Geçen hafta bu sütunlarda gazetemizin etik işler müdürü sevgili Barış Soydan'ın başına iş açmıştım. Fiyapı İnönü Stadı'ndaki top toplayıcı çocukların, topu oyuna sokarken ev sahibine avantaj, rakiplere dezavantaj sağlamasının etik olup olmadığını sormuştum. Barış'tan tam da beklediğim gibi özenli, araştırmacı bir yanıt geldi. Üstelik -her ne kadar takımından boşanmış olduğunu söylese de- koyu bir Beşiktaş taraftarı olmanın getirebileceği subjektif değerlendirmeden de kendini soyutlamayı başarmıştı. Barış özetle diyor ki, "Eşitsizlik sporun doğasında var. Bir basketbol takımının oyuncuları, diğerlerinden uzun diye suçlanamaz. Bugün Beşiktaş'ın lehineymiş gibi görünen avantaj, rövanş maçında Bursaspor lehine dönebilir..." Bu nefis cevap yazısını Sabah'ın internet sayfasında bulabilirsiniz. Aslında ikna olmadım değil ama 'saha dışı ve kurallarla belirlenmemiş bir sebebin skora bu kadar direkt etki etmesini' bir türlü kabullenemiyorum. Top toplayıcı çocuklara kızdığımdan değil, içimdeki terazinin kefelerini bir türlü eşitleyemediğimden...