Rekabet Kurumu'nun soruşturmasında zincir marketler ve bazı tedarikçilerin fiyatları birlikte artırdıkları belgelerle tespit edildi. Sadece yağ, şeker, un gibi temel gıda maddelerinde değil, bisküvikek ürünlerine, deterjanlara kadar birçok üründe aynı gün aynı oranda zam yapılmış. İndirim yaparken bile fazla fiyat kırmamak için ortak hareket etmişler!
ANORMAL FİYAT
Her gün markete giden vatandaşlar da görüyordu bu anormal organize fiyat artışlarını.
Marketlerin bu şekilde fiyat belirlemesine 'oligopol' ya da kartel oluşturma denilir ve rekabet yasasına göre suçtur.
Marketlerle ilgili haber ve yazılar için "Marketlerdeki fiyat enflasyondaki artışın sonucudur", "Algı yapmayın" gibi eleştiriler geliyor. Evet, fiyatlardaki artışta enflasyon ve dövizdeki artışın etkisi var ama market zincirleri enflasyon ve dövizdeki artışı bahane ederek olması gerekenden çok daha fazla zam yaptılar.
Marketler tarlada 50 kuruşa, 1-2 liraya alınan bazı sebze ve meyveleri 12-15 liraya satarken de dövizdeki artışı, enflasyonu bahane ettiler. Sanki domatesi dolarla alıyorlar!
"Tarladaki domatesi marketlere getiren kamyon benzinle çalışıyor" diyebilirsiniz.
Haklısınız ama benzine zammın markete etkisi yüzde 100, yüzde 150 oranında mı olmalıydı?
Asıl trajik olan ise yerli marketlerin de organize fiyat belirleyen marketler arasında yer almaları. Demek ki, her sokakta, her mahallede küçük marketler açılmasına izin verilmesiyle büyüyen market zincirleri, gücü ele geçirince 'oligopol' bir piyasa oluşturmuşlar, ortak fiyat belirlemişler. Böylece müşteri lehine olan fiyat kırma politikasına ve rekabete gerek duymamışlar. "Nasıl olsa vatandaş ucuzuz diye bize geliyor" algısını kullanıp fahiş zamlar yapmışlar.
Olan yine küçük esnafa ve dar ve orta gelirli vatandaşa oldu.
Zincir marketlerin denetlenmesinde belki de daha eski tarihlere gidilmeli.
2018 Ağustos döneminde dövizdeki büyük artışı hatırlayın.
Bir sabah marketlere gittik, birçok üründe yüzde 100'ü aşan zamları gördük. Pandemide ilk yasaklar başladığında halk marketlere hücum ettiğinde de market fiyatları anormal artmıştı.
Marketler ekonomide her kötüye gidişi fırsata çevirdi.
ORGANİZE HAREKET
18 Ocak 2021 tarihli 'Marketler darbe mi yapıyor' başlıklı yazımdan sonra linç yemiştim. Bu başlığı bir okuyucu yorumundan esinlenerek atmıştım. Şöyle diyordu vatandaş: "Düşünün Türkiye'de operasyon yapmak isteyen mihraklar, ana ihtiyaç maddelerini stoklamak ve fahiş fiyatlarla satmak suretiyle halkı canından bezdirir ise, seçmen üzerinde etki oluşturabilir. Bunu yapmak için organize olmak ve para gücü yeterlidir."
Son yıllarda borsada en büyük işlem hacimli ve karı en yüksek şirketler marketlerdi. Paraya ve sektörü yönlendirme gücüne sahip marketlerin yöneticilerinin birbirlerine yolladıkları mesaj ve e-mail'ler organize hareket ettiklerini de gösteriyor!
***
KOOPERATİF MARKETLERİNİN MÜDÜRÜ NE YAPMAK İSTİYOR?
Önceki günkü yazımda marketlerin ortak fiyat belirlemeleriyle ilgili verdiğim örnekler arasında üç marketin aynı dönemde beş kiloluk ayçiçek yağının fiyatını 74.90 TL'ye yükseltmesi de vardır.
Bir vatandaş Twitter'dan "Mevlüt Bey işin garibi aynı gün Tarım Koparatif marketi de 71,5 TL olan yağı 78,5 yaptı..." diye yazdı.
Oysa aynı yazıda "Türkiye Tarım Kredi Kooperatifi Marketleri, kâr hedefi gütmemeli" diyordum. Vatandaş haklı, vatandaşın gözünden bir şey kaçmaz. Kooperatif marketlerinin fiyat politikası kar odaklı. Oysa bu marketlerin sayısının artırılmasındaki hedef; marketlerin organize fiyat artışlarını dengelemekti.
Devletin imkanlarıyla direkt üreticiden ürün alıp vatandaşa gerçekten ucuza ürün satmak bu kadar zor mu?
Diğer marketlerden sadece 50 kuruş ya da 1 lira ucuza satmanın amacı nedir? Tarım Kredi Kooperatifleri Genel Müdürü Fahrettin Poyraz ne yapmak, nereye varmak istemektedir?
***
YA 'SALAKLAR' YA DA OYUNA GELDİLER
Bir sokak röportajında Suriyelilerin Türklerden daha rahat geçindiğini dile getiren vatandaşın "Ben muz yiyemiyorum, onlar kilolarca muz alıyorlar" şeklindeki yorumlarının ardından Suriyeli gençler arasında, sosyal medyada "Muz yeme" akımı başladı. Bayrağımıza muz yerleştirecek kadar haince paylaşımlar yapıldı!
Bu akımı başlatan sığınmacılar hakkında sınır dışı etme işlemlerinin başlatılması doğru karar. Kusura bakmayın ama bu paylaşımları yapanlar ya gerçekten 'salak', oyuna geldiler, neyi protesto ettiklerini bilmiyorlar ya da gerçekten hainler!
***
DİZİLERDE 'ARIZA' ERKEK OLMASIN
23 yaşındaki Şebnem Şirin'in boğazını keserek katleden sevgilisi Furkan Zıbıncı'nın, gasp ve cinsel istismardan 6 ayrı suç kaydı olduğu belirlendi.
Bunun gibi birçok cinayet yaşandı. Daha önce de yazdım; bazı genç kızlar sabıkalı, 'arıza' erkekleri tercih ediyor.
Şimdi bunu yazınca feministler hemen linçe başlıyor!
Tabii ki, bu durum Furkan gibi kalleş katillerin yaptıklarını hafifletmez!
Israrla yazıyorum TV dizilerinde bıçkın, maço tipler aşık olunacak erkek diye idealize ediliyor. Bu dizilere senaryo yazan Cihangir tayfası da kadına şiddete hayır diye yürüyüş yapıyor iyi mi?
Yapımcılar bir araya gelip dizilerde şiddete meyilli, maço erkek modellerini idealize etmekten vazgeçmeliler.
Eskiden Ayhan Işık, Ediz Hun, Tarık Akan gibi büyük oyuncuların canlandırdığı 'salon erkekleri' rol modeli alınırdı. Salon erkeği yakışıklıdır, şıktır, naziktir, kibardır ve kadına el bile kaldırmaz!
'Sev Kardeşim', 'Mavi Boncuk', 'Ah Nerede', 'Hababam Sınıfı'ndaki 'Yakışıklı Tarık'ı rol modeli yapıp prime- time'a koyarsan kızların ve erkeklerin bakış açısı değişir. Halka ne verirsen onu alırsın!
***
Altyazı
'İhtiyacımız olmayan şeyleri alabilmek için nefret ettiğimiz şeyler yapıyoruz.' (Dövüş Kulübü)