OKSİJEN KOROSU ÇOK BÜYÜK İLGİ GÖRDÜ
Çocuklarla çalışmaya nasıl, ne zaman başladınız, anlatır mısınız?
1997 senesinde sokakta çalışan çocuklar ve sokak çocuklarıyla ilgili çalışmalar yapıyordum. Kızlarım Beste ve Arya ile de müzik yapmak istiyordum. Yoğun çalışmama rağmen çareyi koro kurmakta buldum. Önceleri mahallemizdeki tanıdığım kişilerin çocukları, dostlarımın kızları derken minicik harika bir koro ortaya çıktı. İsmini 'Oksijen Korosu' koyduk. Onlara hem çevre bilinci hem de müzik aşılıyordum. Oksijen Korosu ile TV'lerde konserler verdik. Çok aktiftik. Ankara Çevre Vakfı bizi çok önemsiyordu. Dönemin Ankara Valisi Yahya Gür beni sanat danışmanı yaptı ve koromuza sponsor oldu. Koromuzla ilk CD'mizi yaptık. Aranjesini Can Atilla'nın yaptığı güzel bir çevre şarkıları CD'si oldu. O minik koroyla Süleyman Demirel'in döneminde Cumhurbaşkanlığı'nda bile konser verdik.
TİYATRO ESERİ DE YAZIYOR
Bunlar dışında hangi projelere imza attınız?
2010'da Almanya'dan bir davet aldım. Duisburg Filarmoni'yle 'Ninniler ve Masal Anlatma Tekniği ile Reji' adı altında bestelemiş olduğum ninnileri 19 ülkeyle birlikte yarışmaya, konsere koydular. Bir ninnimin adı olan 'Melekler Seni Dinler' adını da festivale verdiler. Türkiye'ye geldikten sonra rejisi, müzikleri, kostümleriyle her şeyi bana ait olan 'Ninniler, Kırmızı Pabuçlu Kız ve Sihirli Müziği' sahneye koydum. Görme engelli çocuklarla, TBMM Başkanı Cemil Çiçek Bey'in eşlerinin himayelerinde yaptığımız "Veysel'den Yunus'a" adlı eserimin çalışması beğenildi. Rahmetli annem Manisa'da eşyalarımın arasında konservatuarda tuttuğum günlüğümü bulmuş. Bana vererek kitap yapmamı istedi. Yazdım ve adını EDA koydum. Kitapla ilgili ilk ödülümü Dünya Kadınlar Günü'nde Harran Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden aldım.
Gerçekleştirmek istediğiniz özel bir proje var mı?
Sahneye çocuklarla ilgili bir müzikal koymak istiyorum. Leyla Gencer Sahnesi'nde her sene prodüksiyonlar hazırlayarak oyunlarımızı sergiliyoruz. Çocukların sahne tozu yutarak sahneye çıkmaları, kostüm giymeleri heyecanına ortak oluyorum. Aynı zamanda iki kişilik tiyatro oyunu yazıyorum. Bu eseri sahneye koymak önemli isteklerimden biri. Bir diğeri de bir müzikalde karakter rolü oynamak.
Sahnede operada ve sanat yaşamının içinde oldukça yoğun bir kadınsınız. Bu durum ev hayatınızı nasıl etkiliyor? Eşinizin size katkısı oluyor mu?
Bolu İzzet Baysal Üniversitesi ve Konya Selçuk Üniversitesi'nde Konservatuar Şan Bölümü'nde eğitim görevlisi olarak da çalıştığım için kendime çok fazla vakit ayıramıyorum. Dolayısıyla, evde, eşim opera sanatçısı Cumhur Böler'in (tenor) de çok yardımı oluyor. Hayatı paylaşmak gerektiğine inanıyor.
BÜYÜKŞEHİR SAHİP ÇIKTI
Serbest koro çalışmalarınızı nerede yaptınız. Opera izin veriyor muydu?
Saray Çocuk Rehabilitasyon Merkezi'nde iki kızım ve eşimle birlikte koro çalışmaları yapıyorduk. Fakat o dönem operada çalışırken yeni gelen idare salonların yetersiz olduğu gerekçesiyle 'Burada çalışamazsınız' diyerek bize yol gösterdi. Bu duruma çok üzülerek Büyükşehir Belediyesi'ne başvurdum. İzin verdiler. Çok üzülmüştüm, kendi kurumumdan izin alamamıştım. Büyükşehir Belediyesi çalıştığımız salona piyano tahsis etti. 5 sene çocuklarla o salonda koro çalışmaları yaptık. Daha sonra evde çalışmalar yaparak küçücük Oksijen Korosu'ndan konservatuarlara bir dolu çocuk hazırladım. Benim için çok gurur verici bir durumdur. Yıllar sonra Leyla Gencer Sahnesi'ne Çocuk Bölümü'ne idareci oldum.