Atasözlerimiz ve artık dilimize pelesenk olmuş öyle sözlerimiz var ki; sayfalarca yazı yazsanız, saatlerce dil dökseniz o birkaç kelimede anlatılanı anlatmanız mümkün değil. Bunun sebebi Türk milletinin irfanını ve yaşanmışlıklarını öyle güzel süzüp anlatma kabiliyetinden geçer.
CHP'li Aytuğ Atıcı'nın "sokak olaylarını" işaret eden sözlerini duyunca; aklıma cami duvarına... diye başlayan sözün gelmesi de bu yüzden. 18 yıldır, girdiği her seçimde milletten vizeyi en sağlam şekilde ve her seferinde de yükselterek almayı başaran Tayyip Erdoğan düşmanlığı, CHP'lileri gerçekten kör etmiş, akıl tutulması yaşıyorlar.
Daha birkaç hafta önce de Genel Başkanları Kemal Kılıçdaroğlu'nun da "Bizi sokağa mecbur ediyorlar" sözleriyle verdiği mesajın devamının kurumsal olarak da geleceği belli oldu böylece. Ve yine terör örgütü PKK'nın siyasi sözcülüğünü yapan HDP ile söylem ve eylem birliği içinde oldukları bir kez daha görüldü. HDP'li Musa Piroğlu, daha geçenlerde Gezi kalkışması çağrısı yapıp, "Yeni bir Gezi'ye hazırlıklı olun, halk ayağa kalkacak ve sizi süpürecek" diyerek sokak ayaklanmalarını işaret etti.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde her ne kadar ana muhalefet tanımı olmasa da; Meclis'in 2. büyük partisi olarak CHP'nin şöyle bir ortamda sokak hareketlerine davet etmesine neden cami duvarı sözü yakıştırması yaptığıma gelince hemen izah edeyim;
1-Bütün dünyayı saran ve hala daha da etkisi tam olarak geçmeyen pandemi sürecinde sokak olaylarına davet etmenin amacı nedir Allah aşkına?
2-Türkiye, sınırlarının hemen yanıbaşında ve sınır ötesinde Libya'da, Suriye'de, Irak'ta çoklu bir mücadele verirken (emperyalizmle, terör örgütleriyle) ve ekonomik saldırı altında iken milleti sokağa çıkmaya teşvik edip olay çıkarmaya davet etmenin amacı nedir Allah aşkına?
Bu soruların cevabı belli elbette ama bu cevapları size bırakıp ben başka bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. Her kim ki böyle bir dönemde milleti sokak olaylarına teşvik ve tahrik edecek olursa ki; bunu yapan Meclis'in ikinci partisi ise hele şu anlama gelir:
1-Muhalefet, meşruiyetini kaybeder. "İktidarın kendiliğinden gitmesini bekleyemeyiz" sözlerini başka nasıl yorumlayacaksınız? Demokrasinin en temel işlerliğini sağlayan seçimlerde millet iradesini yok sayıp, eski Türkiye ezberleri üzerinden vesayetle kol kola olmak, muhalefetin meşruiyetine gölge düşmesidir.
2-Siz, böylesine hassas bir ortamda sokak ayaklanmalarına teşvik ve tahrik ederseniz; Türkiye düşmanı ne kadar uyuyan hücre varsa, onlara moral verir ve uyandırırsınız. Yeniden bombalar patlar insanlar ölürse bunun faturası doğrudan size çıkacaktır. Ve; bu faturayı size bu millet sandıkta en ağır şekilde ödetecektir.
3-İktidarı değiştirmenin tek demokratik yolu olan seçimleri beklememeyi ilan etmek; demokrasiden vazgeçen bir siyasi GÜRUH durumuna düşürecektir.
4-İç karışıklık ortamı yaratıp, böyle hassas bir dönemde Türkiye'nin savunma refleksini zayıflatmak hatta felç etmek ise amacınız bu tutum, Büyük Atatürk'ün dediği gibi "dahili ve harici bedhahlarla olduğunuz" anlamına gelecektir. Eğer bir gün böyle bir tehlike olduğunda dün olduğu gibi bugün de Türk milleti, muhtaç olduğu kudretin damarlarındaki asil kanda mevcut olduğunu bilecektir. Bunu kimse aklından çıkarmasın...