Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Namık Tan, Türkiye ve ABD arasındaki görüş farklılıklarının geçici olduğunu, bunların iki ülke arasındaki ittifakın temellerine gölge düşürmediğini belirterek "Yöntem ve yaklaşımlardaki farklılıkların, bu değerli ilişkiyi gölgede bırakmasına izin verilmemeli" dedi. ABD'deki düşünce kuruluşu Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi (CSIS) Türkiye Projesi tarafından düzenlenen "Değişen Dünyada Türk- Amerikan İlişkileri" başlıklı konferansta konuşan Tan, ABD Başkanı Barack Obama'nın Türk-Amerikan ilişkileri için kullandığı "model ortaklık" nitelemesinin, iki ülke arasında ortak değer ve ilkeleri temel alan yakın işbirliğinin önemini vurguladığını belirtti.
'EKSEN KAYMASI YOK'
Türkiye ve ABD'nin birbirine ihtiyacı olduğunu, geçmişten önyargılar miras almadıklarını, iyi ve sağlam anılara sahip oldukların kaydeden Tan, Ortadoğu, Afganistan, Kafkaslar gibi dünyanın birçok bölgesindeki ve birçok konudaki hedeflerinin örtüştüğünü ifade etti. İki ülkenin tarihin akışı içinde yaşadıkları bazı zorlukları geride bırakmayı başararak, aralarındaki stratejik işbirliğini yeni perspektiflerle sürdürdüğüne işaret eden Tan, Türk dış politikasında "eksen kayması" tartışmalarının da yanlış olduğunu, Türkiye'nin batıya yöneliminin, Cumhuriyet'in kuruluşundan da önce başlayan geri döndürülemez bir süreç olduğunu vurguladı. Türkiye'nin diğer küresel aktörlerle ilişkilerinin birbirini tamamlayıcı olduğunu belirten Tan, "ABD ve AB ile ilişkilerimiz, Avrasya ve Orta Doğu'daki mevcudiyetimizi tamamlıyor. Bunlar birbirini dışlayan ögeler değil. Dolayısıyla, Suriye ya da Rusya ile ilişkilerimizi geliştirmek, eksen kaymasına işaret etmiyor" dedi. Tan, Türkiye'nin "komşularla sıfır sorun" politikasının kapsayıcı nitelik barındırdığını ve dini ya da ideolojiyi temel almadığının da altını çizdi.
'Türk diplomasisinin gücü giderek artıyor'
İslam Konferansı Teşkilatı Genel Sekreteri ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi Başkanı'nın Türk olduğuna da dikkati çeken Büyükelçi Namık Tan, "Bunun, Türk diplomasisinin gücünün ve Türkiye'nin farklı kültürler ve coğrafyalarla anlamlı ilişkiler kurma yeteneğinin açık bir örneğini oluşturduğunu" kaydetti. Namık Tan, Türkiye'nin Afganistan'dan Irak'a, Filistin'den Bosna'ya kadar çeşitli aktörlere açılımının, Batılı müttefikleri tarafından bir değer olarak görülmesi gerektiğini belirtti.
'Tahran ile temas için Ankara bir şans'
Tan, İran konusunda da, Türkiye'nin sınırları etrafında nükleer silah istemediğini yinelerken, bununla birlikte, yaptırımların işe yarayacağına inanmadıklarını kaydetti. Bölgedeki diğer ülkelere geçmişte uygulanan yaptırımlardan Türkiye'nin zarar gördüğünü, bu yaptırımların hedeflenen rejimler üzerinde de arzulanan etkiyi yaratmadığını hatırlatan Tan, "Batı toplumu içinde, P5 1'in (BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyeleri ve Almanya) mesajlarını etkin şekilde İran'a iletebilecek belki de tek ülkeyiz" diye konuştu.
'Dostlardan daha olumlu yanıt beklerdik'
ABD Başkanı Barack Obama'nın Brezilya Devlet Başkanı Lula da Silva'ya gönderdiği mektuba işaret ederek, 17 Mayıs'taki Tahran Bildirisiyle, İran konusunda kendilerine iletilen tüm şartları yerine getirdiklerini kaydeden Tan, "Dolayısıyla, dostlarımız ve müttefiklerimizden daha olumlu bir yanıt beklerdik" ifadesini kullandı. Tan, bu anlayışla BM Güvenlik Konseyi'ndeki yaptırım oylamasında "hayır" oyu kullandıklarını ve Tahran Anlaşması'nı masada tutarak, diplomasiye bir şans vermek istediklerini belirtti.
"Tel Aviv, Ankara'yı kaybetmenin eşiğinde..."
Konuşmasında
İsrail'in Gazze'ye giden yardım gemilerine saldırısı ve İran konularına da değinen Namık Tan, Türkiye ve İsrail arasında uzun geçmişe dayanan dostluğun bu saldırıyla tehlikeye girdiğine işaret ederek, Türkiye'nin tarihinde ilk kez, Türk vatandaşlarının barış zamanında egemen bir devlet tarafından öldürüldüğüne dikkati çekti. Tan, "İsrail'in mevcut politikası, ülkeyi küresel izolasyona doğru götürüyor. İsrail, en yakın dostlarından birini kaybetmenin eşiğinde. Şu anda Türk tarafının yapacağı fazla bir şey yok, top İsrail'in sahasında" diye konuştu.