Usta sanatçı Ali Poyrazoğlu, GÜNAYDIN'a çok özel açıklamalarda bulundu... Türkiye dışında bir yerde asla yaşamak istemediğini belirten Poyrazoğlu, "Yurt dışında birçok yerde oyunlar oynadım. Ama ben Türkiye'de çok mutluyum. Dünyanın en güzel ülkesi Türkiye, en güzel şehri de İstanbul" dedi.
Yeni oyununuz 'Hayatım Roman' büyük ilgi görüyor. Biraz bahseder misiniz?
Anılarımı yazarken oyun fikri oluştu. 'Aynayı tuttum yüzüme, Ali göründü gözüme, nazar eyledim ben özüme' ilahisinden yola çıkarak, herkesin kendi özüne ayna tutabilmesi gerektiğini düşündüm. 'Hayatım Roman'da içimi insanlara açıyorum. O kadar çok malzeme var ki, her oyunda farklı hikayeler anlatıyorum.
Yurt dışında yabancı dilde oyunlar oynamış, Türkçe'ye birçok oyunu çevirerek kazandırmış bir isimsiniz. Neden yurt dışında kariyer yapmayı planlamadınız?
Yurt dışında birçok yerde oyunlar oynamış biriyim. Giderim, oyunumu oynar, ülkeme geri dönerim. Ben Türkiye'yi çok seviyorum. Yurt dışında uzun yıllar çalıştım ama yaşamayı hiç düşünmedim. Ülkemde çok mutluyum. Neden yurt dışında yaşayayım ki? Zaman zaman eleştirdiğim şeyler oluyor ama İstanbul'dan vazgeçemem mesela. Bence dünyanın en güzel ülkesi Türkiye, en güzel şehri de İstanbul.
Devlet sanatçısısınız ancak bu unvanı kabul etmeyenler de olmuştu...
Evet, ama ben kabul ettim. Benim anlayışıma göre devlet sana elini uzatırsa sen o eli sıkmalısın. Devlet ile sanat arasında sıkı bir bağ olmalı. Mesela geçtiğimiz günlerde Kültür Bakanımız, Beyoğlu Kültür Yolu Festivali için teklif getirdi. Ben de bunu severek kabul ettim.
AKM'nin yeni halini nasıl buldunuz?
Gidip görmedim. Benim AKM ile ilgili yorum yapmam için orada oyun sahnelemem, orayı hissetmem gerekiyor. Şimdi Kültür Bakanlığı ile görüşüyorum, AKM'de bir konser yönetmeyi düşünüyorum.
İKİ RAKİBİM VAR: KENDİM VE SEYİRCİ
Tiyatro dünyasında oyuncular arasında rekabet var mı?
Tiyatrocular kardeştir, arada tepişsek de aramızda rekabet olmaz. İki rakibim var, biri kendim diğeri tiyatro seyircisi. Ben hayatım boyunca kendimle yarıştım, yaptığım işi daha yükseğe taşımak için. İzleyicilerim ise benim hem meslektaşım hem de rakibimdir. Çünkü senden kendini hep yenilemeni, güncellemeni bekler. Dünyayı takip ederler ve oyuna geldikleri zaman da manen onları zenginleştirmeni isterler.
Pandemi, tiyatronuzu nasıl etkiledi?
Çok etkilemedi. Oyunlarımı hep açık havada oynadım. Bodrum'da da, İstanbul'da da birçok defa oyun oynadım. Pandemiye inat tiyatroya devam ettim. Yeni oyunumdan önce Beyoğlu Kültür Yolu Festivali için 'Şıngır Şıngır Beyoğlu' oyununu sahneledim, büyük ilgi gördü. İki defa oynadım. Hıncal Uluç, kulise gelip oyunu daha fazla sahnelemem için beni tehdit etti. Daha önce de 'Asi Kuş'da da benzer tehdidi yapmıştı, Allah razı olsun 9 yıldır oynuyorum. 'Şıngır Şıngır Beyoğlu'nu da yeniden sahneleyeceğim.
STAND-UP AYAĞA DÜŞTÜ KEBAPÇIDA BİLE YAPILIYOR
■ Türkiye'de stand up'u ilk yapan isimsiniz. Yeni nesli nasıl buluyorsunuz?
