Telefon acı acı çalar mı? Eh ekranda 'Cengiz Semercioğlu' yazarsa çalar. Bugüne kadar magazin tadında başıma ne geldiyse hepsinde ama eksiksiz hepsinde ya haberi ilk Cengiz'den aldım ya da ilk arayıp soru soran Cengiz oldu. Mutluluğumu da gördü, sinir içinde avaz avaz bağırmamı da, 'Yahu yardımcı olun Mehmet Ali Beeey' yakarışlarımı da. Şu hayatta annemi atlatırım, Cengiz'i atlatamam, o şekil yani. Üstelik çok da sevdiğim bir arkadaşımdır o.
YAŞA FENERBAHÇE!
Fakat bazen Cengiz'e derdimi anlatamam.Çünkü sürekli pot kırıp, saf saf ağzımdan laf kaçırdığım için dalga geçer benimle. Gözümün içine baka baka güler yani... Eh haksız da sayılmaz, evli, mutlu, çocuksuz insan ne olacak. Şimdi Çarşamba akşamı beni Lig TV'ye canlı yayına çağırdılar. Rica edenler dostlarımız. Lig TV ekibi ailemiz, iki el kanda olsa gideceğiz. Program da taze gelin Selen Sevigen'in. Fakat Lig TV durumu hafiften bünyemi gerdi. Telefonda beni arayan yapımcı ablaya dedim ki: "Bakın ben oturup bir saat futbol konuşamam, eğer futbol programıysa ben gelmeyeyim, sıkılır, patlarım." Yapımcı kişi programda futbol olmayacağını, Lig TV'nin yenilenmesi çerçevesinde hoş bir sohbet programı tadında geçeceğini söyledi. Kalktım gittim ki diğer konuk benim belalım, yabançiceğim Cengiz. Program başladı... Futbol Allah futbol, sıkıntıdan çatlayacağım hani. Benim kuracağım cümleler belli; devamlı "Yaşa Fenerbahçe" deyip duruyorum. İçimden de "Sus kızım! Burası televizyon, Maçkolik'te değilsin, tut çeneni" çekiyorum. Bir Fenerbahçe, iki Fenerbahçe derken tam susmaya karar verdim ki, benim için bir VTR hazırlamışlar. Fonda 'I Will Always Love You', ekranda erkekler üstü yaratık Matteo Ferrari. Biz kızlar ölüyoruz ona değil mi? VTR sonrası Ferrari yazım gündeme geldi tabii. Hani geçen kış Longtable'da Ferrari ile burun buruna gelmiş, kendimi kaybedip "Ey Yüce Allah'ım sen de yarattın mı yaratıyorsun ha" tadında bir yazı döşenmiştim ya. Başladı geyik.
FERRARİ'YLE TANIŞTINIZ MI?
Selen sordu; "Peki, Ferrari yazıyı okuyup sana teşekkür etti mi?" Asla kıvırmayı beceremem, anında döküldüm. Ferrari'nin menajerinin yazıdan sonra beni aradığını, benim kendisine röportaj teklif ettiğimi, sezonda oldukları için röportaj yapamadığımızı ve fakat daha sonra Beşiktaş'ta bir araya gelip tanıştığımızı, kahve içtiğimizi söyledim. Sanki bir sürü ünlüyle buluşup kahve içmiyormuşuz gibi, sen misin bunu söyleyen, Cengiz sardı tabii. Bizim kahve oldu "Baş başa yemek yediniz, öyle miii?" Öyle değil Cengizim, öyle değil. Sen yazmadan ben yazayım da bir kazaya daha kurban gitmeyeyim. Valla yüreğime iniyor artık, üstüme yapıştırılan 'Ayşecik-Çılgın Kızın Maceraları' havasından bıktım. Şahan olayında iki gün boyunca bana inanmadın da ne oldu hatırlatırım bebişim. Bugüne kadar özel hayatımla ilgili hiç yalanım oldu mu? Olmadı! Aman diyeyim şu mübarek ayda ortalık coşmasın yine yeni yeniden. Allah'ım yardım et, Allah'ım yardım et...