Japon işi toplama
İstifçilikten vazgeçin, önce fazlalıkları atın.
Ev toplamayı özel bir etkinlik haline getirin, her gün yapmayın.
Atarken kriteriniz haz olmalı. Sormanız gereken soru: "Bu eşya bana haz veriyor mu?"
Tek seferde yalnızca bir kategoriyi toplayın. Önce kıyafetleri, sonra kitapları en son evdeki ıvır zıvırı toplayın.
Attıklarınızı aileniz görmesin yoksa çöp torbasındaki bir eşya saniyeler içinde yeniden rafa yerleşebilir.
Basit bir yaşam için öneriler
Önce sadeleşmeye karar verin.
İlk önce bir gün lazım olur dediğiniz eşyalardan kurtulun.
Hayatınızdan acil ve önemli olmayan her şeyi çıkartın. İhtiyaçlar ile istekler arasındaki çizgiyi iyi belirleyin.
Hayır demeyi öğrenin.
Televizyon izleyerek zamanınızı tüketmeyin, onun yerine kitap okuyun.
Ailenize ve dostlarınıza daha fazla zaman ayırın. İlişkilerinizde oyunsuz, yalansız ve dolaysız olun.
Daha az kıyafet satın alın. Aldığınız kıyafetlerin modaya uygun olup olmadığına değil fonksiyonel olmasına dikkat edin.
Alışveriş yaparken daha dikkatli ve planlı olun.
Kredi kartı sayınızı azaltın, hatta ihtiyaç yoksa kullanmayın.
Kullanmadığınız şeyleri koliler halinde paketleyin. Bir yıl boyunca o kutuyu açıp içinden bir şey almadıysanız, o kutudakiler aslında gerçekten ihtiyacınız olmayan şeylerdir. Hiç açmadan atın.
Daha yalın bir yaşam sevdiklerimize yer açar
Rana Özşeker: (Sadeleşme eğitmeni)
RNA Değişim Yönetimi 2005'ten bu yana çeşitli eğitim, atölye ve koçluk seansları düzenleyen bir merkez. 2014'te "Sadeleşme" atölyesi düzenlemeye başlamışlar. Amaç bireylerin hayatlarında yük haline gelmiş unsurları, enerjilerini tüketenleri tespit etmelerine ve bunlardan kurtulabilmeleri için gerçekleştirilebilir aksiyon planları oluşturmalarına destek olmak. Bu sayede hayatlar daha yalın, anlamlı ve verimli hale gelirken, gerçekten önemli konulara da yaşantılarda yer açılıyor. Sadeleşme konusunda eğitimler Rana Özşeker tarafından yürütülüyor. Özşeker katılımcıların ortak noktalarının bunalmış olmaları olduğunu anlatıyor: "Çok fazla sorumlulukları var, yapılacak listeleri her zaman çok uzun. Sosyal rolleri ve onlardan beklenenler onları tüketiyor. Bir şey yapmaları gerektiğini biliyorlar, nereden başlayacaklarını ve değişimi nasıl yönetebileceklerini bilemiyorlar. Sadeleşmek/ yalınlaşmak bize değerlerimizi ve önceliklerimizi hatırlatır. Hayatta gerçekten neyi istediğimizi, nihai hedefimizi ve bu hedefe ulaşmak için aslında hayatımızın içinde neleri tutmamız, neleri çıkartmamız gerektiğini farketmemizi sağlar. Sevdiklerimize yer açar. Enerjimizi tüketen alışkanlıklarla yüzleştirir. Özşeker'e göre sadeleşmek için önce yaşantımıza bakıp önceliklerimizi belirlemeliyiz: "Mümkünse ailelerimizi bu planlara katalım çünkü yaptıklarımız ve yapmak istediklerimiz onları da etkiliyor ve hayatlarını değiştiriyor. Ne için neden fedakarlık edebileceğimizi belirleyelim ki harekete geçmek daha kolay olsun."
İşe sofranızdan başlayın
Faruk Günindi (Sade Yaşa Derneği Başkanı)
2008'de kurulan Sade Yaşa Derneği'nin başkanı Faruk Günindi'ye göre sade yaşamak için köye dönmek şart değil: "Esas olan insanın yerleşik olduğu yeri düzeltmesi. Bir şehir insanı köyde ancak tatil yapabilir. O halde sade yaşamak imkansız mıdır? Hayır. Elbette mümkündür. Köye gidip de yine toprağın her zahmetine katlanmayacak, köyde bile market arayacak bir insanın şehirden kaçmasının anlamı ne? Bugün köylerde çöp konteynerleri var. Yani köydeki insanlar da çöp üretiyorlar. Halbuki ne kadar çöp üretiyorsanız o kadar sade hayattan uzaksınız demektir. Yine bugün köyde beyaz undan içi boş ekmekler yeniyor. Yani kabul etmeliyiz. Artık kaçacağımız köyler de kalmadı. Sade hayat, özellikle Batı'daki anlamıyla bakıldığında alışverişte daha az tüketim anlamına geliyor. Hatta bazen sadeleşme adına az bulunan ürünlere rağbet ediliyor. Ancak sade hayat sofralarda başlar. Daha az yemek, karışık ve mizaca uymayan gıdalar tüketmek insanı hep daha fazla tüketmeye zorlar. Gerçek açlığı öğrenemediğinden gerçekten de doyamaz. İhtiyaçların en sade biçimde karşılanması, fazlalıktan ve israftan uzak bir sadelik herkes için faydalıdır. Özellikle de sofraların sadeleşmesi hem kişinin sağlığına, hem kaynakların gereksiz harcanmamasına hem de kişisel ekonomiye faydalıdır. Sadeleşen sofralarla az yiyerek, raf ömrü uzatılan ve endüstriyelleşen gıdaların hayattan çıkartılması mümkün olur. Daha doğal gıdaların seçimi hastalık riskini azaltır. Tedavi için gereken büyük masrafların da yapılmasını engeller. Sadeleşen bir ev doğaya daha az zarar verir. Yeryüzünde yaşamanın en doğru yolu budur."