"Arabesk ve Türkçe çalan kulüpler kafa dağıtmak için de birebir..." Bunu ben değil pazar geceleri arabesk gecesi düzenleyen Kuruçeşme'deki Albüm'de sohbet ettiğim gençler söylüyor. Yan masadaki mini elbiseli, stilettolu genç kız "Beni benden alırsan..." diye bir yandan söylerken diğer yandan göğsüne vura vura ağlıyor. Meğer sevgilisinden ayrılmış. "Bir nevi gidenin ardından ağıt yakmak gibi" diyor. Tabii aynı kişi yarım saat sonra da hem söylüyor, hem oynuyor: "Ankara'nın bağları, büklüm büklüm yolları..."
Sabah 05.00'te arabesk dopingi
Arabesk fırtınası o denli şiddetli esiyor ki sabah 05.00'te, kapanmadan bir saat arabesk saati düzenleyen mekanlar bile var. Örneğin Nişantaşı'ndaki Dlüx. Bilmeyenler için biraz anlatayım. Dlüx bir after club, saat 02.30-07.00 arası hizmet veriyor. Ağırlıklı olarak Türkçe şarkılar çalıyor. Ama kapanmadan iki saat önce, 05.00 civarında arabesk saatleri yapıyor. Sırf bunun için gelen müşteriler bile oluyor. Müşteriler derken 20-30 yaş arası profilden bahsediyorum. Orhan Ölmez'den Gelsene, Serkan Kaya'dan Aşk Ne Demek Bilen Var Mı? en çok çalan şarkılar. Gece sonuna doğruysa Kibariye'den Gülü Soldurmam ve Bülent Ersoy'dan Bir Ben Bir Allah Biliyor gibi tam damar şarkılar çalıyor. Gençlik dertlerinden bir nebze de olsa ayrılmış bir yüz ifadesiyle geceyi sonlandırıyor. Birini çevirip "Neden arabesk?" diye soruyorum, "İlaç gibi geliyor" diyor.
DORUK CAN (EKSEN GRUP DJ KOORDİNATÖRÜ)
Eskiden DJ'ler Türkçe şarkı çalmazdı
- Yüzde 100 Türkçe çalan Desibel kısa sürede hit mekanlar arasına girdi. Türkçe müzik ne zaman bu kadar popüler oldu?
- Gece hayatı ve eğlence sektöründekiler iyi bilir, bundan birkaç yıl önce DJ'lere gece içerisinde Türkçe parçalar çaldırmak zor hatta imkansızdı. Seneler önce Türkçe müziğin bu kadar popüler olacağını, hatta gece kulüplerinde arabesk ve yöresel parçalara yer verileceğini kim tahmin edebilirdi ki? En azından durum dört sene öncesine kadar böyleydi diyelim... Şimdiyse yüzde 100 Türkçe müzik yaptığımız Desibel şehrin en popüler mekanları arasında yerini aldı.
- Sizin bu tarz müziklere bakış açınız nasıl?
- Mekanın konseptine göre seçilen parçalar doğru olduğu sürece Türkçe müziğe kesinlikle karşı değilim. Gece içerisinde çalınan bütün parçaları hem mekana hem de o geceki misafirlere göre seçiyorum. Daha önceden planlanmış bir listem yok. Zamanla misafirlerin sizden ne istediğini çözebiliyorsunuz, buna rağmen daha önceden söylediğim gibi mekanın konseptine göre seçimler yapmak durumundasınız. Plaj partilerinde ya da büyük gece kulüplerinde sırf misafirler istiyor diye yöresel ve arabesk parçalara çok çok özel durumlar haricinde yer vermek bence doğru değil. Önemli olan yerli ve yabancı parçaları arka arkaya birbirleriyle sırıtmayacak şekilde sıralayabilmek. Bunun için de eski ve yeni hitleri kullanmak durumundasınız.
- Neden Türkçe müzik bu kadar rağbet görmeye başladı?
- Türkçe kendi dilimiz olduğundan dolayı kolay anlaşılıyor, kolay eşlik edilebiliyor, kültürel ve yöresel kimliğimize doğrudan hitap ediyor. Bu sebeplerden dolayı misafirler yerli parçalara ağırlık verilmesini istiyor. Hatta bu konuyla alakalı olarak genç misafirlerimizden birinin verdiği 30 liralık bahşişe maruz kaldık. Normalde bahşiş olayına pek sıcak baktığımız söylenemez. İşin komiği zaten çalacağımız bir parçaydı. Utanıp parayı kabine atıp oradan uzaklaştıktan sonra biz de 15 dakika sonra istediği parçanın yarısını çaldık. Bahşişi veren arkadaşımız kabine gelip, neden yarısını çaldığımızı sorduğunda benden aldığı cevap verilen bahşişten daha da şaşırtıcıydı: '30 TL'ye bu kadar.'
- Şimdiki gençliğin eğlence anlayışını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Eğlence sektöründeki genç nesil hem utangaç, hem kendince cömert, hem de şımarık.
- Sadece kabine 30 TL mi gönderiyorlar, şampanya açan yok mu?
- Var ama bu ve bunu gibi jestlere rağmen her şeyi parayla çözemeyeceklerini de kibar şekilde anlatmaya çalışıyoruz.
CENK ÇÖTELİ (MEKAN SAHİBİ - DJ)
Arabesk patladı
"Her pazar Albüm'de arabesk geceleri düzenliyorum. Son yıllarda Türkçe kulüplerin sayısı çoğalmıştı. Rağbet vardı ama aşağı yukarı herkes aynı şarkıları çalıyordu. Ben de pazarları arabesk çalmaya karar verdim. Ticari amaçlı başlamadık, hatta bu kadar tutacağını düşünmüyordum. Ama patladı. Artık her pazar yapıyoruz. Sanatçılar da albümlerine arabesk şarkılar koymaya başladı. Herkes 'arabesk' denince Ferdi Tayfur gibi ağır arabesk algılıyor. Oysa Demet Akalın, Linet de okuyor. Gençler bu şarkılarda hem ağlıyor, hem eşlik ediyor."
MEHMET DAVRAN (LİMONCELLO'NUN İŞLETMECİSİ)
Daha az kasıyorlar
"Türkçe kulüplerin ilk ortaya çıkışı Harbiye'deki Piyasa ile oldu. Aslında o denli bir talep beklenmeden açılan mekan yaklaşık iki yıl İstanbul'un fenomeniydi. O uzun masanın üstünde kimler dans etmedi ki! Sonra mısır patlağı gibi her köşede Türkçe müzik çalan mekanlar açılmaya başlandı. Son yıllarda öze dönüş var. Çünkü insanlar rahat eğleniyorlar. Daha az kasılıyorlar, eşlik edip dans edebiliyorlar. Bu çok önemli bir etken. Ama işin doğrusu aslında eskiden milletçe çok özenti olmamızdan kaynaklanıyor. Son beş senedir kendi kendimize yetmeye başladık. Kendi müziğimizden keyif almayı öğrendik."