Hep söylerim; insanı en iyi kendisi anlatır. Magazin ünlülerinin medya ile ilişkilerini; basın danışmanlarıyla, halkla ilişkiler uzmanlarıyla ya da menajerlerle yürütmeleri bana pek anlamlı gelmez.
Ne yazık ki son dönemlerde ilişkiler böyle kuruluyor genelde.
Artık gazeteciler; şarkıcıyı ya da oyuncuyu değil onun basın danışmanını tanıyor, bütün ilişkileri onlar üzerinden yürütüyor.
Doğru mu?
Değil tabii. Sağlıklı bir biçimde yürütülse bu ilişki tamam, ama ne yazık ki o da olmuyor. İnsanlar bir süre sonra kendilerini sözcülüğünü yaptıkları ünlünün yerine koymaya başlıyorlar.
SEN O DEĞİLSİN Kİ!
"Buyrun ben yardımcı olayım" diyorlar...
İyi de "Sen o değilsin ki!"...
Birkaç öy önce Hadise sürekli gündemdeydi.
Ama kendisi değil ablası konuşuyor, kamuoyunda da Hadise ile ilgili ablasının açıklamalarına dayalı bir algı oluşuyordu.
Ben bile tanıdığım Hadise'yi anlamlandırmakta zorlandım, "Türkçesi yeterli olmadığı için kendini ifade edemiyor" tadında bir yazı yazdım. Şimdi Hadise her hafta televizyonda...
Kendi gibi, doğal, samimi.
Ve 'O Ses Türkiye' belki de en çok ona yaradı.
Her yerden "Hadise ne kadar şeker bir kızmış" yorumları duyuyoruz.
KAÇMAK NAFİLE
Aynı şey Murat Boz için de geçerli...
Evet, herkes Murat'ın şarkılarını biliyordu, yakışıklılığına bayılıyordu ama bu kadar zeki, hazırcevap ve müzik konusunda bu denli bilgili olduğunu bilmiyordu.
O da, sadece konuşarak kendini tüm Türkiye'ye tanıttı, sevdirdi...
Kendi kendilerini anlattılar ve direkt iletişimin ne kadar faydalı olduğunu gördüler. Sosyal medyadan da, yakın çevremden de bu iletişimin onlara nasıl artı puanlar kazandırdığını görebiliyorum.
Televizyon dizilerinin popülaritesi ile bir anda şöhret olan genç oyuncular için şimdi önlerinde Murat Boz ve Hadise gibi çok güzel iki örnek var. İkisini de dikkatlice izlesinler. "Konuşmak istemiyoruz" diyerek medyadan kaçmak nafile. Aksine kendilerini ifade edebilirlerse, dizi karakteri olmaktan çıkıp ete kemiğe bürünecekler ve kendileri olacaklar...