Yeşil Kabare ile bu işi ilk yapan isim benim. Amerika'da bunun eğitimini aldım. Stand up'çılar birer sosyal antropologdur aslında. Yani insanları sadece güldürmek amacıyla yapılmaz. Toplumu mercek altına alıp, insanların aksaklıklarını, alışkanlıklarını yakalayıp bunları öyküleştirme sanatıdır. Ben bu işi yapabilmek için cebimden para harcadım, risk aldım. Standup çok ciddi bir iştir ancak şimdi artık kebapçılarda bile stand-up yapılıyor. Ne yazık ki stand up ayağa düştü. İşini iyi yapanlar da var ama kendini cilalayıp ortalara atanlar da.
■ Yani kaplama stand-up'çular mı var?
Evet. Bazı insanlar kendilerine gereksiz pazarlama yapıyor. Her meslekte var bu. Mesela 'Bu dolap ceviz mi?' diye sorarsın da 'Ceviz kaplama' derler ya. Yani içi sunta dışı ceviz kaplama; dağılıyor hemen. İşte bu yüzden kendini sürekli geliştiren, aşmaya çalışan iyi oyuncularla, kaplama oyuncuları ayırt etmek gerekiyor.
HATALARIMIN ÜNİVERSİTESİNDEN MEZUN OLDUM BEN!
■ Sanat hayatınızda 'Keşke yapmasaydım' dediğiniz bir dönem oldu mu?
Hayır, olmadı. Her şeyi yapmam gerektiği için yaptım. Özel hayatımda oldu ama; sevgililerime karşı beceriksizliklerim, hatalarım oldu. Onları daha iyi anlamalıydım ama hatalarımdan da çok şey öğrendim. Hatalarımın üniversitesinden mezun olmuş biriyim. Dürüstümdür, izleyicilerim de zaten bundan dolayı seviyor. Tiyatrom tüm krizlere rağmen ilgiyle takip ediliyor. Holdinglerde, şirketlerde insanları da eğitiyorum. 600 bin kişiyi eğittim bugüne kadar. Bana neden güveniyor insanlar? Çünkü ben onlara karşı bir sesle, bakışla işin nasıl daha iyi hale getirilebileceğini anlatıyorum. Karşı ses çıkardığım için beni çağırıp, eğitim vermemi istiyor yöneticiler. Akıllı muhalefet parlatır çünkü. Tiyatro da zaten böyledir. İnsanı inceleyip, olana ayna tutmaktır. Sanat zaten karşı ses çıkarmaktır, karşı taraftan seslenmektir. Yapısı gereği sanat muhaliftir.
İSTEMEDİĞİM İŞLERİ YAPMAYACAK KADAR ZENGİNİM
■ 49 yıldır sahnelerdesiniz, çok para kazandınız mı?
Para işlerini çok kafaya takan biri değilim. İstemediğim işleri yapmayacak kadar zenginim. Ama istediklerimi yapacak kadar da zengin değilim. Mesela, tiyatro binası yapıp İstanbullular'a hediye etmek isterim. Kazandığım parayla çocuk okutuyorum. İleride vakıf kurmaya planlıyorum. Evlerim var, maske, kostüm, kukla koleksiyonlarım var; bunları da sergilemek istiyorum. Sanattan kazandığımı yine sanata yatıracağım.
MİZAHIM YIKICI DEĞİL YAPICI
■ Kendinizi muhalif olarak mı tanımlıyorsunuz?
Evet. Ben Kenan Evren döneminde de, Ecevit döneminde de, Demirel döneminde de muhaliftim. Yani iktidar ne olursa olsun sanatçı muhaliftir. Ama kimisi bunu yıkıcı kullanır, kimisi de yapıcıdır. Ben hiç yıkıcı mizah yapmadım. Eleştirilerimi hep ülkemiz daha iyi olsun, daha iyi bir dünya olsun diye yapıyorum. Sanat yeni bakış çıkarmaktır. Eskiyi eleştirerek bunu yapabiliriz ancak.
AŞI KARŞITLARINI ANLAMIYORUM!
■ Aşı oldunuz mu?
Evet. Dört defa aşı oldum. Aşının koruduğuna inanıyorum. Bilim adamlarına güveniyorum. Aşı karşıtlarını anlamıyorum. Avusturya ve Avrupa'nın birçok yerinde bu işi çok ciddiye alıyor. Yeni döndüm Avrupa turnesinden, yakından biliyorum. Aşı olmayanlara sokağa çıkma kısıtlaması bile getiriliyor. Kamu hizmetlerinden yararlanmak için aşı yaptırman gerekiyor. Bizde de böyle olmalı. Sen kendi canını düşünmüyor olabilirsin ama benim canım kıymetli. Beni niçin öldürmeye çalışıyorsun? Aşı karşıtlığı kamu sağlığını tehdit ediyor.