Her gün yeni yöntemler icat eden dolandırıcılar, 1950'li yıllarda Galata Kulesi, tramvay ve şehir hatları vapuru gibi sıra dışı 'mal'ları satan 'Dolandırıcılar kralı Sülün Osman'a rahmet okutuyor. Devleti dolandırmadan devlet adına korkutarak dolandırmaya, kapıda satış yönteminden evlilik vaadiyle ve şifa veren muskaya kadar, internet, telefon, e-mail gibi teknolojik imkanların yardımıyla ve çeşitli senaryo ve yöntemlerle gerçekleşen işte o yöntemler ve mağdurları... Kendisine ait olmayan yeri/malı satma/kiralama ile dolandırıcılık: 'Sülün Osman' yöntemi denilen bu yöntemde tüm dolandırıcılık olayları içerisinde yüzde 2-3 arasında bir orana sahip. Adını aldığı bu yöntemde dolandırıcıların, köprüyü satışa çıkarıp saat kulesine bakandan ücret alan Sülün Osman gibi, dolandırıcı veya şebekenin bir yöntemle kendisine ait olmayan bir malı kiraya vermesi veya satması yöntemi. En cazip alan! Kamudan haksız menfaat (Devleti dolandırma): Dolandırıcıların ve dolandırıcılık şebekelerinin en eski ve en cazip alanı olan ve ülkemizde işlenen dolandırıcılık olaylarının yüzde 18 ile 20 arasında birinci sıradaki bölümünü oluşturan bu tür dolandırıcılığa, devletin ihaleden arazi ve teşviğe kadar değişik alanlarda dolandırılması örnek oluyor. Son dönemlerde devletin desteklediği ürün ve hizmetlerden hak edilenden fazla destek parasını alabilmek için arazi miktarını, hayvan sayısını ve harcamaları fazla gösterme olayları bu tür dolandırıcılığın başını çekiyor. Sosyal mühendislik ve senaryo (Devletle korkutma): Korkutarak ve psikolojik telkin (hipnoz) uygulayarak yapılan dolandırıcılık yöntemi. Yüzde 16 ve 18 ile ikinci sırada yer alan ve son dönemde en hızlı artışı gösteren bu yöntemde son dönemlerde kendilerini polis, asker ve savcı olarak telefonda tanıtan şahsı ve şebeke üyelerinin karşısındaki kişiyi devlet gücüyle korkutarak veya psikolojik telkinle ikna ederek elindeki ve hesabındaki paraları alması yöntemi. Daha çok telefonla arama yönteminin yanı sıra hackerlar vasıtasıyla şifreleri kırılarak ele geçen sosyal medya ve mail hesaplarıyla yapılan bu tür dolandırıcılığa ise profesörden hakime, dolandırıcılığın kitabını yazan emniyet mensubundan asker ve çiftçiye kadar toplumun değişik iş alanlarındaki insanlar maruz kalmış durumda. Telefonla dolandırıcılığı şebekelerinin ağına düşenler arasında Prof. Dr. Canan Karatay, yazar Adalet Ağaoğlu'nun eşi Yüksek Mühendis Halim Ağaoğlu da var. Kapıdan satış (Kapıya kadar gelerek dolandırma): Eski tip bir uygulama ancak hala geçerliliğini koruyor. Kapıya gelen pazarlamacı görüntüsündeki dolandırıcı, elinde bulunan ürünü özelliklerinden çok daha farklı ve üstün olarak anlatıp karşısındaki kişinin güvenini kazanıyor ve ya para alıyor ya da senet imzalatıyor. İkna yöntemine dayanan bu dolandırıcılık, gelişen teknolojik ürünlere rağmen hala dolandırıcılık yöntemlerinde yüzde 12'lik bir oranla üçünücü sıradaki yerini koruyor. Hastaları suistimal Sosyal Güvenlik Kurumu'nun (SGK) dolandırılması: Simsar, doktor ve SGK çalışanlarıyla kurulan şebekeler. Rahatsızlığı olmayana rahatsız ve iş göremez raporu alarak emekli olmasını ve yardım almasını sağlayan şebekeler. Dolandırıcılar iş göremez ve hasta raporu alacak olan şahısları bulup şebekenin belirlediği ücreti alıyor. Ardından harekete geçen şebeke, şeker testi öncesinde şeker, tansiyon testi öncesinde zeytin yedirerek şeker ve tansiyon yükselten müşterilerine bağlantılı olduğu doktorlar vasıtasıyla iş göremez ve hasta raporu alıyor. Raporun sunulduğu SGK'daki bağlantılı müfettiş ve onay makamlarıyla irtibata geçen şebeke rüşvet karşılığında raporu alıp müşterilerine sunuyor. 