'Müslüm' filminin basın gösteriminden dayak yemiş gibi çıktım. Hiç abartmadan söylüyorum, hayatımda beni en fazla etkileyen biyografi filmi oldu.
Bazıları için 'Adamın hayatı film gibi' deriz ya hani, Müslüm Gürses'in filmi ise hayat gibi. Acısı da, neşesi de, sürprizi de öyle bol tutulmuş ki, insanın gördüklerine inanası gelmiyor.
Ben, televizyon programında da iki saat boyunca konuk ettiğim Müslüm Gürses hakkında hemen her şeyi bildiğimi sanırdım. Öyle yanılmışım ki... Örneğin;
Adana'da geçirdiği trafik kazası sonucu öldü sanılarak morga kaldırıldığını ilk kez bizim 'Medyatik' programında ayrıntılarıyla anlattığında, kameramanlar dahil hepimiz şoke olmuştuk. Ama gördüm ki bu olay, onun yaşadıklarının sadece küçük bir fragmanı sayılabilir. İzlemeyenler için filmin büyüsünü kaçırmamak adına Müslüm Gürses'in hayatındaki 'Yok artık!' dedirten inanılmaz olayları burada sıralamayacağım.
Ama olaylar birbiri ardına perdeye düştükçe kalbiniz daralıyor, kendinizi bir makineli tüfek ateşinin altındaymış gibi çaresiz hissediyorsunuz.
Eğer bunca aksiyon, bir senaryonun ürünü olsaydı, eminim hep beraber 'Amma da abartmışlar!' derdik. Oysa filme konu olan tüm olaylar, bizzat Müslüm Gürses'in eşi Muhterem Nur'un anlattığı gerçekler...
Bunca acıya dayanmak içinse insanın Müslüm gibi bir 'derviş' olması gerekiyormuş meğer. Kendisine, hayatta görülebilecek en büyük acıları yaşatan babasını bile affeden, "Onu sokakta bırakırsak, ondan ne farkımız kalır" diyerek evine almakta tereddüt etmeyen, kendisini sahnede bıçaklayan adamı bile hastanede bağrına basan uçsuz bucaksız bir yürek...
Film, Müslüm Gürses'in hayatıyla ilgili merak edilenlere sağlam yanıtlar da içeriyor. Herkesin 'Baba' dediği Müslüm Gürses, gerçek hayatta neden baba olmamış mesela? Yanıtı filmde öyle çarpıcı ve net bir şekilde veriliyor ki: Babası gibi olmaktan korkmuş!
En son 'Ayla' gibi gönül telimizi titreten bir filmle karşımıza çıkan yapımcı Mustafa Uslu, yönetmen Can Ulkay ile beraber yine ekonomik açıdan çok riskli bir projenin altına imza atmaktan çekinmemiş.
Ama eminim, tıpkı 'Ayla'da olduğu gibi, en etkin tanıtım mecrası olan 'kulaktan kulağa fısıldama' metodu ile umduğundan fazla gişe elde edecek. 'Müslüm', bu sezonun en 'baba' filmi olacak.
BEYAZ TÜRKLER'E...
Oyunculuklara gelince...
Hepsi kusursuzdu... Timuçin Esen, dünyanın en önemli oyuncu koçu Greta Seecat sayesinde ABD'ye Timuçin olarak gidip Müslüm olarak dönmüş. Lafın gelişi değil, gerçekten de Müslüm Gürses'i perdede 'canlandırmış!' Muhterem Nur'u oynayan Zerrin Tekindor enfes...
Müslüm'ün ilk hocası Limoncu Ali karakterinde Erkan Can harikalar yaratmış. Bir de Müslüm'ün çocukluğunu oynayan Şahin Kendirci kardeşim var ki, ışıltısı göz alıyor. Kaderin cilvesine bakın ki, tıpkı bir müzik yarışmasıyla adını duyuran Müslüm Baba gibi, Şahin'i de tüm ülke 'O Ses Türkiye Çocuklar'ın şampiyonu olarak tanımıştı. Belli ki Şahin'e oyunculukta da çok ekmek var.
Müslüm hayranları zaten gidecekler de, ben filmi özellikle 'Bu adamda ne buluyorlar?' diye yıllardır ona dudak büken Beyaz Türkler'e tavsiye ediyorum.
Zira filmin asıl dersi onlara...
Filmi izlemeye gitsinler ve sadece onun ses nağmelerinden bir dervişin acılarını damıtabilme becerisine sahip Türk halkının bilge simyacılığına bir kez daha şaşırıversinler...