protokol tarafından plaket takdim edildi.