Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ŞENGÜL BALIKSIRTI

Her kadının sorduğu soru: "Beni seviyor musun?"

KADIN: Beni seviyor musun? Beni ne kadar seviyorsun? Beni hâlâ seviyor musun?
ERKEK: Niye hep aynı soruyu soruyorsun? Seviyorum tabii ki. Sevmesem evlenir miydik? KADIN: Evlendiğimizden beri çok değişti. Çocuk gibi, sürekli erkek arkadaşlarıyla buluşuyor. İşinden gücünden, futboldan başka bir şey düşünmüyor. Beni hizmetçisi gibi görüyor.
ERKEK: Nedir bu iş seyahatleri, bu özgürlük havaları... Eve geldiğimde bir kase sıcak çorba bulamayacaksam, niye evlendim ki ben?

***

Her kadın, aşkı ve aşkını sürekli sorgular. Hep daha fazlasını, hep bir fazlasını ister. Sevilmek ister, şımartılmak ister... Dünya hep dönsün ister. Erkek; "Beni seviyor musun?", "Beni ne kadar seviyorsun?" sorularının sürekli sorulmasına bir anlam veremez. 'Seviyorum ya! Niye bunu defalarca söyleyeyim ki... Evlendik işte. Sevmeseydim evlenir miydik?' diyerek kendi mantığıyla konuyu açıklar. Ama 'Beni seviyor musun?'un yanıtı hiçbir zaman 'Evlendik işte. Demek ki seviyorum' değildir. Erkekler bunu bilmez. Evlilik erkek için son'dur, kadın için başlangıç... Çünkü kadın değişkendir, erkek durağan. Evlilik, erkek için son duraktır; kadın için ise her gün içinden geçilen bir tünel. Sonunda bir ışık görmelidir.
***

Özcan Deniz'in kadın-erkek ilişkisi ve aşk üzerine yaptığı ilk filmi 'Ya Sonra'yı izlerken; toplumun bütün kadınlarını-bütün adamlarını gördük. Evliliklerin bir süre sonra girdiği açmazın içinde dolaştık. Özcan, Didem ile Adem'in hikayesini sondan başa doğru anlatmış. Ne denir; genç bir çift evlendiğinde? "Mutlu sona ulaştılar?" Ben bu cümleye hep takılırdım. 'Son' ne demek diye... Kimbilir, belki de evlilik bir şeylerin sonudur. Aşk masalının mutlu kahramanları Adem ile Didem; mutlu sona ulaştıktan sonra hayatın gerçekleriyle yüzleşiyorlar. Ve evlilik büyük sınavlardan geçmeye başlıyor. Sonunda ayrılıyorlar... Sonra? Sonra sürprizler var. Özcan Deniz kadın-erkek ilişkisine bakarken; çok doğru yerlerde durmuş. Önce kadının tarafından bakmış olaya. Hiç abartısız, çok gerçekçi. Ama sonra hikayenin öbür kahramanın içine girmiş; onun gözünden görmemizi de sağlamış. Yani; filmi izledikten sonra 'Ne kadar bildik, ne kadar tanıdık' duygular diyorsunuz. Televizyon dizilerinde bizi mutsuz ettiğine inandığım onca hikayeden sonra insan üzerine, aşk üzerine, zayıflıklarımız ve zaaflarımız üzerine bir şeyler izlemek iyi geldi. Film, bu cuma vizyona giriyor. Güzel bir aşk filmi izlemek istiyorsanız; Adem ile Didem'in hayatına bir girin ve aynayı da kendinize tutun derim...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA