Bazı hobiler vardır, zaman içinde yaşam biçimi haline gelir. İşadamı Nejat Çuhadaroğlu'nun altı yaşında başladığı diorama, yani maket yapma merakı bu durumun en somut örneklerinden... Mimar bir baba ile ressam bir annenin çocuğu olarak dünyaya gelen Çuhadaroğlu, üniversitede ekonomi eğitimi alsa da içindeki maket yapma sevdasını asla kaybetmemiş. 25 yıldır savaş maketleri yapmaya devam eden ve 15 yıldır savaşla ilgili objeleri dünyanın farklı yerlerinden toplayan Çuhadaroğlu, bugüne kadar işyerinde ve Yıldız Sarayı'nda sergiler gerçekleştirdi. Şimdiyse en büyük tutkusunu gerçekleştirmek üzere... Çuhadaroğlu'nun canlı tarih müzesi 2014'ün ocak ayında kapılarını açmaya hazırlanıyor. "Öldükten sonra iz bırakabiliyorsam, Türkiye'ye bir armağan bırakabiliyorsam ne mutlu bana" diyen Çuharadoğlu Holding'in CEO'su ile Çağlayan'daki müzesinde bir araya geldik. Önce müzeyi gezdik, ardından da tarihin tozlu sayfalarını araladık...
BEŞ KATLI FİLM SETİ GİBİ
Çağlayan'daki Hisart Müzesi beş katlı ve 1500 metrekareden oluşuyor. Çuhadaroğlu için burası yeterli değil, ileride daha büyük bir alana taşımak istiyor müzesini. Çünkü elinde sergilediklerinin çok ötesinde bir envanter olduğunu anlatıyor. Müzeden içeri girer girmez kendinizi bir film setinin platosunda hissediyorsunuz. Yerler ve duvarlar siyah granitlerle döşenmiş. Loş ışıklar da tamamen eski çağlara odaklanmanızı sağlıyor. Burası canlı bir tarih müzesi. Çuhadaroğlu'nun bizzat yaptığı tarihi dioramalar sergileniyor. Dioramaların yanındaysa, o döneme ait gerçek objeler... Osmanlı dönemine ait kılıçlar, miğferler, sadrazam botları, kaftanlar, kavuklar... Yıllardır Amerika'dan Uzakdoğu'ya dünyanın çeşitli yerlerinden topladığı objeleri camekanlar ardında sergiliyor Çuhadaroğlu... Müzenin ilk katında 11. yüzyıla ait objeler de sergileniyor. Ama burası esas olarak 18. yüzyıl sonu Osmanlı döneminin sergilendiği alan. Müzeye adım atar atmaz Yeniçeri askerleri karşınıza çıkıyor. Zırhları, okları, kılık kıyafetleri... Müzedeki birçok parça orijinal. Orijinal olmayanlarınsa bire bir kopyaları yapılmış. Örneğin Yeniçeri askerlerinin kıyafetlerini bulamadığı için kopyalarını üretmiş. Çuhadaroğlu bu konuda epey titiz çalışıyor, onlarca farklı kitaptan araştırmalar yapıyor, elindeki resimleri inceliyor ve her şeyi aslına uygun yapmaya özen gösteriyor.
KORSANLAR DA TARİHİMİZİN BİR PARÇASI
Müzede üst katlara çıktıkça dönemler kronolojik olarak değişiyor. Cumhuriyet dönemi, Çanakkale Savaşı... Ama ara ara korsanlar ya da
Star Wars gibi teknolojik çağlarla ilgili sürprizler de karşımıza çıkıyor. Örneğin merdivenlerden yukarı çıkarken, bir anda Kaptan Sparrow ve ekibiyle burun buruna geliyorsunuz. "Korsanlar da tarihimizin bir parçası" diye açıklıyor bu durumu Çuhadaroğlu. Gelecekte daha büyük bir müzeye taşınınca Vietnam, Kore Savaşı, İkinci Dünya Savaşı gibi farklı savaşlara ait dönemleri anlatan objeler ve dioramalar da sergileneceği bilgisini de paylaşıyor. Müzede çocukların ilgisini çekebilmek için de farklı alanlar tasarlanmış. Henüz yapım aşamasında olan kafeteryada, Kızılderili maketleri ve o döneme ait objeler sergilenecekmiş. Çuhadaroğlu "Burası tarih sevmeyenlerin bile keyif alıp eğlenmesi için yapıldı. Ziyaretçiler sıkılmadan saatlerce vakit geçirsin istiyorum" diyor.
En sevdiği padişah Fatih Sultan Mehmet
Çuhadaroğlu bugüne kadar 250'ye yakın diorama yapmış. Ama her bir dioramada onlarca farklı maket var.
En beğendiği padişah Fatih Sultan Mehmet. "Gelmiş geçmiş en iyi imparator" diye bahsediyor.
Yavuz Sultan Selim ve Kanuni dönemlerini en parlak dönemler olarak nitelendiriyor.
Cariye kıyafetlerini haremağaları ve sultanlar dışında kimsenin göremeyeceğini söylüyor.
Savaş dizilerine ya da filmlerine danışmanlık yapmak istiyor. "Keşke bana danışsalar, en azından kostümler ilkokul müsamere kıyafetlerine dönmez" diyor.
Haylinde savaşla ilgili bir sinema filmi yapmak yatıyor. Özellikle Çanakkale dönemi en fazla ilgilendiği dönem. "Elimizde yeterince veri var, çok iyi bir iş çıkabilir" diyor.
Guinness'e başvuracak
Müzede 350 adet cansız manken var. Çuhadaroğlu hepsinin yüzünü kendi boyamış. Birçok müzeyi araştırmış ve en fazla 50 adet manken olduğunu görmüş. Bu konuyla ilgili çok yakında
Guinness Rekorlar Kitabı'na başvuracağını söylüyor.