En hazin şartlar onlarınki. Çocuk istismarı kurbanları. El kadar çocuğa en fazla ne kadar zulüm yapılabilir ki? Zorbalık ne kadar ileri gidebilir ki? Kin insanı ne kadar köreltebilir ki? Çokmuş. Suskunlar, iki karışken bir hiç yüzünden girdikleri ıslahevinde muamelenin en ağırına maruz kalan üç kafadarın (Ecevit/Şerif (Murat Yıldırım), Bilal/Sarı (Sarp Akkaya), İbo (Güven Murat Akpınar), Barry Levinson'ın Sleepers (Kardeş Gibiydiler) filminden uyarlanmış kardeşlik, intikam, adalet savaşı. Çocuk istismarı kurbanları, büyüdüklerinde adaletsizliğin kurbanı oluyorlar bu defa. Karı kocanın aynı katilin tecavüzüne uğramasıysa cabası.
KOMPLO KURBANI MAHİR
Bir yalana, bir cinayeti örtbas etme operasyonuna, bir kumpasa kurban gidecek olan Mahir'ken (Kenan İmirzalıoğlu), son anda biraz da kazara babası Nazif'e (Çetin Tekindor) vurur piyango. Suçsuz yere idamla yargılanacaktır. Ve baba oğlun adalet savaşı, Karadayı adıyla başlar. Babasını savunabilmek için çakma avukatçılığa soyunan Mahir, bir taciz kurbanı kızla 'etraf ne der'ci namus dayatmalarının kurbanı ebeveyninin davasında doğruları ortaya çıkarıp 'Hakimanım'ın gözüne girer. Ama kötü adamlar pusudadır. "Memlekette adalet ölmüş, cenazesini kaldıran yok" der Mahir. En nihayetinde hak hukuk yerini bulacak mıdır, yoksa fırsat kollayanların tuzaklarına düşüp Mahir de babası da adalet kurbanı mı olacaktır? Karadayı başka kurbanlara da hazırlıyor bizi: Ayten (Melike Yalova), pencere saksısı hayatının, şarkıcılık heveslerinin, ufak hesaplarının, kadınsı kıskançlıklarının kurbanı olacak gibi görünüyor. Çok yakında, bu ekranda...
DİZİLERDEKİ KURBANLARIN FAVORİ ŞARKILARI
HAKİM BEY COMEBACK YAPTI:
Sezen Aksu'nu Hakim Bey'i, Mehmet Erdem'le ve Kuzey Güney'le tekrar patladı. Kuvvetli ve dokunaklı: "Şikayetim var cümle yasaktan / Dillerimi hakim bey bağlasan durmaz / Gelsin jandarma polis karakoldan / Fikrim firarda mahpusa sığmaz eyvah // Gün olur yerle yeksan olurum / Gün olur şahım devri devranda / Kanun üstüne kanun yapsalar / Söz uçar yazı iki cihanda eyvah // Sussan olmuyor susmasan olmaz / Dil dursa hakim bey tende can durmaz / Yazsan olmuyor yazmasan olmaz / Kaleme tedbir koma tek durmaz..."
ORHAN GENCEBAY'IN DİLENCİ'Sİ ZARA'DAN:
"Sevmek çok zormuş / Sevmemek çok zor / Sevilmemek çok zor / Sevdim ama sevildim mi bilemiyorum // Ağlamak çok zor / Ağlamamak çok zor / Ağlayamamak çok zor / Her gün seni kaderimden dileniyorum..." Bu Orhan Gencebay şarkısını, Dilenci'yi, Zara söyledi 'Huzur Sokağı'nda da, Orhan Gencebay ile Bir Ömür' tribute albümünde de. Albümün en iyilerinden sayılmaz, Huzur Sokağı'na ise uygun sözleri, evet... Ama Deniz Seki'nin söylediği Benim Dünyam daha bile uyarmış: "Sen benim içimde bir korkulu rüya / Her gün sevip saydığım bir hülyasın / Yokluk ateşten gömlek / Sensizlik ölüm gibi / Rüyam hülyam benim dünyamsın // Kanımda canımda alın yazımda / Bir sen varsın bir de ben şu dünyada / Nazar değmesin sana / Eller değmesin sana / Sensizlik ölüm bana..." Hem Akif Beki'yle evlenmiş ve hamile olan Zara'dansa, yıllar içinde hep kaybeden Deniz Seki'nin sesine de yansıttığı çok büyük inandırıcılığı var.
AHMET KAYA KÜLLİYATININ KONFORU:
"Oysa ben bu gece yüreğim elimde / Sana bir sırrımı söyleyecektim / Şu mermi içimi delmeseydi eğer / Seni alıp götürecektim // Beni vur beni onlara verme / Külüm al uzak yollara savur / Dağılsın dağlara dağılsın vur / Sevdamız ama sen ağlama dur..." Tamam, Ahmet Kaya garantilidir; yerleştirildiği sahnedekileri doğal biçimde kurbanlaştırır. Suskunlar bunu daha önce de defalarca denedi, her seferinde amacına ulaştı. Dardayım, Tedirgin, Annem, Olmasaydı Sonumuz Böyle, 'Nereden Bileceksiniz... Ama bir noktadan sonra fazla 'yapılı' duruyor. Sanki önce Ahmet Kaya'nın şarkısı belirleniyor, Yusuf Hayaloğlu'nun Beni Vur'u alınıp senaryo ona göre yazılıyor.
KURGU DEĞİL, GERÇEK HAYAT
CEHALETİNİN KURBANI OLANLAR:
Cahil olabiliriz. Öyle cahil cahil, eşimiz dostumuzla cehaletimizi paylaşa paylaşa, güzel güzel yaşayıp gidebiliriz de, Türkiye buna imkan tanıyan bir ülke. Ne yapıyoruz ama böyle bir durumda? Bilgi yarışmasına katılmıyoruz, değil mi, bu cehaletimizi dünya aleme ilan etmiyoruz. Hadi şıklar yanıltıcı, bilgi yarışmalarında ortam biraz daha kaygan diyelim. Peki Latince değil, Farsça değil, bu harcıalem kelimeleri hiç mi kullanmamışlar, hiç mi duymamışlar? Harfler cascavlak çıkmışken, basit bir akıl yürütmeyi de mi akıl edemiyorlar? Birden sekize kadar sayarken de mi çuvallıyorlar? "Yapılarda girişin bulunduğu yan, yüz, önyüz" sorusunun cevabı beş harfken, "Öncephe," deyip... "Atın iki harfini," diyen sunucuya gururla, "Öncep!" cevabını yapıştıran kafa, neyin kafası? Bilgi yarışmaları, zannettikleri gibi bahtsızlığının değil, bilgisizliğinin, basiretsizliğinin kurbanı olanlarla dolu.
EŞ KURBANI OLANLAR:
Eş, insanı vezir de rezil de, hakikaten ediyor. Ben Bilmem Eşim Bilir yarışması bunun aleni kanıtı. Hakkında iddiaya girilen eşin becerisi, azmi, hızı, sebatı, hırsı kadar, iddiaya giren eşin zekası, rakiplerini ölçüp biçebilme becerisi, strateji yeteneği, riske yatkınlığı da önemli. Bu yarışmadaki ilişkilerini seyretmek, çiftlerin ebeveyn banyolarına girmekten daha mahrem hallerini ele veriyor bazen. Bu evlilik yürür mü, seneidevriyeyi görmez mi? 'Sen' yerine kullanılan 'aşkım'ları süpürün kenara, bu iki insan birbirini beğeniyor mu, önemsiyor mu, aralarındaki kadınerkek titreşimi baki mi yoksa çoktan asker arkadaşı mı olmuşlar? Bazı çiftlerin kendi içinde denkliği var, bazısı tekini yukarı çekiyor, bazısı da aşağı çekip gömüyor kendiyle beraber. Eşinin şapşallığı, hesapsızlığı, akılsızlığı yüzünden batan çok: Eş kurbanları. Onlara acımamak mümkün mü: Zamanında almışlar, şimdi satamıyorlar.
KURUM KURBANI OLANLAR:
Yıllardır en çok kader kurbanı evlilik programlarından çıkar. Bazısı daha önce hiç evlenmemiş; evliliği bir yırtma, hayata başlama eşiği olarak hayal ediyor. Bazısının başından kötü izdivaçlar geçmiş, ne hikmetse iyisini bu defa, bu metotla bulacağına inancı tam. Ama hepsinde arka planda ibretlik hayat hikayeleri, iç kıyan aile ilişkileri, "Bana olmaz," diyeceğiniz şeylerin hepsinin toplaşıp başa gelmiş olduğu pişmiş tavuk tarifleri... Ve de ya kötü evlilik kurbanı bir anne-baba mahsulü, ya kendi bizzat kötü evlilik kurbanı olmuş bu tipler; toplumun, ailenin, onun bunun rüzgarıyla, gene en çok, onca çektikleri bu kurumdan medet umuyor. Hazin.
YETENEKSİZLİĞİNİN KURBANI OLANLAR:
"Hadi prensesim kalk, teyzelere bi şarkı söyle"nin, "Hadi paşam kalk amcalara bi taklit yap"ın, çocuklara özgüven pompalarken faydası oluyordur da, o çocuklar büyüdüğünde niye kimse onlara "Kafidir," demiyor? Keşke Acun'un jüri üyelerinden önce, aile efradından birileri, bu içindeki çocuğu, hevesi, kabiliyet sanrısını frenleyemeyenleri dürtse... "Ona yetenek değil, komiklik diyoruz güzel evladım," dese... "Yok senin sesin çocuğum, senin ses sandığın şey, kendini Ajda'laştırdığında, Sezen'leştirdiğinde karşımıza çıkan telaffuz, vurgu, tonlama filan," dese. "Yırtamasan da, ünlü olamasan da, sen bizim gönlümüzün şöhretisin bebeğim," dese... Buncağızlar, benzersiz maharet diye sergiledikleri şaklabanlıklarla, şarkı terennümlerkenki sıradan duş performanslarıyla elenip, dış faktörlerin değil kendi yeteneksizliklerinin kurbanı oluyorlar. En acınmayacak kategori.