Yunanistan'ın
3 bin adasından sadece 88'inde yerleşim var. Çoğu Ege Denizi'nde olan bu adalara Türk turistlerin büyük ilgi gösterdiği malum. Türk turistler genellikle Midilli, Sakız, Samos, Kos, Rodos gibi adaları ziyaret ediyor. Bir de bu adaları sıçrama tahtası olarak kullanıp; nispeten uzak adalara geçenler var. Mesela Kuşadası'ndan Samos (Sisam) Adası'na gidenler, başka bir tekne ile Patmos Adası'na geçebiliyor. Patmos, ülkenin en önemli adalarından biri. Özellikle din turizmi açısından ayrı bir önemi var. İsa Peygamberin havarilerinden biri olan Aziz İoannis'in (Latince adıyla St. John); Hıristyanlığı yaydığı gerekçesiyle Romalılar tarafından Efes'ten bu adaya sürgüne gönderildiğinde; İncil'in son etabını oluşturan "Kıyamet Günü"nü (Apocalypsis'i) bu adanın tepesindeki bir mağarada yazdığı rivayet ediliyor. Bu Azizin anısına adanın tepesinde inşa edilen ve adaya kuşbakışı bakan görkemli manastırın müzesinde Fatih Sultan Mehmet'in ve Kanuni Sultan Süleyman'ın, bu manastırın özerkliğini yasallaştıran fermanlarının asıllarını da görmek mümkün. Türk kıyılarına yakınlığı nedeniyle, alınan her bir virajda, milli sınır diye bir şey tanımayan Türk ve Yunan radyo frekansları birbirine karışıyor. Bu tertemiz, geniş ve sakin kıyılarda göz kamaştıran Patmos Adası'nı keşfetmek için gelen Türk bayraklı özel tekneler ve Samos adası üzerinden gelen Türk turistler görülüyor. Hatta Yunan Adaları'nın tanıtımını Türkçe broşürlerle yapan gazeteci Ahmet Aktaç ile Fulya Omaç'la da bir kafeteryada rastlaşıyoruz. Adaya sırf meraktan gelen Türk turistlerin bazıları geçen hafta Patmos'ta genç bir çiftin düğününe rastladı ve Patmos geleneklerine göre kız tarafının oğlanı istediğini öğrenince şaşırdı. Bu gelenek eski çağlara dayanıyor. Patmos erkekleri denizcilikle uğraştığı için; kızı isteyecek vakit bulamadıklarından; bu zorunlu görevi kız tarafı üstlenir; erkeği istemek için ev yapımı tatlılarla erkek tarafına gidilirmiş. Patmos'lu erkekler şimdilerde her ne kadar denizcilikten çok turizmle uğraşıyorsa da 'kız tarafının oğlanı isteme' geleneği hala sürüyor. Hatta dahası da var: Kız tarafının arzusu kabul edilip düğün tarihi saptandığında; bütün gözler yine damattadır. Damat, düğünden az önce en yakın arkadaşları tarafından çalgılar eşliğinde giydirilir, traş edilir ve gelinin beklediği tekneye kadar götürülüp geline teslim edilir. Gelinle damat, bindirildikleri bu tekne ile düğün ayininin yapılacağı kilisenin limanına kadar birlikte gelir. Ayinden sonra da sabahlara dek süren düğün eğlencesi başlar. Ada şarkıları ve danslarıyla başlayan eğlence, yerli ve yabancı şarkılar eşliğinde kesilen geleneksel düğün pastasıyla devam eder. Eskiden patlatılan dinamitlerin yerini şimdilerde havai fişekler aldı. Bizim de izleme fırsatını bulduğumuz bu düğün eğlencesinin bir bölümünde, damada sürpriz yapan arkadaşları, Yunanistan'ın yegane profesyonel dansözü Aleksandra'yı sahneye çıkarttı. Düğün sabahın ilk ışıklarına kadar devam etti.