Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Reklamlar "şimdilik" kısalıyor ama...

Televizyon yayıncıları 1 Temmuz'dan itibaren reklamları kısaltmayı taahhüt etti. Ama hemen sevinmeyin...

RTÜK nihayet, usandıran reklam kuşaklarıyla ilgili olarak harekete geçti. Önce reklam yönetmeliğine uymadıkları için üç televizyon kanalına uyarı yazısı gönderen RTÜK, aynı zamanda konunun anlaşmayla çözümü için Radyo Televizyon Yöneticileri Derneği üyeleriyle toplanıp, 1 Temmuz'dan itibaren reklam sürelerinin kısaltılması için bir uzlaşma sağladı. Zira RTÜK, reklam ihlallerinin sürmesi halinde 500 milyar lirayı bulacak cezai yaptırımlar uygulama konusunda kararlıydı. Buraya kadar anlattıklarım işin "polisiye tedbirler" içeren bölümü. Aslında televizyon kanallarının yöneticileri ve reklam verenler şapkalarını önlerine alıp düşünselerdi, bugünkü uygulamanın uzun vadede "bindikleri dalı kesmek" olduğunu çok daha önceden göreceklerdi. Zira büyük firmalar aylarca çalışıp, milyarlar akıtarak reklam kampanyaları oluşturuyorlar. Ama kendilerine uygulanan yüzde 60'lık reklam tarifesi indiriminden, bir kebapçı da faydalanabiliyor. Büyük firmaların yıllarca emek vererek oluşturdukları marka imajına karşılık, indirimler sayesinde televizyonda aynı oranda temsil hakkı elde eden küçük şirketler de bu pazar payına ortak oluyorlar. Yani indirimler sayesinde ekranda büyükküçük, ciddi-gayrı ciddi, yatırımcı-tokatçı firma ayrımı kalmıyor... Bir de sonu gelmez reklam kuşakları yüzünden "reklam izleyen seyirci sayısı" hızla düşüyor. Bu da büyük para ve emek harcanarak oluşturulan kampanyaların "buhar olup uçmasına" neden oluyor. Zira 15 dakikalık reklam kuşaklarına artık kimse tahammül gösteremiyor. Uzun vadede ise insanlar "televizyon izleme alışkanlıklarını" yitiriyorlar. Mail box'ım "Reklamlar yüzünden artık televizyon izlemez oldum" diyenlerin mesajlarıyla dolu. Belli ki uzun reklam kuşakları daha şimdiden pek çok kimseyi ekrandan soğutmuş. Bu da hem televizyon kanalları hem de reklam verenler açısından en büyük tehlikeyi oluşturuyor. Şimdilik kaybeden yalnızca televizyon izleyicisi olarak görünse de uzun dönemde "kazananın olmadığı" bir yarışın içinde olduğumuzu düşünüyorum. Daha önce de reklam yayınlarıyla ilgili olarak televizyon kanalları arasında "centilmenlik anlaşmaları" yapılmış, ama çetin rekabet koşullarının devreye girmesiyle birlikte bu anlaşmalar rafa kaldırılmıştı. Televizyon sektörü; eğer kendi içinde reklam tarifeleri ve kuşakların yayınıyla ilgili "uzun soluklu" bir uzlaşma sağlayamazsa, korkarım ileride reklam verilecek televizyon kanalı da kalmayacak!

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA