Kırmızı et zararlıydı, deli dana ikide bir kendini tekrar ediyordu... Sebzeler hormonluydu, yedi yaşındaki kızların göğsü çıkmaya başlamıştı! Denizler zehirliydi, midyeler çöp topluyordu, ayrıca temiz denizden bile olsa balık yapmak da pek zahmetliydi! Vurmuştuk kendimizi, tüm zamanların 'en güvenli' yiyeceği tavuğa! Öyle ya. Tavuk beyaz ettir. Zararsızdır, kalorisizdir, her açıdan masumdur! Kırmızı etin, kebabın, daha yasak, daha keyifli, daha "Amaaan, haydi felekten bir akşam yemeği yiyelim, günahı boynumuza" bir durumu vardır! Miden bozulur haşlanmış tavuk yersin, gribe yakalanırsın tavuk çorbası içersin!

ÜÇ GÜN TAVUK YEDİM
Ancak şimdilerde, çok ironik bir biçimde, tüm zamanların en eski ve etkili grip ilacı, tavuk çorbası, grip yapıyor! Hem de öyle ilaçla bir haftada, ilaçsız yedi günde geçen griplerden değil! Bu konularda tavrım son derece kadercidir! Öyle ki, tesadüf ama üç gündür her öğlen tavuk yiyorum! Fırında, şiş ve haşlamasını sandviç yapma şekillerinde! Delilikten mi, yoğunluktan mı, Türklükten mi bilmiyorum ama yediğim tavuklardan şüphelenmek aklımın ucundan geçmedi! Benim derdim başkadır! İstisnalar hariç, kuş sevmem! Tuhaf ama gerçek, örneğin bir öküzü, kesinlikle bir kuşa tercih ederim! Yanlış anlaşılmasın; yemek için değil, bakmak, beslemek veya sevmek için!

KİMSEYE FAYDASI YOKTUR
Kuş dediğin gerçekten salak bir hayvandır bir kere! Sanattaki sembolik yüceltilmesinin, özgürlüğün, efendim barışın, aşkın, şunun bunun sembolü olması yanında, hakikaten uçabilmesi dışında hiçbir numarası yoktur hayvanın! Manasızca öter! Yemek yer, arabaları, insan kafalarını tuvalet olarak kullanır! Uçarken oraya buraya çarpar. Agresiftir. Bir eve yanlışlıkla girdiğinde çıkış yolunu bulana kadar her şeyi ve kendini de parçalayabilir! Gerekirse gözünüzü oyar! Kendinden başka kimseye beş kuruşluk faydası yoktur! Kendisi için yiyecek bulur, kendisi için yuva yapar, kendisi için göç eder, genellikle de yabanidir! Sürü psikolojisi sever, kendisi için düşünmez. Güvercindi, martıydı, kargaydı, bülbüldü, hele ki tam olarak kuş bile diyemeyeceğimiz yarasaydı, aman benden uzak olsun! Bu noktada belirttiğim gibi, birkaç cinsin istisna olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Mesela papağanları tenzih ediyorum elbette, konuşabilen, Tarkan'dan şarkılar okuyabilen bir kuş, kuş sayılmaz! Tavuk ve hindi, hatta bıldırcın gibi başka bir iki cins de menemen ve tavuk döner gibi hizmetleri yüzünden saygıyı hak eden, faydalı türlerdir!

O KADAR APTAL DEĞİLLER
Saksağanı, mücevher sevdası ve hırsızlığı yüzünden severim, kuş sülalesinin Arsen Lüpen'idir bir nevi! Bir de tabii, mizaha olan görsel katkıları sebebiyle, büyük çeneli, gıdılı, alaturka görünüşlü, tipsiz, sırıtkan pelikanların hastasıyımdır! Benim için bir senaryoda pelikan, alaturka, emekli enişteyi, masumiyeti ve hanımefendiliğiyle tavuk anneyi, civcivler çocukları, saksağan hırsız, adam olmaz kayınbiraderi, papağansa tiyatrocu laf ebesi komşuyu oynamalıdır! Bu saydığım türlerin kuş gribine yakalanacak veya yayacak kadar aptal olduklarını sanmıyorum! Ne yazık ki, geçtiğimiz günlerde Manisa'da zavallı bir pelikan, bir tür maganda kurşununa kurban gitmiş! Bir vatandaş elinde bir delil olmaksızın kuş gribine yakalandığına kanaat getirip kendisini tüfekle vurmuş! Halbuki mizahçı pelikanın suçu ne? Bu iş bence yine kırlangıçtı, güvercindi, sürü halinde gezen, kişiliksiz, yabani, orta zekalı, vasat tayfanın işidir! Her alemde, her durumda olduğu gibi!