Kadir Has Üneversitesi'ndeki konuşması öncesinde Sabah'ın sorularını yanıtlayan Bond, 1968 yılında henüz 28 yaşında ABD başkan yardımcılığına aday olmasını "düzeni değiştirme isteği" olarak nitelendirdi. "İsyankar değildim. Sadece doğru olanı yapmak diye düşündüm. Yanlışları gördüm ve bunları düzeltmek istedim. Ailemden ve dostlarımdan hep destek gördüm. Ayrıca Martin Luther King'den felsefe dersleri alıyordum ve ondan çok etkilendim" diyen Bond, yenilgisine ilişkin olarak ise "Başkan olamayacak kadar genç olduğumu biliyordum. Bu nedenle de üzülmedim. Ama bir gün mutlaka bir siyahinin bu göreve geleceğini biliyordum" şeklinde konuştu. 1960'larda siyahilerin belirli okullara gitmesini ve belirli işlere girmesini engelleyen kanunların çok büyük mücadeleler sonucunda kalktığını dile getiren ABD'li profesör şöyle devam etti: "ABD'yi değiştimek istiyorduk. Gençtik ve hayat doluyduk. Ayrıca 1960'larda Fransa'da, Almanya'da öğrenci ayaklanmaları vardı. Havada gençleri dışarı çağıran bir isyan havası vardı. Ev telefonlarıyla, mektuplarla haberleşiyor, bildiriler dağıtıyorduk. Eğer o zaman internetimiz olsaydı devrim yapabilirdik belki de. Tüm ülke bambaşka olurdu. Şimdiki gençler tembel değil ama hükümeti ve yetkiyi değiştirmek için mücadele verebileceklerine inanmıyorlar.
ABD'nin ilk siyahi lideri olarak tarihe geçen Barack Obama'nın çok önemli bir lider oldugunu kaydeden Julian Bond, Obama'nın sırrının ise "çok iyi örgütlenme" olduğunu söyledi. "Bence örgütlenme yeteneği inanılmazdı. Herkesi kendisine oy vermek için sandık başına taşıdı. Ayrıca Iowa gibi beyazların çoğunlukta olduğu bir eyalette kazandıpğında başkan olacağına yürekten inanmıştım. Bence çok da başarılı. ABD Kongre'sinde çok büyük bir muhalefete karşı savaşıyor, ama yie de ayakta duruyor. Bizi çok etkiledi ve bir dönemin hayallerini gerçeğe dönüştürdü" dedi.