2017 ve 2018 yılları arasında, sadece İstanbul'da çökertilen 20'ye yakın bu tür şebekenin yüzlerce insanı hak etmediği şekilde emekli edip devleti milyonlarca zarara uğrattığı belirlendi. Evlendirme veya evlenme yoluyla dolandırıcılık: Sosyal medya kullanım oranının yükselmesinin yanı sıra 2010 ile 2016 yılları arasında ulusal ve yerel TV kanallarında yayınlanan evlendirme programlarının ciddi bir artışa yönelttiği evlendirme ve evlenme vaadiyle dolandırıcılık olayları son iki yılda belirgin bir düşüş yaşayıp yüzde 6 ile 7 arasında bir orana geriledi. Satış işlemlerinde dolandırıcılık: Korsan inşaat ile korsan otomotiv ticaretinde gerçekleştirilen bu tür dolandırıcılıkta satıcı rolüne giren dolandırıcı parayı aldıktan sonra ev veya otomobili teslim etmeden ortadan kayboluyor. Bu yöntem, yüzde 5-6'lık oranla yedinci sırada yer alıyor. Galata Kulesi'ni bile satmıştı! Dolandırıcılar kralı 'Sülün Osman' olarak Türk tarihine geçen bu kişinin asıl adı, Osman Ziya Sülün'dür. 'Sülün Osman', 1923'te İstanbul'da doğdu. Adını duyurduğu ilk 'işini' 1948'de Fatih'te kiraladığı evin sahibini dolandırarak yaptı. 1950 ve 60'lı yıllardaki 'işleriyle' ün kazanan 'Sülün Osman', Beyoğlu'ndaki tramvayı, Galata Kulesi'ni, Eminönü meydanındaki saati, şehir hatları vapurları gibi kamu mallarını saf vatandaşlara 'satarak' ya da 'kiraya vererek' efsane haline geldi. 'Çiftlikbank' ile çarptı kayboldu Sözde fırsat yatırımı: Kurulan zincirle, yatırılan paraya kısa vadede vadedilen kâr payı dolandırıcılığı. Son iki yıldır Türkiye'nin gündeminden düşmeyen Çiftlikbank, Sütbank, İnekbank ve Anadolu Farm gibi sözde kooperatif adı altında kurulan piramit sistemi de bunun bir örneği. Radyo, yerel TV ve diğer medya araçlarıyla verdikleri reklamlarla, ortak toplayan ve sisteme giren her üyeden getireceği üye başına kâr vaat eden dolandırıcılık şebekeleri, kısa bir süre sonra sistemin çöktüğünü iddia ederek topladıkları paralarla ortadan kayboluyorlar. Bu yöntem, yüzde 9-10 oranıyla dördüncü sırada yer alıyor. Çek-senet ve değerli kağıt ile dolandırıcılık: Son istatistik verilerde dolandırıcılık olayları içerisinde yüzde 5'lik bir orana sahip. Geçmiş dönemlere göre belirli bir düşüş gözlenen çek-senet ve değerli kağıt dolandırıcılığında dolandırıcılar, daha önceden hazırladıkları çek ve senetleri mesai saatleri dışında ve bankaların kapalı olduğu saatlerde düzenledikleri sahte kimliklerle mal ve eşya satın aldıkları esnaf ve tüccara veriyor. Uzmanlar, veren şahısın kim olduğunu çok iyi bilmeden kesilecek olan çek-senet ve değerli kağıtlardan uzak durmayı öneriyor. Bilgisayar korsanı Ön ödeme ile dolandırıcılık: Daha çok emlak satışlarında ortaya çıkan bir dolandırıcılık şekli. Dolandırıcılık vakalarının yüzde 3-4'lük bölümünü oluşturan yöntemde, reklam ve ilanla müşteri toplayıp sözde mukavele senedi karşılığında ön ödeme ücreti alan dolandırıcılar ortadan kayboluyor. Büyü, muska ile dolandırıcılık: Tarihin en eski dolandırıcılık yöntemlerinden birisi olmasına rağmen hâlâ ayakta olan ve yüzde 2-3 arasında bir orana sahip olan bu yöntemin mağdurları arasında sosyoekonomik duruma göre eğitim seviyesi düşük insanlar bulunuyor. Kimlik ve kredi kartı dolandırıcılığı: Bankada yüksek miktarda parası bulunan kişiler ile ticaret hacmi yüksek olan şirketlerin belirlenip hedef seçildiği bu yöntemde, dolandırıcılık şebekesi hacker ya da bilgisayar korsanları olarak bilinen kişileri kullanıyor. Hedef alınan vatandaşların kimlik bilgilerine ulaştıktan sonra, mağdurlara banka tarafından telefonla gönderilen tek kullanımlık şifreleri ele geçiren şebekeler, ele geçirdikleri kimlik bilgileriyle telefonlarının çalındığını belirterek başvurdukları GSM şirketlerinden ek SİM kartlar alıyorlar. Gerçek telefon sahibinin GSM hattının bloke ettirildildiği yöntemle, bankalara internet bankacılığı şifresi için başvuran şebeke üyeleri banka tarafından mağdurlara ait irtibat numaralarına gönderilen şifrelerle mağdurun hesabına girip paraları boşaltıyor. Vakıf adına dolandırıyorlar Para toplama dolandırıcılığı: 'Hayır işleri' adı altında yapılan bu yöntem şahıslar üzerinden yürütülürken vakıf ve dernekler üzerinde de yürütülüyor. Bazen basılan sahte makbuzlarla kapıya kadar gidilip sözde makbuz karşılığı para toplanırken, bazen de telefonla yapılan aramalarla hedef seçilen mağdura verilen hesap numarasına para transferi yapması sağlanıyor.