24 Haziran Milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonuçlandığında AK Parti'de üzerinde en çok durulan husus "aday faktörü" oldu.
Cumhurbaşkanı'nın aldığı oy ile AK Parti oyları arasındaki makas, çok yönlü masaya yatırıldı. Evet, Cumhur İttifakı'nın, Recep Tayyip Erdoğan ismi etrafında sinerji oluşturduğu bir gerçekti.
Lakin AK Parti'nin oy oranı tatmin edici değildi.
Sebep-sonuç analizi gösterdi ki "doğru aday tercihi" belirleyici idi. Nitekim o gün Cumhurbaşkanı, "Bana, AK Parti'nin gücüne yaslanan adaylar değil, adıyla icraatıyla partiye de oy kazandıracak isimler bulun" talimatını verdi. Gerçekten de il bazındaki değerlendirmelerde AK Parti'nin milletvekili listesine mesafeli yaklaşıldığı ve bu yüzden oy geçişkenlikleri olduğu anlaşıldı. Bu genel kabul, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı belediye başkan adaylıklarında garantili seçimlere yöneltti.
En önemli unsur, adayın lokomotif gücü olarak ön plana çıktı. Teşkilata emek veren isimler, yerelde karşılığı bulunan adaylar, yıllardır Erdoğan'la kırık çizgi yaratmaksızın yol yürüyenler özellikle tercih edildi. Tabii ki kripto bazı şahısların yerel seçimler vasıtasıyla gerek AK Parti'ye gerekse sisteme sızmaları da önlendi.
***
Siyaset ustası Cumhurbaşkanı Erdoğan, detaylı çalıştığı listelerde marka isimleri ve güvenilirliği esas aldı. Seçimleri arasında en kritik olanı kuşkusuz
İstanbul'du. İstanbul, sandık sonuçlarına etkisi tartışılmaz bir il.
(Bu arada Ankara, İstanbul, İzmir adaylarının açıklanması salı günü grup toplantısına kalabilir.) İstanbul için önerilen adayın kimliği, AK Parti'nin orta uzun vadeli geleceği açısından da sinyal diye yorumlanabilirdi.
Erdoğan bu noktada, itimat ettiği
klasik bir görev adamını sahaya
sürmeyi düşünerek, parti içinde ve dışında kurgulanabilecek her türlü senaryonun da önünü kesmeyi başardı. Allah ömür verdikçe, seçmen de teveccühünü sürdürdükçe Erdoğan olağan şartlarda 2023 hatta 2028 seçimlerinde de memleket ve millet hizmetinde olacağını da hissettirmiş oldu.
***
31 Mart 2019 seçimleri mevcut koşullarda, yerel seçim havası ile sınırlı kalmayacaktır.
Bu seçim, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne ilişkin anayasa değişikliğine destek verenlerle eskiyi özleyenler arasında hesaplaşmaya dönüşme potansiyeli de barındırmaktadır.
Güvenlik riskleri, ekonomik türbülansın izleri, yeni siyaset arayışlarının hepsi gelip 31 Mart gününe endekslenecektir. Türkiye'nin, 1 Nisan sabahına şaka gibi kötü bir sürprizle uyanmasını isteyenler hiç de azımsanacak sayıda değildir. Hep söylediğimiz gibi yerel seçim eşiği açıldı mı, Allah'ın izni ile Türkiye'nin önünde 4 yıl seçimsiz, etkin icraat dönemi açılacaktır. Ve o tarihten sonra haklı ve geçerli mazeretler ne olursa olsun, seçmen son yıllarda sunduğu açık desteğin bilançosunu çıkarmaktan da geri durmayacaktır.
SAYGI NOTU: Anne ve babam kadar üzerimde emeği bulunan öğretmenlerimin ellerinden öpüyorum.
Ebediyete intikal edenlere rahmet, sağ olanlara sağlıklı ömürler diliyorum.