Pasha olarak da bilinen Letonyalı sporcu Pavel Petrus (21) serbest koşu tarihinin en unutulmaz performanslarından birinin sahibi. 2012'de, Yunanistan Santorini'de düzenlenen Red Bull Art of Motion'u kazanan Petrus kendini risk ve yaratıcılık tutkunu olarak tanımlıyor. Genç sporcunun Karaköy, Ortaköy ve Galata'daki performansı tarihi fonda bir macera filmini andırıyor. "Bu sporu çılgınlık olarak görenler var" diyen Pavel Petrus "Serbest koşu beni mutlu ediyor. Ama bunu sadece atlayıp zıplamak olarak görmek doğru değil. Bunun da bir felsefesi var. Bu işin doğasında kesinlikle video ve fotoğraf çekip paylaşmak var. Başarınızı bu şekilde anlayabilir, kendinizi geliştirebilirsiniz" diyerek bize Instagram hesabındaki birkaç videoyu gösteriyor. Açıkçası onun yüksek binalar üzerinde koşan videolarını izleyince çılgınlık olduğunu düşünmemek neredeyse imkansız. Petrus çekim yaparken etrafındaki insanların onlardan etkilenerek hareketleri yapmaya çalıştığını gözlemlemiş. Bu nedenle biz sormadan kendisi işin inceliklerini anlattı: "Çocukluktan itibaren hareket etmeyi sevmiş olmanız gerek. Birden başlamanız mümkün değil. Kimseden etkilenerek denemeyin. Aksi halde ciddi sakatlıklarla uğraşmanız gerek. Zaten bu gibi sporlarda cesaret çok önemli. Akrobatik hareketleri yapmadan önce nasıl düşmeniz gerektiğini gerçekten iyi bilmeniz gerekiyor. Birden aklıma geldi, hop yapayım diye bir şey de yok."
İstanbul onun için oyun alanı
Jason Paul (serbest koşucu)
Alman Jason Paul (23), 2005'te arkadaşının izlettiği bir serbest koşu videosundan çok etkilenince kendi de bu sporu yapmaya karar vermiş. Paul 2010'da Boston ve 2011'de Viyana'da düzenlenen Red Bull Art Of Motion'da birinci oldu. Paul sınırlarını zorlamaya devam ettiğini söylüyor. "İstanbul'da da kendime oyun alanı bulmakta hiç zorlanmadım" diyen serbest koşucu "Bu spor sayesinde farklı kültürler, farklı şehirler ve farklı insanlar tanıyorum. İstanbul'a geçen yılbaşında gelmiştim ama hava soğuk olduğu için çok gezememiştim. Şimdi görüyorum ki, Eminönü'ndeki balıkçılar, tarihi ve mimarisi büyüleyici. Bir de eklemeden edemeyeceğim, Türk kızları çok güzel!" diyor ve Türkiye'de başka şehirlere de mutlaka geleceğini ekliyor. "Serbest koşucu olmak çok da kolay değil" diyen genç sporcu "Burada önemli olan kendi vücudunuzu tanımak. Bu sporda kollarınız, ayaklarınız ve hayal gücünüz sizin araç gereciniz. İki mesafe arasında akrobatik hareketler yaparak zıplamak ya da koşmak kulağa basit gelebilir ama ciddi sakatlıklara neden olabilir. Bu nedenle zihninizi temizlemeniz ve antrenman yapmanız gerek. Aklımızdakini yapabilmek ve ekstrem sporcular arasında olabilmek bizim ya da daha doğrusu benim için bir başarı ama şu zirvedir diyebileceğim bir nokta hiç olmayacak" diyor.
İki teker üzerinde özgürleşiyorum
Daniel Dhres (BMX sürücüsü)
Venezuelalı bisikletçi Daniel Dhers (28) 12 yaşından beri BMX sürüyor. Dhers, 2006'da Dew Action Sports Tour'u kazandı. 2007, 2008 ve 2010 yıllarında yapılan X Games'lerden de altın madalyalarla döndü. Uluslararası arenada şimdiye kadar bilinen en rekabetçi bisikletçi olarak kabul edilen Daniel Dhers "İstanbul'da pedal çevirmek de çok güzeldi. Yolda sürekli bisiklet kullananları gördüm, mutlu oldum. Galata'daki atlayışlarımda da ilgi büyüktü. İki teker üzerinde özgürleştiğimi söylesem yanlış olmaz" diyor.
Çok uğraştık ama değdi
Jaanus Ree (fotoğrafçı)
Dünyaca ünlü Estonyalı spor fotoğrafçısı Jaanus Ree, İstanbul'daki çekimlerde zorluklar yaşasa da efsane kareler çektiğini söylüyor. Çekimler sırasında zorlukları anlatan Ree "İstanbul inanılmaz güzel bir yer, yaşayan bir şehir, özellikle de Eminönü. Fakat kalabalık olması çekimlerde beni çok uğraştırdı. Cihangir çekimi ve Saraçhane çekimi daha kolaydı" diyor.
Kaykaya ilgi yoğun
Maxim Kruglov (kaykaycı)
Skateboard Street'in en ünlü sporcularından Rus Maxim Kruglov'un (25) tek bir kuralı var o da "Eğer bir şeyi yeterince istiyorsan o mutlaka gerçekleşir." Kruglov'un kaykayla tanışmasını sağlayan filmler olmuş. Kaykaycı 2001'den bu yana da gençlere kaykayı sevdirmek için uğraşıyor. İstanbul'un ilham vericiliğinden fazlasıyla etkilendiğini ve figürlerini daha anlamlı kıldığını söyleyen Maxim Kruglov "Risk bu işin doğasında var. Burada olmak çok güzel ve ilham verici. Eminönü'ndeki çekimler sırasında kalabalıktan dolayı biraz zorlansak da ortaya gerçekten iyi bir çalışma çıktı. Kaykaya ilgi yoğun, bu da beni çok mutlu etti" diyor.
Her kafadan bir ses
Fotoğrafçı Jaanus Ree, ekipman getirmesine rağmen ona yardım edecek ve birlikte çalışabileceği bir ekip getirmemiş. Ama sporcular ona yardımcı olmakta gönüllü. Birisi ışığı tutuyor, birisi flaşı ayarlıyor, birisi çantayı taşıyor. Galata çok kalabalıktı. Jason Paul ve Pavel Petrus etrafı iyice inceledikten sonra ısındılar. Ree'de objektifini seçti ve çekimler başladı. Birden etrafta geniş bir halka oluştu. Her gören bir yorum yapmaya başladı. Kimisi "Vay film çekimi var" dedi kimisi "Bunlar şarkıcı ben biliyorum" dedi kimisi onlara fotoğrafçılık yaptırdı. Özellikle çocuklar Petrus'un figürlerinden etkilenerek merdivenlerden tırmanıp atlamaya başladı ve fotoğraf çekmek Ree için iyice zorlaştı. Gençler bu ilgiden memnun olmasına memnundu ama havada zıplarken birine çarpmak konusunda çok endişeliydi. Herkes güler yüzlü ve şikayet etmekten çok uzaktı. Paul sürekli espriler yapıyor, Instagram için fotoğraf çekiyor ve Petrus meraklı turistlere ne yaptıklarını anlatıyordu. İki saatlik çekimin sonucunda ortaya çıkan kareler nefes kesiciydi.