Dünyaca ünlü Fransız ressam Claude Monet, 'Hangi ressamsınız?' testinde ruh eşim çıktı. Gerçekten de Monet'nin resimlerine yansıttığı büyülü dünya her zaman mutluluk verir bana. Doğa resimlerine dakikalarca bakabilir, huzuru aynısı ve tekrarı olmayan renk cümbüşünde bulabilirsiniz.
Ne mutlu ki son dönemin ilgi uyandıran işleri arasında yer alan üç boyutlu dijital sergilere Monet'nin işleri de eklendi ve o eşsiz deneyim ülkemize geldi. Beyoğlu Kültür Yolu Festivali kapsamında Galataport'ta yer alan Monet&Friends Dijital Sanat Sergisi, sürükleyici bir deneyim sunuyor sanatseverlere. Sergi 19. yüzyıl Paris'ini dijital tuvallerde Monet, Pissarro, Renoir, Cezanne ve daha birçok ressamın fırça darbeleriyle, ressamların gözünden gezme olanağı sunuyor.
MÜZİKLER ŞAHANE
Sergide Debussy, Tchaikovsky, Ravel ve Offenbach gibi bestecilerin eserleri, duyuları da eş zamanlı olarak harekete geçiriyor, aniden dans etmeye başlıyorsunuz. Abarttığımı düşünmeyin, bendeki duygu tam olarak böyleydi. Bir düşünün... Hiç, bir tablonun içine girmeyi hayal ettiniz mi? Ben hayal etmiştim ve gerçek oldu. Monet'nin en sevdiğim eserlerinin içine girdim, yarattığı o dünyadan hiç çıkmak istemedim. İmkanım olsa saatlerce kimse olmadan sergide kalmak isterdim çünkü saf huzuru hissettim.
"Belki de ressam olmayı çiçeklere borçluyum" sözlerinin sahibi Monet'nin olgunluk dönemindeki sanatsal üretiminin ana temasını oluşturan Giverny Bahçesi'ne yoğunlaşıyor sergi. Empresyonizmin sahibi kabul edilen, fırça darbeleri ve noktalarla renk ve ışık etkisini yaratan Monet'nin; 300 tabloyu buluşturan Claude Monet: The Immersive Experience ile başlayan dijital serüveni şimdiye dek Brüksel, Barselona ve Torino'da sergilenmişti. Monet bahçelerinde kaybolmanın hazzına varmak için 14 Kasım'a kadar mutlaka Galataport'u ziyaret edin derim.
11 SANATÇININ GÖZÜNDEN NESNELERE FARKLI BAKIŞ
Beyoğlu Kültür Yolu Festivali'nde ilgimi çeken bir diğer sergi de 'Taksim Maksim' oldu. Ayça Okay'ın küratörlüğünü yaptığı sergide 2000'li yıllardan beri kapalı olan Maksim'de nesnelere daha derin anlamlar yükleyen 11 sanatçının yapıtı, sosyolojik bir olgu olarak karşımıza çıktı. Birbirinden uyumsuz nesnelerin bir araya gelerek yarattığı kakofoni, çarpıcı şekilde gözler önüne seriliyor. Fiş, konserve kutusu, reflektör, testere ve mandal gibi gündelik nesneler yüksek sanat kanonuna karşı gelmeyi ifade ederken; tren rayları, pasaport motifleri, ışıklı otel tabelaları gibi nesneler aidiyetin önemini karşımıza çıkarıyor. Yolunuz düşerse Sofitel'deki Taksim Maksim'i görün.
BU GECE IŞIKLARDA BULUŞALIM
Gece sergi gezmeye ne dersiniz? Bu fikir hoşunuza giderse küratörlüğünü Erdem Akan'ın yaptığı Işık Yolu Tasarım Sergisi sizin için iyi bir alternatif olabilir. Bu özel sergi, Gezi Parkı'ndan Galataport İstanbul'a kadar İstiklal Caddesi hattı üzerinde 14 sanatçının 11 ışık tasarımı/yerleştirmesini kapsıyor.
Tamamı tasarım, mimarlık gibi farklı alanlardan gelen kadın sanatçıların eserlerinden oluşan sergide; aydınlığa, karanlığa, ışıkta görünür kılınan renk, form gibi kavramlara, birlikteliğe, farklılıklara, toleransa dikkat çekiliyor. Sadece kadınların olduğu bir sergi olması çok önemli, kadına değer veren böyle sergiler daha da çoğalmalı. Bu ışık dolu eserleri görmek için gelin bu gece Taksim'de buluşalım.