FUTBOLDA bir takım için en önemli şey, hem atacak hem tutacak oyuncuların varlığıdır. Liverpool'da yediği hatalı gollerle İngiliz taraftarların kâbusu olan Karius, Beşiktaş'a geldiği günden beri tartışılıyor. İyi kaleci mi, kötü kaleci mi diye... Çoğuna göre de kötü kaleci. Muslera yıllardır Galatasaray'ı ayakta tutuyor, hatta şampiyon yapıyor. Uğurcan Çakır, Trabzonspor'da harikalar yaratıyor. Zaman zaman eleştirilse de Altay da Fenerbahçe adına iyi işler yapıyor. Bu tabloya bakınca Beşiktaş'ın kaleci yönünden dağlar kadar derdi olduğu bir gerçek. Geçen hafta Sergen Yalçın, Karius'la çalışmayacaklarını resmen açıkladı. Geçtiğimiz sezonda da Şenol Güneş'le olan sıkıntılı günlerine bakarsak oyuncunun duygusal olduğunu görebiliyoruz. Dün biraz toparlanmış görünse de Karius'tan verim beklemek saflık olur.
Gelelim atan meselesine... Beşiktaş yakaladığı pozisyonları gole çevirmekte zorluk çekiyor. Buna şanssızlık mı, beceriksizlik mi yoksa başka bir şey mi dersiniz bilmiyorum. Sergen Yalçın, Trabzon maçından sonra "Gol atmayı ben öğretemem. Bu yetenek işi" diyerek durumu özetlemişti. Dün de Beşiktaş tempo ve coşkusunu yine gösterdi. Özellikle N'Koudou ile kanatları da etkili kullanarak organize ataklar geliştirdi. Bol bol pozisyona girdi. Nihayet Burak Yılmaz, yeteneklerini hatırladı ve gemisini kurtaran kaptan oldu. Demek ki Sergen hocanın eleştirileri işe yaramış... Boateng'i yanında oturtan Yalçın, Ganalı yıldızı ikinci yarıda Diaby ile birlikte sahaya sürüp takımının pas ve yetenek kalitesini arttırdı. Beşiktaş, bu ligin en iyi takımları arasında yer alan Alanya karşısında hiç deplasmanda gibi değildi. Klasik bir iç saha futbolu oynadı... Pozisyon zenginliğinden 2 gol çıkardı... Umutlarını diri tutmak adına çok kritik bir galibiyet aldı. Usta kenar yönetimiyle gelen bu galibiyet, Beşiktaş'a moral ve öz güven aşılayacaktır.