Yunanistan denilince ilk akla gelen başkent Atina olsa bile, Ege kıyılarında yaşayanlar için Yunan Adaları daha önemlidir. Uzun yıllar ve özellikle Türk-Yunan soğuk savaşı yıllarında karşılarında gördükleri Yunan Adaları'na ve Türkiye sahillerine bir türlü ulaşma fırsatı bulamayanların, son zamanlarda birbirleriyle çok yakınlaştı. Son 10 yıl içinde Türk-Yunan ilişkilerinin düzelmesiyle başlayan bu gidiş gelişlerden sonra ekonomik krizden nasibini alan Yunan Adaları'nın ilk kurtarıcısı Türk turistler oldu. Geçen yıl Çeşme'nin karşısındaki Sakız Adası'na gelen Türk turistlerin sayısı 70 bini geçti. Hatırlıyorum da 80'li yılların sonlarında görev icabı Cengiz Çandar ile Sakız'dan Çeşme'ye geçerken, tek bir kare fotoğraf çektim diye, gözaltına alınarak tam beş saat sorgulanıp, casus olmadığımı ispat etmek için dil döktüğüm bugünkü Sakız'ın sokakları artık "Burada Türkçe konuşulur" tabelalarıyla dolu. Ancak bu değişiklikten yalnız adalılar ve sahildekiler yararlanmıyor. Örneğin hafta sonlarına İstanbul'dan kalkıp 300 kilometre ötedeki Aleksandropolis (Dedeağaç), Kavala ya da 600 kilometre ötedeki Selanik'e gelenler kadar Atina'dan kalkıp bir hafta sonu "Hadi İstanbul'a..." ya da "Hadi İzmir'e gidelim" diyen Atinalılar da arttı. Geçtiğimiz hafta sonunda "Hadi İzmir'e gidelim" diyenlerin arasında ben de vardım. Gazetecilikten emekli olmuş çok sevdiğimiz Adnan arkadaşımızın İzmir'de sadece zeytinyağı satılan butik dükkanının açılışına katıldım. Adnan'ın hayalini gerçekleştirdiği dükkanının açılışına katılmak için Pire-Sakız ve Sakız-Çeşme feribotlarını kullanarak İzmir'e gelirken sanki insanların iki ülke arasındaki sınırları kaldırmış olduklarını hissettim. Kış aylarında bile Çeşme'ye geçen Sakızlı gençlerin ve ailelerle Çeşme'den de Sakız Adası'na geçen Türk aile ve gençlerin yoğunluğu gerçekten dikkat çekici.