Salgın nedeniyle kültür-sanat ve eğlence dünyasında yapılan kısıtlamalarla ilgili Ceylan Ertem, şu açıklamayı yaptı: "Şu an vokal pedalım ve bilgisayarım satılık... Satacak başka bir şeyim de yokmuş, bunu anladım. Duygu sömürüsü değil bunlar, gerçeklerden bahsediyoruz. 'Koskoca Ceylan Ertem kirada mı oturuyor?' diye şaşıranlar var. İstanbul'da ev alacak kadar kazanıyoruz sanıyorlar."
Güya müzik emekçilerine destek olunması adına bu açıklamayı yapmış Ertem... Sanatçı olduğun için ev sahibi olmak zorunda değilsin ancak "Vokal pedalım ve bilgisayarım satılık, başka bir şeyim yok" dediğinde duygu sömürüsü yapıyor olmazsın, komik hale düşersin! Bugüne dek sahne aldığın konserlerden, albüm ve dijital haklardan elde ettiklerin, kısacası kazandığın yüz binlerden sonra yaptığın açıklama, müzikte senin kadar tanınmadığı için dünyayı kazanmayan emekçilere yapılmış ayıp!
Kaptan tam bir maestro
Arda Turan, Galatasaray formasıyla çıktığı iki lig maçında yaptığı çalım ve top dağıtma stili ile bir kez daha maestro olduğunu gözler önüne serdi. Sahanın neresinde olursa olsun tüm takım arkadaşlarıyla konuşmalar yapan ve oyunu kurgulayan Turan, kaptanlık görevini en iyi şekilde yerine getiriyor. Turan'ın hem performans, hem de Galatasaray ruhu adına bu sezon büyük başarılara imza atacağı kesin...
Bi zahmet yol paranızı ödeyin!
Yeme-içme-eğlence hayatına özel mekanlar kazandıran Jüpiter Grup'un patronu Tayfun Topal, koronavirüs nedeniyle yapılan kısıtlamalar sonrası başlatılan 'Müziğe Ses Ver' paylaşımlarıyla ilgili yaptığı açıklamalarda durumu o kadar güzel özetlemiş ki... Günlerdir dediğimiz gibi taşın altına elini kimse koymuyor. Topal, "Selami Şahin'in bana bir gecelik maliyeti 80 bin lira. Çeşme'den Bodrum'a gelirken benzin parasını benden istiyor. Ee o da senden olsun" dedi. O kadar haklı ki Tayfun Topal... Böyle bir süreç yaşanırken, kendi ücretinizden feragat etmemişken bi zahmet de yol paranızı ödeyin, öyle değil mi?
Çoruh muhalif olmayı yanlış anlamış!
Türk tiyatrosunun geleneği olan Kel Hasan Efendi'nin kavuğu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin organize ettiği törenle Rasim Öztekin tarafından Şevket Çoruh'a devredildi. Halbuki İsmail Dümbüllü, kavuğu Münir Özkul'a verirken "Sen, ille de birine devretmek zorunda değilsin. Devredeceğin kişi, Türk tiyatrosunu başka bir yere götürecek bir bayraktar olmalı. Halkın tanıdığı, sevdiği muhalif bir komik olmalı" demişti. Dümbüllü'nün vasiyetinde yer alan 'Muhalif' cümlesinden çıkan sonuç şu: Kavuk, belli kurum veya kuruluşlara bağlı olarak sahneye çıkan tiyatroculara devredilmesin. Zaten bu nedenle de, bugüne kadar Devlet Tiyatroları veya Şehir Tiyatroları'nda görev alan bir tiyatrocuya verilmedi. Ancak Şevket Çoruh, kavuk teslim törenini İBB çatısı altında yaparak kavuğu kurum ve kuruluş çatısı altında birleştirdi. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da videolu mesaj göndererek Çoruh'u destekledi. Çoruh, muhalif olmayı yalnız hükümete muhaliflik sandığı için böyle bir olaya imza attı sanırım. Oysa Dümbüllü'nün bahsettiği, sanatçının İmamoğlu'na da muhalif olması gerekiyor.