"Afrin ruhu" çok geçmeden Kılıçdaroğlu'nda da karşılığını bulacaktır, bundan hiç kuşkunuz olmasın.
Siz bakmayın mırın kırın etmesine.
Fetullahçılara, bölücü çevrelere, "domuzcu il başkanına" falan şirin görünmek istemiştir.
Ama şirin görünmek de bir yere kadar.
Hiçbir ülkenin ana muhalefet partisi lideri, ülkesi savaştayken bu "ezik" tutumu daha fazla sürdüremez.
Kılıçdaroğlu nasıl sürdürsün!
Baksanıza, Hürriyet ve Sözcü gazeteleri bile Afrin operasyonunu nasıl destekliyorlar.
TÜSİAD Başkanı da, "Terör odaklarına karşı haklı mücadelede yüreğimiz Türk Silahlı Kuvvetlerimizle birlikte" mesajını yayımladı.
Demem o ki, sosyoloji herkesi makul çizgiye çeker.
Kılıçdaroğlu'nu da çekecektir...
Nasıl ki 15 Temmuz sonrası Yenikapı'daki mitinge katılmamak için önce ayak sürtmüş ama sosyolojinin baskısına boyun eğerek tıpış tıpış katılmıştı, aynen öyle.
Sonra yine kuvvetle muhtemel (bir başka John Bass marifetiyle) fabrika ayarlarına dönecektir.
Lakin bugün makul çizgiye gelmekten başka çaresi yoktur.
***
Bize düşen, evlatlarımız savaştayken, birlikteliğimizi daha da artıracak kuşatıcılıkta olmaktır.
Yani...
Herkesin makul çizgiye gelmesine katkı sunmak ve sosyolojiyle inatlaşmanın hiçbir meşruiyetinin olmadığını hatırlatmaktır.
Türk matbuatı, iktidarı destekleyen desteklemeyen ana omurgasıyla halihazırda makul bir çizgidedir.
Cumhuriyet hariç tabii.
Bunda da şaşacak bir şey yok. Firardaki
FETÖ'cülerle gayet senkronizedirler.
Bu FETÖ'cülerden biri de (Erdoğan'ı, "Türkiye'de şeriatı uyguluyor" diyerek Amerika'da şikâyet edip, Türkiye'ye dönünce de "şeriat istiyorum, şeriat uygulansın" diyen o "fikir fahişesi" profesör) Afrin operasyonuna "
Zeytin Dalı" denilmesinden felaket rahatsız olmuş.
***
Sezgin Tanrıkulu adlı
CHP milletvekili de "
savaşa hayır" diyerek "
Zeytin Dalı"na karşı çıktığını dermeyan etti.
Tabii ki savaşa "hayır," kim savaşa "evet" der.
Gelgelelim...
PKK türevi o terör örgütlerine ABD binlerce TIR silah verirken, bu muhteremin aklına "
savaşa hayır" demek neden gelmedi?
Ölüm kusan o silahlarla mahut terör örgütü ne yapacaktı?
Onca İslam ülkesini işgal eden,
Filistinli direnişçilere karşı İsrail'i destekleyen, on
binlerce
Iraklı çocuğun ilaç ambargosu
yüzünden ölümüne neden olan ABD neden
PKK uzantısı terör örgütlerine onca silahı
verdi?
Daha kestirmeden soralım:
Amerika neyini seviyor o teröristlerin?
Kara kaşını kara gözünü mü yoksa Türkiye'yi parçalama ihtimalini mi?
Not: Geçen günkü yazımda Atasoy Müftüoğlu'nun bir konuşmasından iktibas ettiğim "Konya'da bir ilahiyat profesörü" ifadesiyle tanımlanan şahıs ilahiyat profesörü değil, Konya'da merkez vaiziymiş.