Avrupa ikinci güzeli ve 1990'lı yılların ünlü mankeni Didem Uzel, sekiz yıl önce iş adamı Selim Sarı ile evlenip Amerika'ya yerleşti. Oğlu Aslan ve eşiyle birlikte Miami'de yaşayan eski manken ve oyuncu, tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgınında neler yaşadıklarını, aldıkları önlemleri, nasıl vakit geçirdiklerini GÜNAYDIN'a anlattı...
SADECE PARKTA YÜRÜYÜŞ YAPIP EVE GELİYORUZ
Miami'de yaşıyoruz, New York kadar vahim durumda değiliz. Ama tabii ki evden çıkmıyoruz, Aslan'ı da çıkarmıyoruz. Gittiğimiz tek yer evin önündeki park alanı. Sadece parkta yürüyüş yapıp eve geliyoruz. Aslan'la oyunlar oynuyoruz. Bütün günümüzü oğlumuzla geçiriyoruz, bize vakit kalmıyor. Selim'le dönüşümlü bakıyoruz. Selim homeofice çalışıyor, 19.00'dan sabah 03.00- 04.00'e kadar. Hobilerimle ilgileniyorum. Aslında şu sıralar hayatımın büyük bir kısmı mutfakta ev işleriyle ilgilenerek geçiyor. Hiç bu kadar ev işi yapmamıştım. Akşam olduğunda TV bile açamıyoruz.
'SİGORTAN YOKSA YANDIN'
Amerika'da sağlık sistemi gerçekten çok kötü. Durum pandemiden önce de böyleydi. Hatta şu an farklı bir sebepten bile olsa hastaneye düşmeyi hayal bile edemiyorum. Hem Aslan'dan, hem de kendimden dolayı tatsız bir tecrübe yaşadığım için karşımıza çıkabilecekleri biliyoruz. Çocuklar için daha hassaslar ama yetişkinler için değil. Aslan'ın ateşi çıktığında hastaneye gitmiştik ama ateşi düşmesine rağmen nedenini bilmeden saatlerce bekledik hastanede. İki sene önce doktora gittim. Apandisitim patlıyormuş. Çocuğumu arkadaşıma bırakıp hastaneye koştum. Acilde beni saatlerce beklettiler. Öğle saatinde bir çorba içmişim. Saat 20.00 olmuş hala beni bekletiyorlar, hiçbir şey yapmıyorlar. Altı saat acil koltuğunda durdum, sonra isyan çıkardım. Gece yarısı "Film çekeceğiz, bakacağız" dediler. 24.00'te apandisit olduğunu söylediler. Açlıktan bayılmak üzereyim, "Sabah sizi ameliyata alacağız" dediler. Beni bir tuvaletin önünde, buz gibi sedyenin üzerinde, üstüme beş battaniye örtüp, serumla sabah 8.00'e kadar yatırdılar. Tuvalette "Üzerinize ameliyat önlüğünü giyin" dediler. Önlüğü giyip sedyeye geri döndüm. Sonra beni ameliyata aldılar. Ameliyat bitince dinlenme bölümünden sonra sizi odaya almaları gerekiyor normalde ama almadılar. Ağır hastalarla birlikte yatırdılar beni. "Buradan beni alın" diye isyan ettim. Böyle bir olayı Türkiye'de asla yaşamazsın; özelde de, devlet hastanesinde de. Bunun gibi yaşadığım başka şeyler de var. Burada eğer sigortanız yoksa bittiniz demektir. Benim ameliyatımın faturası 45 bin dolardı, sigortamız karşıladı. Tamamen sigorta üzerine dönen bir sistem var burada. Sigortası olmayanların Allah yardımcısı olsun.
DEZENFEKTE RUTİNİ VAR'
İşlek bir yerde, apartman dairesinde oturmadığımız için dışarı çıkma ihtiyacı hissetmiyoruz. Arabayla bir yere gidebiliyoruz. Haftada ya da 15 günde bir stoklarımız bitince alışveriş yapıyoruz. Bir avantajımız da şu; geniş bir alana yayılmış bir sitede oturuyoruz. Gölün çevresindeyiz. Her gün Aslan'ı yürüyüşe çıkartıyoruz. Kimseyi de görmüyoruz. Dışarıdan eve geldiğimizde kendimizi steril etme rutinimiz var tabii. Dışarıdan gelen elini hiçbir şeye dokunmuyor. Maskemizi de dikkatli çıkarıyoruz, yüzümüzü ellemiyoruz.
BÜTÜN GÜN ASLAN'LA İLGİLENİYORUZ
Aslan bizimle çok güzel vakit geçiriyor. Oyun oynuyoruz, TV izliyoruz. Sıkılmasın diye oyunlar üretiyoruz. Ona bir sürü alan yaratıyoruz. Mutfakta yemek yapmayı seviyor. "Ben markete ne zaman gidip oyuncak alacağım?" diyor. Ona "Dışarıda bir hastalık var, o hastalık geçince çıkacağız" diyoruz. Kendisi okula gitmek istemediğini söylüyor, "Sizinle daha çok eğleniyorum" diyor. Yani hayatından çok memnun. Bizim en büyük problemimiz sürekli oyun oynamak istiyor. Üçümüzden başka kimse yok. Bazen sosyal medyada aktiviteleri gösteriyorum. Sadece 1 saat TV izliyor. Bakımı zor çok, ilgi istiyor. Bir sene daha çocuklar bizimle birlikte, okula gitmeyecekler. Anaokulunda okuyanların zaten okula çok gitme ihtiyacı yok. Anaokullarının aşı bulununcaya kadar açılmayacağı söyleniyor.
TİTİZLİK HASTASI OLDUK SÜREKLİ EVİ TEMİZLİYORUZ
Toza karşı rahatsızlığım var. Çok titizim. Pandemi sürecinde titizlik hastası gibi olduk. Sürekli temizlik yapıp ellerimizi yıkıyoruz. Alışverişe maskeyle gidiyorsunuz, onun da zevki yok artık. Dezenfekte ediyorsunuz aldıklarınızı, bu durum da çok rahatsız edici. Market alışverişi yaptıysam günün büyük kısmını buna ayırıyorum.
EŞİMİN İŞİ AMERİKA'DA TÜRKİYE'YE DÖNEMEYİZ
Türkiye'ye dönmeyi düşünmedik çünkü eşim Selim'in işi Amerika'da. Dolayısıyla Türkiye'de yapabileceği bir şey henüz yok. Salgında çocukla Türkiye'ye gelmeyi düşünmüyoruz. Babası çok korkuyor. Uçağa küçük bir çocuğu bindirmenin doğru olmadığını düşünüyor. Muhtemelen aşı bulunup salgından tamamen kurtulana kadar Türkiye'ye gelmemiz zor.